Avrasya Sosyo-Ekonomik Araştırma Derneği (ASEAD) tarafından KAYES Kongreleri serisinin 5.’si bu yıl Merinos AKKM’de Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Kent Konseyi işbirliğiyle gerçekleşti.
15-17 Eylül 2022 tarihlerinde “Yeşil Ekonomi Kapsamında Tarım, Turizm ve Enerji ”ana teması ile Online ve yüz yüze formatta düzenlenen kongrede;
Organik tarım ve ata tohumunun geleceği, dünyada ve Türkiye’de tarımın iklim değişikliği, kooperatifçilik, coğrafi işaretlerin tartışıldığı akademik oturumlara yer verilirken, bölgenin sorunlarının ele alındığı özel oturumlar da yapıldı.
Kongrenin açılışında konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş;
“Kongrenin ana teması olan tarım, turizm ve enerji konularında şehrimizin daha da güçlenmesi noktasında ciddi adımlar atıyoruz. Tarım, özel başlık atılması gereken bir konu. Büyükşehir Belediyesi olarak bu alanda önemli çalışmalara imza atıyoruz. Turizm alanında uyguladığımız önemli projeler sayesinde, Bursa’yı ulusal ve uluslararası alanda tanıtıyoruz. Enerji konusunda da ciddi yatırımlarımız var. Tarım, turizm ve enerji temasıyla gerçekleştirilen kongrede, diğer şehirlerimize ilham olacak sonuçlar çıkacaktır” dedi.
Aktaş’ın söyledikleri çok doğruydu.
Olması, yapılması gereken Bursa’nın hakettiği mevzulardı.
Yeter ki, tarım, turizm ve sanayinin birbirlerini yok etmelerine izin vermeyelim.
Eğer sanayi için tarım alanlarını veya ormanı yok edersek, Bursa’nın turizm konusunda önemli değeri olan ”Yeşil Bursa” kimliğine zararı büyük olacaktır.
Bursa'ya özgü siyah incir, ahududu, şeftali, deveci ve santa maria armudunun ekili olduğu meyve bahçelerinin sanayi yapılarıyla dolması demek bu ürünlere veda etmek demektir.
Bu durum ülkemiz için de tarım, ekonomi ve ihracat anlamında sorunlar yaşatacaktır.
*
Toplantı öncesi bekleme salonunda Ak Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık’a Bursa’yla ilgili bir kaç soru sormak için yanına gittiğimde yanındakilere toplantının içeriğini soruyordu. Çağırılmış ama niye geldiğini bilmediğini yanındakilere ifade ederken bir taraftan da uzatılan içeriğe göz atıyordu.
Malum üstelik 5-10 dakika sonra toplantıda kürsüde konuşma yapması da gerekiyordu.
Yine de kırmadı sağolsun!
Bursa’da seçimlere hazırlık noktasında parti çalışmalarını ve seçmenin tavrı konusunda düşüncelerini sordum.
İşte Işık’ın söyledikleri:
Biz 2018 seçimden hemen sonrası Ak Parti kadroları olarak çalışmalara başladık. Yüz yüze 100 gün programları yaptık. Bu programlarda hem köy hem merkez mahallelerimize ciddi bir teveccüh gördük. Doğal olarak küçük sorunlar var. Ama gördüğüm büyük resim memnuniyetin olduğu yönünde. Dünya genelinde pandemi ve savaş dolayısıyla pahalılık ve enflasyon var. Bunun yansıması tabii ki Türkiye’yi de etkilemiş durumda. Seçmen bunu bazen değerlendiriyor, bazen göz ardı edebiliyor. Ama birilerinin dediği gibi seçmen bize küs değil. Sahada bunu görüyoruz. Bursa’yı Türkiye’nin bir ortalaması olarak görüyorum ve Bursa’da gayet iyiyiz.
*
Bursa’da, özellikle Çarşamba’daki Suriyel
Zafer Işık bu konuya da;
“Buna hangi açıdan baktığınıza bağlı. Bu aileler orda yokken de orada farklı sorunlar, farklı bir yapı vardı. Hayat biraz da böyle. Farklı sorunlar olabiliyor.
Sayın vekilim Çarşamba’ya giderseniz beni daha iyi anlayabilirsiniz dediğimde ise biraz sert oldu yanıtı:
“Sizin sorun olarak gördüğünüz bir şeyi benimde sorun olarak görmemi sağlamaya çalışıyorsanız o ayrı...” diye yanıtladı.
“Sayın vekilim sadece bu konuda düşüncelerinizi ve çözüm olarak planınızın var mı ?” demek istedim.
Bu noktadan sonra Zafer Işık beni anlamış olacak ki ifadesi biraz daha yumuşadı:
“Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletlere girmek için bir takım imzalar atmış vakti zamanında. Yani yanıbaşımızda bir savaş durumu var. Oradan bir takım insanlar ülkemize sığınmak istiyor. Biz Yunanistan, Almanya gibi gelemezsiniz diyemiyoruz. Sınır komşumuz. Sığınma talebinde bulunduğu zaman almak zorundayız. Ayrıca manevi ve tarihi bağlarımız var. Tabii ki şu söylenebilir; artık kabul edilebilir sınırlarda değil. Artık tolere edemiyoruz. Artık yönetemiyoruz gibi düşünen insanlar da var. Biz tam katılmamakla birlikte onları da anlıyoruz. Bunun için de briket evler bir takım organizasyonlar yaptık. Bu organizasyonlarla 1 milyon mülteciyi iyi şartlarda güvenli yerlere gönderdik. Oradaki terör koridorunu yerle bir ettik. 30 kilometrelik güvenli bir hat yaptık. Operasyonlarımız sürdükçe boşalan yerlere bu kardeşlerimizi yerleştireceğiz. Türkiye herhangi bir ülke değil. Sınır ülkesi olduğu için hangi iktidar olursa olsun bu politikadan vazgeçemez. Çünkü Birleşmiş Milletlerle anlaşmalar gereği bunu yapmak durumunda. Ama maalesef muhalefet sırtında yumurta küfesi olmadığı için bunu kullanıyor. Yaptıkları insani bir durum değil. Vatandaşımızın hassasiyetini anlıyoruz biz de bu doğrultuda adımlarımızı yavaş yavaş atıyoruz.”
Yorumlar
Kalan Karakter: