Seçil Semiz Özcan / Nöbetçi Gazete
Savaş, yoksulluk ve sefaletin hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve koşullarını iyileştirmek için 20 Kasım 1989 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi imzaladığını söyleyen Mine Rana Kahramanoğlu, o tarihten bugüne kadar olan süreçte 20 Kasım’ın “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak anıldığını belirtti.
Hem Türkiye’ de, hem de dünyada çocukların bu önemli gün de bile istismara ve ihmale uğradığına dikkat çeken Avukat Kahramanoğlu, “Çocuk haklarının korunmasında yapılan bütün çalışmalar önemli olmakla birlikte, küresel ölçekte çocuk hakları konusunda olması gerekenin çok uzağında olduğumuz da aşikârdır” dedi.
“TÜRKİYE İSTENİLEN SEVİYEDE DEĞİL”
Türkiye’nin çocuk hakları sözleşmesini imzalamasına rağmen, çocukların yüksek yararı için yeterli olma konusunda istenilen düzeye gelemediğini söyleyen Kahramanoğlu, sözlerine şu ifadelerle devam etti:
“Çocukların temel yaşamsal gıdaya ve temiz suya erişiminin engellenmesi, çocuğun ailesi ile birlikte büyümekten mahrum bırakılması, kimyasal ve konvansiyonel silahlarla öldürülmesi ve yaralanması, çocukların zorla dilendirilmesi, çocukların eğitim hakkının elinden alınması, çocuk yaşta evlilikler, çocukların çalıştırılması bugün için yaşanan başlıca çocuk hakları sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye çocukların yüksek yararı için yeterli olma konusunda istenilen düzeye gelememiştir. Özellikle iç hukuk normlarını gözden geçirerek sözleşmeyle çelişen hükümleri saptayarak gerekli değişiklikleri yapmak durumunda ve yükümlülüğünde olmasına karşın çalışmalar çok yavaş yürütülmekte, hiçbir zaman öncelik alamamaktadır.”
Ülkemizde şiddet, istismar, cinsel sömürü, eğitimsizlik, kız çocuklarının zorunlu eğitime devam edememeleri, yoksulluk gibi problemlerin artarak büyüdüğünü vurgulayan Avukat Kahramanoğlu, “Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesine 1989 yılında ilk imza koyan ülkelerden birisi olmasına karşın hala bu konuda dönüştürücü ve iyileştirici adımlar atamıyor” dedi.
“ÇOCUKLARLA İLGİLİ DÜZENLEMELER İVEDİLİKLE YAPILMALI”
Avukat Kahramanoğlu, Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan 2001–2005 dönemine ait Türkiye’de Çocuk ve Kadınların Durumu Raporu’nda, yaklaşık 500 bin muhtaç çocuk sayısından bahsedildiğini de dile getirdi.
Adalet Bakanlığı’nın Çocukları Koruma Kanunu’na ışık tutması için yaptığı çalışmayı da paylaşan Kahramanoğlu konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Türkiye’de 0–18 yasları arasındaki 6 milyon çocuk korunmaya muhtaçtır. Tüm bu istatistik verilerine göre çocuklar hem sokakta hem evde hem işte fiziksel, duygusal ve cinsel istismara maruz kalmaktadır. Eğitimde, ailede sağlıkta çocuklarla ilgili gerekli düzenlemelerin ivedilikle yapılmadığı müddetçe, Türkiye şiddet sarmalından kurtulamayacaktır. “
Dünya genelinde 20-24 yaşları arasında bulunan beş kız çocuğundan birinin 18 yaşından önce evlendirildiğini dile getiren Kahramanoğlu, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2018 verilerine göre, Türkiye’de 2002 yılında 16 ve 17 yaşındaki kız çocuklarının resmî olarak yaptıkları evlilikler tüm evliliklerin 7,3’ünü oluştururken 2018 verileri bu oranın yüzde 3,8’e indiğini göstermektedir.” ifadelerini kullandı.
Çocuk yaşta gerçekleşen evliliklerin, çocuk istismarının dünyadaki en yaygın biçimlerinden biri olduğunu belirten Kahramanoğlu, çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddete ve istismara uğrama risklerinin 18 yaş üstü evlilik yapanlara göre çok daha yüksek olduğunun tespit edildiğini vurguladı.
“ÇOCUĞA YÖNELİK ŞİDDET İNSAN HAKKI İHLALİDİR”
Türkiye’de yaşayan 7-18 yaş arasındaki çocukların yüzde 45’inin aile içi fiziksel istismara, yüzde 51’nin duygusal istismara ve yüzde 25’inin de ihmale maruz kaldığını dile getiren Avukat Mine Rana Kahramanoğlu, çocuklara yönelik şiddetin insan hakkı ihlali olduğunu söyledi. BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin çocukları şiddete karşı koruma altına aldığını söyleyen Kahramanoğlu,
Çocuklara yönelik şiddeti “normal” bir durum gibi gösteren değer ve inanışlara karşı çıkılması gerektiğini belirtti.
Şiddetin çocuklara verdiği zarar konusunda kamuoyunda da farkındalık yaratılması gerektiğine dikkat çeken Kahramanoğlu son olarak, şiddet mağduru çocuklar için ihtisas mahkemelerinin kurulması, adaletin ivedilikle sağlanarak, çocukların ikincil örselenmesinin önüne geçilmesi gerektiğini belirtti.
Yorumlar
Kalan Karakter: