2 Ocak 2025 tarihinde vefat eden şarkıcı Ferdi Tayfur'un, ölmeden önce kendisine ait ‘Tayfur' soy isminin kızı Tuğçe Tayfur'a ait olan giyim mağazasında izinsiz kullanarak haksız kazanç sağladığı iddiasıyla damadı Muhammet Aydın'a dava açtığı ortaya çıktı. Ferdi Tayfur'un avukatları tarafından sunulan itiraz dilekçesinde, Aydın'ın markayı ‘Tayfur' ibaresi ile kullanmasının, "insanlar üzerinde oluşturduğu güven duygusunu kötüye kullanıp", "haksız bir ticari gelecek oluşturduğu" belirtildi. Aydın ise, Ferdi Tayfur'un iddiaları üzerine dava açılmasının ardından avukatı aracılığıyla mahkemeye yazılı beyanda bulundu.
"Dava sebebiyle tedbir kararı verilmiş eşler milyonlarca zarara uğramış ve birçok bayisi kapanma durumu yaşamıştır"
Aydın adına avukatı tarafından verilen dilekçede, "Dava sebebiyle tedbir kararı verilmiş eşler milyonlarca zarara uğramış ve birçok bayisi kapanma durumu yaşamıştır. Bu durum, müvekkilin ve eşinin maddi manevi kaybına yol açmış, telafisi güç ve imkansız zararlara neden olmuştur. Tedbir kararının kaldırılması gerekmektedir. Verilen tedbir kararı dava için hiçbir katkı sağlamamıştır ancak davalı ve eşi için büyük maddi kayıplara sebebiyet vermiştir. Davanın bitiş süresi belli olmadığı için her geçen gün müvekkilim maddi kayıp yaşamakta ticari anlamda itibarı zedelenmektedir" ifadelerine yer verildi.
Davaya ilişkin ilk duruşma görüldü
Öte yandan dava konusuna ilişkin ilk duruşma, 15 Mayıs günü İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada, Tayfur'un damadı Muhammet Aydın'la tarafların avukatları hazır bulundu. Duruşma, tamamlanmamış olan evrakların dava dosyasına eklenmesi ve diğer eksik hususların giderilmesi için 10 Temmuz tarihine ertelendi.
"Eşine bir şirket hediye etmiş bir adam olarak bir marka kurdum, sonrasında bu davaların içerisine çekildim"
Duruşma sonrası Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yapan Ferdi Tayfur'un damadı Muhammet Aydın, "Dava süreci boyunca olabildiğince sessiz kalmaya çalıştım. Hatta bugüne kadar, kayınpederim vefat edene kadar ben dosyaya herhangi bir vekalet, çalışan avukatlarım olmasına rağmen sundurmamıştım ama görüyorum ki artık mirasçılar, benim sermayesini yatırdığım şirkete ortak olmak gibi bir niyet içerisinde olduklarını fark edince kendimizi savunma mekanizması kurduk. Bugün ön inceleme duruşması yapılacaktı. Dava esasa geçemeden, usule uygun olmadığı için bir sonraki aşamaya ertelendi. Dosyaya daha yeni vekalet sunduk ve şuanda davada kazanılmış bir taraf yoktur. Kazanılmış taraf olmadığı gibi, bizim haklı olduğumuzu hakimlere beyan dilekçemizde açıklayarak, zaten bir sonraki duruşmada, yüksek ihtimalle kuvvetle muhtemel usulden ret alarak düşmesine sebep olacaktır. Her Türk erkeği gibi eşine bir şirket hediye etmiş bir adam olarak, bir marka kurdum. Sonrasında bu davaların içerisine çekildim" dedi.,
TALEPLERİMİZİ BAŞKANLIĞI İLETTİK
Marmara Denizi'ndeki kirliliğin çözümü olduğundan bahseden Başkan Bozbey "Marmara Belediyeler Birliği olarak bakanlığa bu konudaki taleplerimizi ilettik. Belediyeler olarak hepimiz ileri biyolojik arıtma tesislerini kurarız. Ancak yer seçimi konusunda bize destek olunması gerekiyor. Bizlerin belirleyecekleri alanların tahsilinde bize öncelik verin, destek olun. Dövizle değil biz TL üzerinden gerekirse faizsiz borçlanmayı talep ediyoruz. Onun için kredi konusunda, finansman konusunda belediyelerimize destek olalım. Bu iki konuyu özellikle bakanlıktan talep ettik. Hükümetten talep ettik. Halen de bu taleplerimizi yineliyoruz. Geçen hafta sayın bakan buradaydı. Orada da aynı şekilde kendisine bu konudaki taleplerimizi ilettik" dedi.
Marmara Denizi'nin sadece Marmara'da yaşayanların değil ülkemizin her insanı için özen göstermesi gereken bir alan olduğunu ifade eden Başkan Bozbey "Sanayi atıklarına baktığımızda sadece ileri biyolojik arıtma testi yetmiyor. Bunun yanında kimyasal arıtma tesislerine de ihtiyaç var. Bu konuda hiçbir hazırlık yok. Bu konuda sadece söylem var. Örneğin Ergene havzasını özel bir çalışma alanı olarak görmeliyiz. Çünkü hem sanayi hem tarım adına oldukça önemli" diye konuştu.
Yaklaşık yedi tane ileri biyolojik arıtma tesisi yapmak zorunda olduklarının altını çizen Başkan Bozbey "Kapasite artışlarının haricinde bunlarla ilgili bütçelemeyi de yapıyoruz. Bunları yaptıktan sonra sanayiyi de aynı çizgiye getirdiğimizde inanın Marmara Denizi temiz olmaya başlayacak" dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: