Doç. Dr. Ergül Halisçelik, 12punto'daki yazısında yangınların sayısındaki hızlı artışın ve etki alanlarının genişlemesinin mevcut orman politikalarının, afet yönetimi sisteminin ve toplumsal hazırlığın yeniden değerlendirilmesini zorunlu kıldığına dikkat çekti.
Halisçelik, yangınla etkin mücadele için ekolojik planlamadan hukuki düzenlemelere, teknolojik altyapıdan toplumsal farkındalığa uzanan bütüncül ve sürdürülebilir bir stratejiye acilen ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"2000’li yıllarda yılda ortalama 2 bin civarında seyreden orman yangını sayısı, 2024’te 3 bin 797’ye ulaşarak rekor kırmış; 2021’de ise 139 bin hektardan fazla alan yanmıştır. 2025’in yalnızca ilk iki gününde 10 bin hektarın kül olması, yangın tehdidinin ulaştığı boyutu net biçimde göstermektedir."
Doğu Akdeniz Bölgesi'nin, küresel iklim değişikliğinin en yoğun yaşandığı ve ısınmanın en hızlı gerçekleştiği alanlardan biri olduğunu dile getiren Halisçelik, "Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporları, bu bölgeyi 21. yüzyılda yaz sıcaklıklarındaki artış bakımından “iklimsel sıcak nokta” olarak tanımlamaktadır" dedi.
Sıcak hava dalgalarının yangının ilerleme hızını artırdığını ve müdahaleyi daha da güçleştirdiğini ekleyen Halisçelik, tüm bu koşulların, Türkiye’nin güney ve batısındaki orman yangınlarının artık geçici bir tehlike değil, kalıcı ve yapısal bir risk haline geldiğini söyledi.
"YANGIN RİSKİ GEÇİCİ DEĞİL, YAPISAL BİR GERÇEKLİK"
Halisçelik, 2024’teki toplam yanan alan miktarının henüz yıl ortasında aşılmış olmasının, Türkiye’nin yangın karşısında ne denli kırılgan bir noktada bulunduğunu gözler önüne serdiğinin altını çizerek, şu sözleri kaydetti:
"Tüm bu yaşananlar, yalnızca müdahale kapasitesinin değil, aynı zamanda önleme, hazırlık ve koordinasyon süreçlerinin de ciddi biçimde güçlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Etkili bir yangın politikası ise yalnızca teknolojik araçlarla değil; eğitimli toplum, güçlü yerel yönetimler ve kurumsal iş birliğiyle mümkündür. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu yangın riski geçici değil; yapısal bir gerçekliktir. Bu nedenle afet yönetiminde parçalı çözümler değil, bütüncül ve uzun vadeli bir yaklaşım artık ertelenemez bir zorunluluktur."
Türkiye’de orman yangınlarının yüzde 90’ından fazlası doğrudan insan faaliyetlerinden kaynaklandığını ve bu durum yangınların büyük ölçüde önlenebilir olduğunu ortaya koyduğunu söyleyen Halisçelik, "Tüm bu risklerin ortak paydası, yetersiz eğitim ve düşük farkındalık düzeyidir. Kamu spotları, çevre bilinci çalışmaları ve yerel eğitim programları sınırlı kalmakta; yangınların insan eliyle çıktığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, önleyici eğitim kampanyalarının yaygınlaştırılması hayati bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır" dedi.
Türkiye'nin daha etkili bir yangın yönetimi için; yerel yönetimlerin yetkinliğinin artırılması, teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması ve hukuki çerçevenin güçlendirilmesi gerektiğini belirten Halisçelik, sadece güncel uygulamaların değil, geçmişteki deneyimlerin de sistematik biçimde değerlendirilmesi gerektiğininin de altını çizdi.
"BURSA'DA ORMAN STRATEJİSİ DEĞİŞMELİ"
Bursa'da son on yılda yaşanan büyük yangınlara dikkat çeken Halisçelik, yanıcı yeşilden dirençli ekosisteme geçişin şart olduğunu vurgulayarak şu ifadelerine yer verdi:
"Şehir parklarında ve yeşil alanlarda da çam türlerinin yoğunluğu azaltılmalı, yeni dikimlerde daha az yanıcı ve dirençli türler tercih edilmelidir. Özellikle sık yangın yaşanan bölgelerde, aynı türle saf ormanlar kurmak yerine, karışık meşçere yapısına ve tür çeşitliliğine odaklanılmalıdır. Yangının ilerleyişini yavaşlatan doğal tampon kuşaklar ve dirençli bitki örtüsü bu süreçte desteklenmelidir. Ağaçlandırma kararları sadece merkezi kurumların değil; yerel yönetimlerin, üniversitelerin ve uzmanların katılımıyla oluşturulacak bir kurmay heyet tarafından alınmalı, bilimsel ve uzun vadeli planlamalar esas alınmalıdır. Monokültürden vazgeçilerek, afet riski ve ekolojik dengeyi gözeten karma orman dokuları oluşturulmalıdır."
Halisçelik, şöyle söyledi:
"Yangın riskini azaltmak ve orman ekosistemlerini korumak için; dayanıklı orman yapıları oluşturulmalı, erken uyarı sistemleri güçlendirilmeli, halk eğitilmeli ve yasal denetim mekanizmaları kararlılıkla işletilmelidir. Sürdürülebilir bir yangın yönetimi sistemi kurmak mümkündür; bunun için gerekli olan şey, kapsamlı bir strateji, kalıcı iş birliği ve kararlı bir iradedir. Eğitim, teknoloji, koordinasyon ve hukuk desteğiyle şekillenen bir sistem, Türkiye’yi gelecekteki yangın tehditlerine karşı çok daha dirençli kılacaktır."
Yorumlar
Kalan Karakter: