Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, EYT, asgari ücret ve gündeme dair önemli konularla ilgili açıklamalarda bulundu.
İşte Bakan Bilgin'in açıklamalarından satır başları:
Sendikaların çok iyi olduğunu söyleyebilirler ama beklemek kolay değil. 7 bin 785 rakamının açlık sınırını kendileri belirliyorlar. Sendikaların kendi taleplerini güçlendiren çalışmalar olarak görülebilir. Böyle bir açlık sınırı bilimsel olmayan bir çalışma. Kendi yüzlerine de söyledim. Diğer sendikalara da söylüyorum. Yoksulluk sınırı 25 bin lira belirlemişler. Sizin başkanlarınızın dışında bunu alan kaç kişi var diyorum. Ben biliyorum. Koca konfederasyonda bir kişi yok. Yoksulluk sınırı altında belirlerken, kendi pozisyonunuzu belirliyor musunuz diye sormuyorum. Bu ciddi bir sorun. Kamuoyunun bunu sorgusuz kabul etmesi sorunlu. Yoksulluk sınırı araştırması nasıl yapılır. Yöntem, istatistik bilmek lazım. O arkadaşlarımızın nasıl araştırma yaptıklarını bilmek lazım. Sendikaların belirlediği rakamlar bilimsel değil. TÜİK'in açıkladığı rakamlara itiraz ediyorlar. TÜİK neden yoksulluk araştırması yapmıyor sorusu saçma. Onu TÜİK'e sormak lazım.
Gerçekliği tahrip ediyorlar. Ben araştırma yaptırdım. Bu tür araştırmalar az bir şey söyler. Bunu bilerek araştırma yapıyoruz. Sokaktaki insanın beklentisiyle, işçilerin meseleye bakışı farklılaşıyor. İşçilere fabrikada yaptırdık. İşçiler, 3 büyükşehirde 8 bin lira üzerinde istedi. Türkiye ortalaması daha düşüktü. 7 bin 600 lira istediler. Talep edilen rakam 8 bin civarındaydı. Biz bunu sendikalarımızla tek tek görüştük.
"SENDİKALARIMIZ DAHA PAZARLIKÇI SÖYLEME SAHİP OLMALI"
Bana gelen en önemli şey; Türkiye'de sendikacılığın bir anlamda eleştirmesi gerektiğinden bahsedeceğim. 'Siz 8 bin liranın ne kadar üzerinde asgari ücret verirseniz, o kadar zor durumda kalırız' dediler. 'Neden' dedim, 'Bizim toplu sözleşmelerde aldığımız ücreti aşmanızı istemiyoruz, toplu sözleşmeyi etkiler' dediler. Sendikalarımızın daha pazarlıkçı, aktif, netice alıcı söyleme sahip olmalarını ifade etmek için söylüyorum. Konfederasyonlara da sesleniyorum burada; Türkiye'de en yüksek toplu sözleşme yaptıkları yerde 10 bin liranın üzerinde kaç işyerinde sözleşme yaptılar? Bahsettiğiniz ücretler toplu sözleşmelerinizde var mı? Talep ettikleri asgari ücretle, yaptıkları toplu sözleşme ücretleri arasında böyle bir fark olmaz.
"TOPLU SÖZLEŞME ASGARİ ÜCRET SÖZLEŞMESİ DEĞİL"
Enflasyonu bir tarafa bırakalım, bu talepte bulunan arkadaşlarımız, sendikacılarımız çok kıymetli iş yapıyorlar. Asgari ücret talep ederken kendilerinin yaptıkları toplu sözleşme asgari ücret sözleşmesi değil. Türkiye'deki açlık sınırı, yoksulluk sınırı gibi tartışmalar büyük çoğunluğu bilim dışıdır. Bilimsel araştırma mantığına dayanmamaktadır. Ankara'da 15 marketten alınan fiyatla, Türkiye'nin açlık sınırı algısını yönetmek nasıl bir sorumsuzluktur? Bunu şiddetle reddediyorum. Bizim belirlediğimiz asgari ücret büyük işçilerin büyük çoğunluğu tarafından makul bulunmuş, değerli bulunmuştur. Bir matbaada dergi çıkaran arkadaşlarımız beni aradı ve telefona bağladı, arkadaşlarımız alkışlarla karşıladı. Bugünkü şartlarda verilebilecek asgari ücrettir.
"ENFLASYON KUR SABİTLENMİŞ DURUMDA"
Şimdi enflasyon kur sabitlenmiş durumda. Enerji fiyatlarında yükseliş yok, hatta bir miktar düşüş var. Asgari ücretin yükselmesinin bütün fiyatlara yansıyacağını söylemek mümkün değil de. Bu artış enflasyonu sınırlı derecede etkiler.
ARA ZAM YAPILABİLİR Mİ?
Asgari Ücret yüksek belirlendikçe, reel olarak yukarıdaki ücretlerde yüzde 100 artmıyor ama yüzde 60 artıyor. yüzde 70, yüzde 80 artıyor. Aşağıdan yukarıya artıyor. Nitelikli emekte bu artış daha yüksek. Daha düşük usta, işçi asgari ücretin bir kademe üzerinde yer alıyorlar. Türkiye'de enflasyon dizginlenirse asgari ücret reel artışlara tekabül edecek şekilde sürdürülürse ücretlilerin milli gelirden aldığı payı yukarıya tırmandırır. Enflasyon kontrol altına alındı. Bir an önce önümüzdeki yıl sonunda yüzde 20'lere düşeceğini tahmin ediyoruz. Mayıs/Haziran'da yüzde 35-40 düşmesini bekliyoruz. Bizim emekçileri koruyan ücret politikasını, toplu sözleşmelerinin üzerinde asgari ücret belirliyoruz. Burada sayın Cumhurbaşkanımızın desteği var. Asgari ücretlerin üzerindekini de koruyacak politika izliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız 'Önümüzdeki yıl sonunda yüzde 20'leri göreceğiz, endişe etmeyin' dedi. 1 yıl önce savaş, pandemi olacağını biliyor muyduk? Olağanüstü şeyler olmazsa bizi yıl sonuna kadar götürecek asgari ücret belirledik. Olağanüstü şartlarda yeniden müdahale ederiz, geçen sene nasıl Temmuz ayında müdahale ettiğimiz gibi. İhtiyaç olursa geçen sene gibi zam yapılabilir.
"TÜRKİYE'NİN MODELİ İHRACATA DAYALI BİR EKONOMİDİR"
Kalkınma büyümenin arkasından gelir. Büyümeyi sürdürmek lazım. Büyümeyi süreklileştirmenin kaynakları nelerdir? Türkiye hep yüksek faiz, enflasyon, devalüasyon sarmalı içerisindeydi. IMF'ye müracat edilmiş, kredi alınmıştır, bu sarmal devam etmiştir. Türkiye'nin gerçekliğine ters düşen varsayım; Türkiye borçlanmasız, cari açıksız büyüyemez yaklaşımıdır. Bunları değiştirmek üzere Türkiye yeni politika belirlemiştir. Öyle bilinmeyen bir politika değildir. İhracata dayalı bir ekonomi politikasıdır. Türk parasını aşırı değerli tutarsanız Türkiye'yi ithalat cenneti haline getirirsiniz. Türkiye'nin ortalama enerji açığı nedir son 10 yıldır, 45-50 milyar arasındadır. Bu sene yıl sonu itibariyle 100 küsur milyar. Türkiye'nin stratejisi enflasyona rağmen büyüme. Tasarruf cebimize koyduğumuz para değildir; yatırıma dönüşendir.
Yorumlar
Kalan Karakter: