Seçil Semiz Özcan / Nöbetçi Gazete
Türk Dil Bayramı’nın amacının, Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak ve gelecek kuşaklara aktarmak olduğunu ifade eden Deniz Çevik, Karamanoğlu Mehmet Bey’in 747 yıl önce, Türkçenin resmi dil olmasının kabulünü ferman etmesiyle birlikte o günden beri her 13 Mayıs gününün “Türk Dil Bayramı” olarak kutlandığını hatırlatarak, günümüzde konuşulan ana dilimizle ilgili özenli ve dikkatli davranılmadığını söyledi.
“TÜRKÇE YOKSA, TÜRKİYE’DE YOK”
Dilin canlı bir organizma olduğunu ve sürekli yenilenip geliştiğini belirten Eğitmen Deniz Çevik, Türkçe yoksa Türkiye'nin geleceğinin de olmayacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Konfüçyüs'e bir gün sormuşlar: "Bir ulusun tüm yönetimi sana bırakılsaydı, ilk ne yapardın?" Konfüçyüs: "İlk önce dili düzeltirdim. Çünkü dil düzgün olmayınca söylenenler anlaşılmaz. Söylenenler anlaşılmayınca yapılması gerekenler yapılmadan kalır. İşler yapılmayınca ilerleme durur. İlerleme durunca sanat geri kalır. Sanatı olmayan bir halkın kültürü ve adaleti olmaz. Adaletin olmadığı bir yerde halk çaresizlik içinde kalır. İşte bunun için ipi başından sıkı tutmak gerekir. Bu sebeple dil, her şeyden önce gelir." diye cevaplamış. Dolayısıyla bizler de aynı hassasiyet içerisinde olmalıyız. Dilimizi konuşurken ve yazarken geleceğimizi etkilediğimizi aklımızdan çıkarmamalıyız”
"SOSYAL MECRALARDA NE YAZIK Kİ BOZUK DİL KULLANIMI ÖN PLANDA"
Özellikle sosyal medyada Türkçenin kullanımına yönelik dikkatsizliğin hakim olduğunu söyleyen eğitmen Çevik, dizi ve filmlerin, orantısız sosyal ağ kullanımının, bilgi yetersizliğin, kolaya kaçma gibi durumların Türkçenin geleceğine zarar verdiğini belirtti.
“Dilimiz çok zengin, başka hiçbir dile ihtiyaç olmadan etkili iletişim kurmamız mümkün” diyen Çevik, “Her şeyden önce dil demek insan demektir. Ana dil bozulursa vatan zarar görür. Dilin önemi yeterince anlaşılır ve herkes özenli kullanma sorumluluğu taşırsa konuşurken temiz bir Türkçeye ulaşabiliriz. Hiçbir zaman hiçbir konuşmanın içine yabancı kelime eklememeliyiz. Kural dışına çıkmamalıyız. Bu zor değil sadece alışmak yeterlidir.” şeklinde konuştu.
"SANKİ TÜRKÇEYMİŞ GİBİ KULLANILAN YABANCI SÖZCÜKLER VAR"
Bazı sözcüklerin farklı bir dile ait olmasına rağmen Türkçe zannedildiğini, toplumda bu konuda birçok hatanın yapıldığını belirten Çevik, sözlerine şöyle devam etti:
“Bir eğitimci sınav kağıdını okuyup üzerine "Full" diye not düşemez. Çağrı merkezi çalışanları ve özel şirket toplantıları birbirinden yanlış ve garip kelimeler, kalıplarla dolu. "Katılım sağlayacağız ", "Yapıyor olacağım ","Tekrardan" ,"Ayriyeten" gibi dilimize ait olmayan söylemler en çok sosyal ağlarda yayılıyor. Sadece Türkçe öğretmenleri değil herkes aynı farkındalığa sahip olursa çocuklar ve gençler bilinçli yetişir. İnsanı insan toplumları da ulus yapan bağların en güçlüsü dildir.”
"ATATÜRK SAVAŞ ZAMANI CEPHEDE BİLE KİTAP OKURDU"
Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türk Dil Kurumu’ nun kuruluşuyla birlikte çağdaş Türkçede çok hızlı bir arılaştırma akımının başlattığını vurgulayan Eğitmen Deniz Çevik, bizzat Atatürk'ün öncülük ettiği, Türk dilinin yabancı kökenli sözlerden temizlenmesi akımı 1935 güzüne kadar sürdüğünü belirtti.
Atatürk’ün çocukluğundan itibaren eline geçen bütün parayı kitaba yatırdığını söyleyen Deniz Çevik, Atatürk’ün savaş zamanı cephede, çadırda bile kitap okumaya devam ettiğini, Nutuk isimli eserini yazarken ve seslendirirken de hep özenli davrandığını ifade etti.
"EBEVEYNLERE HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK GÖREV DÜŞÜYOR"
Türkçenin doğru kullanımı konusunda ebeveynlere her zamankinden daha fazla görevin düştüğünü söyleyen Eğitmen Deniz Çevik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Farkındalığı yüksek, ana dile duyarlı, disiplinli olunmalı. Kitap okumaya, tiyatro izlemeye, sosyal olmaya teşvik etmek önemli. Ayrıca sosyal ağ denetimi yapılmalı. Çocuklar 9 yaşından itibaren diksiyon eğitimi alabilir, bununla ilgili mutlaka girişimde bulunmalılar.”
Son olarak, dilin bir düşünme aracı olduğunu vurgulayan Çevik, kültürü, bilgiyi sanatı oluşturma, yaşatma ve aktarmanın dil sayesinde gerçekleştiğini söyleyerek, Türkiye’de yaşayan 7’den 70’e herkesin bu konuda titiz olmaları gerektiğini belirtti.
Yorumlar
Kalan Karakter: