Yapılan basın açıklamasında Lozan, topraklarımızı tüm yabancı güçlerin insafına terk eden, saltanatın tacını ve tahtını korumak adına halkı kendi yurdunda esire dönüştüren, Sevr Anlaşması'nı tarihin çöplüğüne atan zaferin adı olduğu vurgusu yapıldı.
Lozan Barış Antlaşması ile birlikte Emperyalist güçlerin aralarında pay vermeye yeltendiği devletin hatları zafer ile çizildiğini belirtilerek" Kapitülasyonlar kaldırıldı ve ekonomimiz millileştirildi. İç/dış borçlarımızı ve kaynaklarımızı denetleyen Düyun-ı Umumiye belasından kurtulduk. İktisadi bağımsızlaşmanın önü açıldı. Yunanistan'da kalan Türk azınlığının hakları güvence altına alınmıştır. Kıyılarımıza yakın adaların gayri askeri statüsü teyit edildi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün de belirttiği gibi: "Lozan Barış Anlaşması, Türk Ulusu'na çalışmasından beri hazırlanmış ve Sevr Anlaşması Cumhuriyeti ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın yıkılışını anlatan bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasi utku eseridir.Lozan saltanat sevdalılarına, emperyalizme, mandaya karşı Mücadelemizin zaferle taçlandırdığımızın belgesidir. Lozan, dünya üzerinde saygın bir ülke olarak yer almamızın teminatıdır. Lozan'ı hafife alan, subjektif ve maksatlı söylemlerin nesnesi haline gelen, hatta kinle karşılaşanlar, İnönü'ye, onun üzerinden Atatürk'e, Cumhuriyetin kurucu kadrolarına ve değerlerine düşmanlık göstermektedir. "
CHP olarak, Lozan Antlaşması'nın imzalandığı 24 Temmuz resmi bayram olarak kutlanması gerektiğinin ve bu konuda kanun teklifini Meclis Başkanlığına sundukları ifade edildi.
SANSÜRÜN OLAĞANLAŞTIĞI DÖNEMDEN GEÇİYORUZ
"Basında sansürün kaldırılışının 115. yıl dönümü 24 Temmuz'un basın için bayram olmaktan çıktığı gün olarak sayılabilir Gazetecilerin, basın emekçilerinin dövüldüğü, tehdit edildiği, hapse atıldığı; basın kurumlarının kapatıldığı; ekranların karartıldığı; erişim engellerinin fikir suçlarının sansürün ve soruşturmaların olağanlaştığı bir dönemden geçiyoruz.
İKİNCİ EN BÜYÜK GAZETECİ HAPİSHANESİ TÜKİYE'DE
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 2002 yılında 100. sıradayken bugün 165. sıraya kadar gerileyen, basının durumunun demokrasimizin de içler acısı istediğinin önüne sermektedir. İktidar, geldiği yerden beri Türkiye'de insanlar haber alma faydasını yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden sistemli olarak gasp ederek, toplumu dizayn etmeye çalışıyor. Gazeteci adı altında satın alınan yandaşlarıyla adaletsizliği, adaletsizliği, yolsuzluğu ve suçluluğu gizli kılmaktadır. Unutmayalım ki, Çin'den sonra dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olan Türkiye'de, bu sorun sadece gazetecilerin değil; tüm toplum sorunudur. "
CHP olarak, özgür medyayı ve insanların haberlerini almalarını engelleyenlere, sansür ve hapishane üçgeninde basını tehdit edenlere karşı, gazeteciliğe ve etiğine sahip çıkan gazetecilerin yanında olacakları belirtildi.
Yorumlar
Kalan Karakter: