Doç. Dr. Ergül Halisçelik, 12punto'daki yazısında Orta Doğu'daki gerilimin yalnızca askeri ve siyasi değil, jeoekonomik bir deprem etkisiyle Türkiye’de enerji, finans ve turizm gibi alanlarda kısa vadeli kırılganlıkları öne çıkardığını vurguladı.
Halisçelik, bu sarsıntının aynı zamanda "yapısal reformlar için önemli bir fırsat penceresi" yarattığını belirterek, "Petrolde dışa bağımlılık, yükselen CDS primleri, kur baskısıyla tetiklenen enflasyon ve olası göç dalgaları… Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı ne denli savunmasız olduğunu bir kez daha gözler önüne sererken; aynı zamanda yapısal reformlar için önemli bir fırsat penceresi de açmaktadır" dedi.
"Ortadoğu'da fitili yeniden ateşlenen İran-İsrail savaşı, kırılgan bir zinciri harekete geçiren sarsıcı bir jeoekonomik depreme dönüşmüştür" diyen Hasçelik, Türkiye'nin tarihi bir geçiş fırsatına sahip olduğunu belirtti. Halisçelik, yazısında şu ifadelere yer verdi:
"Bu kriz sadece askeri ve siyasi bir sorunla sınırlı kalmamış; küresel ekonomik dengeleri sarsacak boyutta bir dalga etkisi yaratmıştır. Türkiye’yi yalnızca sarsmakla kalmayıp; aynı zamanda yapısal sorunlarını çözerek 'kırılganlıktan dirence' geçiş için tarihi bir fırsat da sunmaktadır."
GÖÇ DALGASINA KARŞI STRATEJİK ÖNERİLER
İran-İsrail savaşının bölgesel ölçekte genişlemesinin, Türkiye açısından yeni ve kitlesel bir göç dalgası riskini kaçınılmaz hâle getirebileceğine dikkat çeken Halisçelik, "Özellikle Irak, Suriye ve Lübnan gibi çatışma ortamına sürüklenme ihtimali yüksek ülkelerden Türkiye’ye yönelmesi muhtemel yeni sığınmacı akını, hâlihazırda yaklaşık 4 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’nin sosyal yapısını daha da baskı altına alacaktır. Böylesi bir gelişme, mevcut sosyal uyum politikalarını zora sokarken, entegrasyon sorunlarını da derinleştirebilir" dedi.
Türkiye açısından artık ertelenemez hâle gelen bazı öncelikli alanların olduğunu vurgulayan Halisçelik, Türkiye'nin karşılaşabileceği göçmen riskine karşı; enerji alanında, finansal alanda, turizm sektöründe ve sosyal politikalar kapsamında yeni stratejilerin geliştirilmesinin altını çizdi.
Halisçelik, şöyle söyledi:
"Türkiye’nin artık yalnızca "krizlere tepki veren" bir pozisyondan çıkarak, ön alıcı, dayanıklı ve sürdürülebilir bir kalkınma modeline yönelmesi şarttır. Bu zorunlu dönüşüm, sadece ekonomi politikalarıyla sınırlı kalmamalı; enerji güvenliğinden dış politikaya, eğitimden teknolojiye, tarımdan dijitalleşmeye kadar pek çok alanı kapsayan bütüncül bir stratejiye dayanmalıdır."
Yorumlar
Kalan Karakter: