İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına 2. gününde devam edildi."İLAÇLARI İMHA EDİYORDUK"
Savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Günerhan, savcılıkta verdiği ifadeyi kabul etmediğini belirterek, "Üzerime atılı suçlamaları ve böyle bir örgütün olabileceğini reddediyorum. Hepimiz farklı hastanelerde çalışan ve birbirini tanımayan insanlarız. Ben hemşireyim. Bir hastanede aklınıza gelebilecek her bölümde çalıştım. 2020 yılında Reyap Hastanesi'nde sonrasında Güney Hastanesi'nde çalıştım son olarak evde sağlık hizmeti alanında çalıştım. Fırat Sarı'yla çalıştığım zaman ihtiyacı olan hastanelerin yoğun bakımlarında görevli olarak çalıştım. Çalıştığım tüm hastanelerin şartları gayet güzeldi ve çocukların ihtiyaçları karşılanıyordu. Alınan ilaçları imha ediyorduk, ilaçları imha edince kullanım oranları artıyordu. Biz de bu atılan ilaçları doktora söylüyorduk ve doktor imzalıyordu. Beni Doğukan gece aradı ve yabancı uyruklu bebek hastanın durumunun kötü olduğunu söyledi. Hastaneye gittim bebek sabah öldü. Kaya bebeğin ailesi hastaneye teşekkür mektubu yazmıştı" diye konuştu.
"HİÇBİR DOSYADA SAHTEKARLIK YAPMADIM"
2022 yılında bağlı olduğu kurumdan ayrıldığını belirten Günerhan, "Herhangi bir örgütün üyesi değilim. İfademden dolayı cinayetle suçlandım. Ben ölen bebekler hakkında savcılığa ifade verdim. Beni bebek cinayetiyle suçladılar bunu savcıya söylediğimde 'Pardon' dedi. Hiçbir dosyada sahtekarlık yapmadım. Olay neyse onu uyguladım. Benim imzamla benim ismimle sahtekarlık yapılmışsa getirilsin, kanıtlansın, imzamla karşılaştırma yapılsın. Hasan Basri Gök, benim çalıştığım Güney Hastanesinin önünden bile geçmedi. Nasıl bu kadar biliyormuş gibi konuşuluyor? Ben hastaneden ayrıldıktan sonra iş arıyordum. Fırat Sarı bana Güney Hastanesi'nde çalışabileceğimi söyledi. Fırat Sarı bana hastanedeki sistemi anlatırken, bir hastanın sevk süreci üç dört saati bulabileceğini, bir hastanede birçok doktorun olabileceğini ve doktorların her yere bakabileceğini söyledi. Hastanede doktor bulunmuyorsa, bunun sorumlusu hastane değil başhekimdir. Fırat Sarı, çalıştığım hastaneyle anlaşma yaptıktan sonra hastaneye çok nadir uğrardı. Çalıştığım süre boyunca bir örgüte üye olmadım, kimseye hizmet etmedim ve kimseyi öldürmedim" diye konuştu.
"PARALARI FIRAT SARI'YA VERİYORDUM"
Cumhuriyet Savcısı sanığa, eline gelen paraları ne yapıyordun diye sordu. Sanık, "Fırat Sarı'ya veriyordum. O da çalışanlara mesai ücreti olarak dağıtıyordu, para transferi içinde bu da var. Dışarıdan gelen hemşirelere de bu paralar veriliyordu" cevabını verdi. Sanık, "Poliklinik yapan çocuk doktorları vardı ama acil durumlara müdahale etmezlerdi" diye konuştu.Savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Günerhan'ın ardından tutuklu sanık Hüseyin Gündüz duruşmada savunma yaptı.
SGK’DAN ALDIKLARI İLAÇLARI DIŞARDA SATMIŞLAR
Gündüz, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, "Dava dosyasında adı geçenlerden bir tek Hakan Doğukan Taşçı'yı tanıyorum. Ondan ilaç aldım. Bu ilaçları nasıl temin ettiğini bilmiyorum. Suç olduğunu bilsem almazdım. Hakan Doğukan'dan curosurf diye bir ilaç aldım. 600 TL'ye aldığım ilacı bin TL'ye, sosyal medyadan tanıdığım Reşat isimli birine sattım" dedi. Mahkeme başkanı, bu ilaçlardan kazandığı paranın miktarını sorması üzerine, "Kutu başı 400 lira ekleyerek, 50-60 kutu satıyorduk. Buna göre 24 bin lira para kazanmış olmamız gerekiyordu, ancak tam olarak hatırlamıyorum" ifadelerini kullandı.
"GIDA TAKVİYESİ DİYE GÖZ DAMLASI SATIYORDU”
Savcılık sorgusunda bu satışlardan 100 bin lira kazandığını söylediğinin sorulmasının ardından Gündüz, "İlk defa savcının karşısına çıkıyordum. O anda kaba taslak hesap söyledim" dedi.Gündüz, savunmasının devamında, "Hakan Doğukan Taşçı, gıda takviyesi adı altında göz damlası üretip eczanelere satıyordu. Bundan dolayı da satın aldığım ilaçları mümessilden geldiğini sanıyordum. Taşçı'ya ilaçların nereden geldiğini sormadım. Bu satışlar karşısında Taşçı'ya pay vermedim. Hakan Doğukan dışında kimseyi tanımıyorum" şeklinde savunma yaptı."TAŞÇI BANA HASTANEDEKİ BEBEKLERİN BASAMAK DEĞERLERİ İLE OYNANDIĞINI SÖYLEDİ"
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Fehmi Alperen, "Ben İBB’ye bağlı ambulans şoförü olarak çalışıyorum. 17 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyorum. Hasta sevki yapıyoruz. Bir şirketim de vardır aynı zamanda. Biz yeni doğan hasta nakli yapmıyorduk. 112 sisteminin bertaraf edilerek hastanelere sevk yapıldığı iddiasına katılmıyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bahsi geçen hiçbir hastaneye nakil yapmadım. Birçok sevki sanık Hasan Basri Gök yürütmektedir. Hatta sevk işlemi için bazen doktor olduğunu söylemiştir kendisi. Benim hakkımda iddianamenin hiçbir sayfasında sevk ile alakalı bir şey yoktur. Sanıklardan Hakan Doğukan Taşçı’yı tanıyorum. Taşçı bana hasta bebeklerin basamak değerleri ile oynandığını da söyledi. Benim Fırat Sarı ile bir menfaat ilişkim yoktur. Sarı’nın hesabından bana yıllardır gelen 1 TL bile yoktur. Burada bir örgüt olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Buradaki herkes sağlık çalışanı” dedi.Fehmi Alperen’in avukatı ise savunmasında, “Benim müvekkilim mağdurdur. Burada suçlanan kişiler aynı zamanda da mağdurdur. Uzun süredir tutuklu olan müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum” dedi.Sanık avukatının savunmasının ardından duruşmanın 3. oturumunun yarın saat 09.30’da devam etmesine karar verildi.İHA
Savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Günerhan, savcılıkta verdiği ifadeyi kabul etmediğini belirterek, "Üzerime atılı suçlamaları ve böyle bir örgütün olabileceğini reddediyorum. Hepimiz farklı hastanelerde çalışan ve birbirini tanımayan insanlarız. Ben hemşireyim. Bir hastanede aklınıza gelebilecek her bölümde çalıştım. 2020 yılında Reyap Hastanesi'nde sonrasında Güney Hastanesi'nde çalıştım son olarak evde sağlık hizmeti alanında çalıştım. Fırat Sarı'yla çalıştığım zaman ihtiyacı olan hastanelerin yoğun bakımlarında görevli olarak çalıştım. Çalıştığım tüm hastanelerin şartları gayet güzeldi ve çocukların ihtiyaçları karşılanıyordu. Alınan ilaçları imha ediyorduk, ilaçları imha edince kullanım oranları artıyordu. Biz de bu atılan ilaçları doktora söylüyorduk ve doktor imzalıyordu. Beni Doğukan gece aradı ve yabancı uyruklu bebek hastanın durumunun kötü olduğunu söyledi. Hastaneye gittim bebek sabah öldü. Kaya bebeğin ailesi hastaneye teşekkür mektubu yazmıştı" diye konuştu.
"HİÇBİR DOSYADA SAHTEKARLIK YAPMADIM"
2022 yılında bağlı olduğu kurumdan ayrıldığını belirten Günerhan, "Herhangi bir örgütün üyesi değilim. İfademden dolayı cinayetle suçlandım. Ben ölen bebekler hakkında savcılığa ifade verdim. Beni bebek cinayetiyle suçladılar bunu savcıya söylediğimde 'Pardon' dedi. Hiçbir dosyada sahtekarlık yapmadım. Olay neyse onu uyguladım. Benim imzamla benim ismimle sahtekarlık yapılmışsa getirilsin, kanıtlansın, imzamla karşılaştırma yapılsın. Hasan Basri Gök, benim çalıştığım Güney Hastanesinin önünden bile geçmedi. Nasıl bu kadar biliyormuş gibi konuşuluyor? Ben hastaneden ayrıldıktan sonra iş arıyordum. Fırat Sarı bana Güney Hastanesi'nde çalışabileceğimi söyledi. Fırat Sarı bana hastanedeki sistemi anlatırken, bir hastanın sevk süreci üç dört saati bulabileceğini, bir hastanede birçok doktorun olabileceğini ve doktorların her yere bakabileceğini söyledi. Hastanede doktor bulunmuyorsa, bunun sorumlusu hastane değil başhekimdir. Fırat Sarı, çalıştığım hastaneyle anlaşma yaptıktan sonra hastaneye çok nadir uğrardı. Çalıştığım süre boyunca bir örgüte üye olmadım, kimseye hizmet etmedim ve kimseyi öldürmedim" diye konuştu.
"PARALARI FIRAT SARI'YA VERİYORDUM"
Cumhuriyet Savcısı sanığa, eline gelen paraları ne yapıyordun diye sordu. Sanık, "Fırat Sarı'ya veriyordum. O da çalışanlara mesai ücreti olarak dağıtıyordu, para transferi içinde bu da var. Dışarıdan gelen hemşirelere de bu paralar veriliyordu" cevabını verdi. Sanık, "Poliklinik yapan çocuk doktorları vardı ama acil durumlara müdahale etmezlerdi" diye konuştu.Savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Günerhan'ın ardından tutuklu sanık Hüseyin Gündüz duruşmada savunma yaptı.
SGK’DAN ALDIKLARI İLAÇLARI DIŞARDA SATMIŞLAR
Gündüz, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, "Dava dosyasında adı geçenlerden bir tek Hakan Doğukan Taşçı'yı tanıyorum. Ondan ilaç aldım. Bu ilaçları nasıl temin ettiğini bilmiyorum. Suç olduğunu bilsem almazdım. Hakan Doğukan'dan curosurf diye bir ilaç aldım. 600 TL'ye aldığım ilacı bin TL'ye, sosyal medyadan tanıdığım Reşat isimli birine sattım" dedi. Mahkeme başkanı, bu ilaçlardan kazandığı paranın miktarını sorması üzerine, "Kutu başı 400 lira ekleyerek, 50-60 kutu satıyorduk. Buna göre 24 bin lira para kazanmış olmamız gerekiyordu, ancak tam olarak hatırlamıyorum" ifadelerini kullandı.
"GIDA TAKVİYESİ DİYE GÖZ DAMLASI SATIYORDU”
Savcılık sorgusunda bu satışlardan 100 bin lira kazandığını söylediğinin sorulmasının ardından Gündüz, "İlk defa savcının karşısına çıkıyordum. O anda kaba taslak hesap söyledim" dedi.Gündüz, savunmasının devamında, "Hakan Doğukan Taşçı, gıda takviyesi adı altında göz damlası üretip eczanelere satıyordu. Bundan dolayı da satın aldığım ilaçları mümessilden geldiğini sanıyordum. Taşçı'ya ilaçların nereden geldiğini sormadım. Bu satışlar karşısında Taşçı'ya pay vermedim. Hakan Doğukan dışında kimseyi tanımıyorum" şeklinde savunma yaptı."TAŞÇI BANA HASTANEDEKİ BEBEKLERİN BASAMAK DEĞERLERİ İLE OYNANDIĞINI SÖYLEDİ"
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Fehmi Alperen, "Ben İBB’ye bağlı ambulans şoförü olarak çalışıyorum. 17 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyorum. Hasta sevki yapıyoruz. Bir şirketim de vardır aynı zamanda. Biz yeni doğan hasta nakli yapmıyorduk. 112 sisteminin bertaraf edilerek hastanelere sevk yapıldığı iddiasına katılmıyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bahsi geçen hiçbir hastaneye nakil yapmadım. Birçok sevki sanık Hasan Basri Gök yürütmektedir. Hatta sevk işlemi için bazen doktor olduğunu söylemiştir kendisi. Benim hakkımda iddianamenin hiçbir sayfasında sevk ile alakalı bir şey yoktur. Sanıklardan Hakan Doğukan Taşçı’yı tanıyorum. Taşçı bana hasta bebeklerin basamak değerleri ile oynandığını da söyledi. Benim Fırat Sarı ile bir menfaat ilişkim yoktur. Sarı’nın hesabından bana yıllardır gelen 1 TL bile yoktur. Burada bir örgüt olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Buradaki herkes sağlık çalışanı” dedi.Fehmi Alperen’in avukatı ise savunmasında, “Benim müvekkilim mağdurdur. Burada suçlanan kişiler aynı zamanda da mağdurdur. Uzun süredir tutuklu olan müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum” dedi.Sanık avukatının savunmasının ardından duruşmanın 3. oturumunun yarın saat 09.30’da devam etmesine karar verildi.İHA