Seçil Semiz Özcan / Nöbetçi Gazete
Bursa Su Kolektifi olarak yaptıkları bilimsel incelemelerde, Nilüfer Çayı’nın saat saat renginin değiştiğini belirten Ferhan Küçük, “Kentin doğusunda bulunan fabrikalardaki boyahanelerin hangi renk kumaş boyadığını atık sulardan görebiliyorsunuz.” dedi.
Bursa’da birçok atık su arıtma tesisi olmasına rağmen, sanayiden çıkan atıkların gerekli arıtma yapılmadan Nilüfer Çayı’na deşarj edildiğini ifade eden Küçük, bu konuyla ilgili kentte birçok basın açıklaması yaptıktan sonra Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’ne çok sayıda şikayet dilekçesi verdiklerini dile getirdi.
“DOMATESLERİN YANDIĞINI GÖRDÜK!”
Sadece Nilüfer Çayı üzerinde değil, Karacabey ve Yenişehir Ovaları’nda yapılan tarımsal faaliyetlerde kullanılan suyun da izini sürdüklerini belirten Ferhan Küçük, özellikle Karacabey ve Kemalpaşa bölgelerinde tarımsal faaliyetlerde kullanılan suyun içeriğinde, ciddi miktarda arsenik tespiti yaptıklarını söyledi.
Küçük, ifadelerine şöyle devam etti:
“Domates tarlalarını gezip incelediğimizde, domateslerin yanmış ve hastalıklı olduğunu gördük. Bu durum, yalnızca ürünün değil, toprağın hastalıklı olmasından kaynaklanıyor. Bursa Su Kolektifi olarak bizim ‘Havama, suyuma, toprağıma dokunma!’ diye çok önemli bir sloganımız var. Deşarj edilmeden, arıtılmadan atılan atıklar buharlaşma yoluyla havaya karışıyor. Köylünün sulama suyu olarak kullanmaktan başka seçeneğinin olmadığı Nilüfer Çayı’ndan aldığı sular, toprağa karışıyor ve gıda olarak bu kentin tüketicilerinin eline geliyor. Ne yazık ki bu durum, çok ciddi sağlık sorunları da yaratıyor.”
Bursa’da devasal boyutta çevre sorunlarıyla karşı karşıya olduklarını aktaran Küçük, merkez yönetimlerin çıkar çevrelerinin beklentilerine yanıt verecek politikalar ürettiğini ve bu yüzden çevre sorunlarının en temel nedeninin kar hırsı olduğunu dile getirdi. Bu durumu Bursa’da yaşayan bir vatandaş olarak, kendilerine yapılmış en büyük haksızlık olarak nitelendirdiklerini söyleyen Küçük, rantçıların sermaye, vatandaşların ise hastalık biriktirdiğini vurguladı.
“BURSA’YI HEP BİRLİKTE YAŞANABİLİR BİR KENT YAPALIM”
Sanayi tesislerinde yeraltı sularının da kullanıldığını ve kirletilmiş bu suyun tekrar yeraltına basılarak, en acil durumlarda kullanılacak temiz yeraltı suyunun kullanılamaz hale getirildiğini ifade eden Küçük, yetkililerin bu duruma seyirci kaldıklarını belirtti. Bursa’yı yaşanabilir bir kent haline getirme konusunda herkesin üzerine görevler düştüğünü hatırlatan Küçük, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bursa’yı bu duruma getirenlerin gidecekleri başka yerler var ama bizim gidecek bir yerimiz yok. Nüfusu 4 milyona yaklaşan kent insanının bu şehirden başka gideceği hiçbir yer yok. O vatandaşların çocukları da burada yaşayacak. Bu sebeple Bursa’yı çevre suçlarından kurtarmalıyız. Doğa çok cömert ve kendisini yenileme kapasitesine sahip. Doğaya dokunmamalıyız. Kentin kaynakları kent sakinlerine adil dağıtılmalı.”
Nilüfer Çayı’nın geleceği ve kentte yaşayan vatandaşların sağlığı için yetkilileri göreve çağıran Ferhan Küçük, Bursa Su Kolektifi olarak sorunlar çözülene kadar mücadele edeceklerini vurguladı.
Yorumlar
Kalan Karakter: