Esra Can – Semih Özçalık / Nöbetçi Gazete
Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, 6 Şubat’ta yaşanan ve 11 şehri etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Bursa’da meydana gelen depremlerle ilgili önemli bilgiler verdi.
Bursa’nın aktif fay hatlarının geçtiği 24 ilden biri olduğuna dikkat çeken Engin Er, Bursa’daki fay hatlarına ilişkin şunları söyledi:
“Bursa, Kuzeydoğu Anadolu Fay hattının Kuzey Kolu, Orta Doğu ve Güney Kolu olarak adlandırılan kollarına sahiptir. Bu hat, merkezinden geçen koluyla bağlantılı üç kola sahiptir. Bunlardan biri Marmara Denizi içinden geçen ve yanlış adlandırılan İstanbul depremi olarak bilinen, aslında Marmara depremi olarak adlandırmamız gereken beklenen depremlerdir. Bu hat, 7’den 7.6 büyüklüğüne kadar deprem potansiyeline sahip olup Bursa'nın bu depremlerden etkilenmemesi mümkün değildir. Bursa, 1999 yılında meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremden etkilendi. Bu, ilk fay hattıdır.
BURSA’DA 400 YILDIR SESSİZ OLAN BİR HAT VAR
İkincisi ise İznik Gölü'nün güneyinden başlayıp Gemlik'te ayrılan ve Mudanya'nın denizle birleştiği noktadan Karacabey'de devam eden Kuzeydoğu Kuzey Anadolu Fay hattının orta kolu vardır. Bu hat yaklaşık 400 yıldır sessizdir. Körfez bölgesi, Gemlik Körfezi'nden başlayarak Susurluk'un güney tarafından geçen, Çalı, Kayapa, Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerine doğru ilerleyen bir hat vardır. Bu hat, farklı segmentlerle farklı isimler alsa da Bursa Fayı olarak bilinir. Fayın karakteri değişmiştir. Buradan oluşabilecek 7 büyüklüğünde bir deprem potansiyeli bulunmaktadır. Bu deprem Bursa merkez dahil olmak üzere ilçeleri etkileyebilir."
"BURSA'DA FAY HATTI HAREKETLİLİKLERİ DEVAM EDİYOR"
Bursa’da son günlerde artan depremleri değerlendiren Er, “Bursa’da, son birkaç gündür Gürsu tarafında yoğun bir hareketlilik yaşanıyor. Bunun yanı sıra Gemlik Körfezi'nde depremler devam ediyor. Bursa merkezli depremler ise haftada yüzlerce kez meydana geliyor. Bu da gösteriyor ki, Bursa ve çevresinde deprem aktiviteleri oldukça yaygın.
Resmi kurumların 2012 yılında yaptıkları çalışmalarla ilan ettikleri aktif fay hattı haritası, bize fay hatlarının aktif bölgelerini kırmızı çizgilerle gösteriyor. Bu kırmızı çizgiler üzerinde enerji birikimi bulunuyor ve bu hatlar şu anda hareketlenmeye devam ediyor. Bu, fay hattının canlı ve aktif olduğunu gösteren depremlerle birlikte gerçekleşiyor. Bu depremler sürecek gibi görünüyor.
Özellikle Bursa'ya odaklandığımızda, daha önce bahsettiğim gibi güneyden geçen ve Gemlik'ten Orhangazi, Mudanya ve Karacabey'e uzanan bir fay hattı üzerinde 400 yıllık bir suskunluk yaşanıyor. Bu da demek oluyor ki, yaklaşık olarak 170 yıldır enerji birikimi devam ediyor. Bursa'da 1855 yılında meydana gelen ve küçük bir kıyamet olarak adlandırılan deprem, bu fay hattının hareketliliğini gösteriyor. Burada 170 yıllık bir suskunluk olduğu için büyük bir enerji birikimi mevcut.
Doğu Anadolu'daki fay hattının hareketliliğiyle kıyaslandığında, bölgemizdeki fay hatları üzerindeki hareket daha fazla görülüyor. Doğu Anadolu fay hattında yıllık olarak beş-altı milimetre hatta yedi milimetreye varan bir maksimum hareket söz konusu, ancak Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın kolları üzerinde bir buçuk santimetreyi aşan bir enerji birikimi bulunuyor. Dolayısıyla bölgedeki enerji birikiminin daha uzun süreceği tahmin ediliyor.
Bugüne kadar Bursa'da oluşan faylar üzerinde çok aktif bir çalışma yapılmamış olsa da, gelecekte bu konuda daha hızlı çalışmaların yapılması planlanmaktadır. Bu konuda anlaşmalar yapılmış durumda ve umut ediyoruz ki daha hızlı ilerlenecektir. Ancak net olan bir şey var ki, bölgemizdeki enerji birikimi oldukça yüksek ve gerilim altındadır” şeklinde konuştu.
YERLEŞİM BÖLGELERİ İÇİN PLANLAMA EKSİKLİĞİ VAR
Şehrin depreme hazırlığı noktasında bilimsel çalışmaların arttığını ifade eden Engin Er, “Depremin bilimsel yönüyle ilgili çok güzel çalışmalar olduğunu belirtmek istiyorum. Öncelikle bunu ifade etmek önemlidir. Örneğin, geçtiğimiz günlerde Kayapa’dan Yenişehir'e doğru giden bir aktif fay hattının keşfedildiği gibi yeni aktif fay hatlarının bulunması üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Bilimsel açıdan birçok şey yapılmaktadır ve bunları reddetmek mümkün değildir. Ancak güvenlik açısından yapılan çalışmaların yeterli olduğunu söyleyemeyiz.
Örneğin, 1855 Bursa depremini oluşturan aktif fay hattının büyüklüğü ve tekrarlanma periyodu gibi bilimsel çalışmaların olmadığını belirtmiştim. Bu konuda bilimsel bir çalışma maalesef bulunmamaktadır. Ayrıca, Bursa'da yerleşim bölgelerinin içinden geçen aktif fay hatları olduğunu söylemiştik. Ancak bu fay hatlarına ilişkin detaylı planlamaların yapılmadığı konusunda da bahsetmiştik. Özellikle organize sanayi bölgelerinin bulunduğu alanlar önemlidir. Bursa'da 17 organize sanayi bölgesi bulunmaktadır ve binlerce insanımız bu fabrikalarda gece gündüz çalışmaktadır. Bu bölgelerde deprem riskleriyle ilgili yapılan planlamaların yetersiz olduğunu görmekteyiz. Aynı zamanda jeoloji uzmanları olarak deprem bölgesine gittik ve yeni yapılan binalarda dahi hasarlar olduğunu gözlemledik. İlk gittiğim binanın bile sadece bir buçuk yıllık olduğunu belirtmeliyim. Dolayısıyla yeni yapılan binalarda bile sorunlar ortaya çıkmaktadır” diye konuştu.
“DERDİMİZİ ANLATACAK YÖNETİCİ BULAMADIK”
Depreme ilişkin çalışmaların var olduğunu ancak bu çalışmaların yeterli kalmadığını belirten Başkan Er, bir çağrıda bulunarak:
“Bursa'da birçok şey yapılmaktadır. Yani hiçbir şey yapılmıyor demek yanlış olur. Ancak 6 Şubat süreci artık uygulama değişikliği gerektiren bir aşamaya gelmiştir. 1999 depremi fikirlerin değişmesini sağlayan bir dönüm noktası olmuş ve zemin etütleri, planlamalar, jeolojik ölçekli çalışmalar gibi birçok önlem alınmıştır. Ancak artık düşünceden uygulamaya geçmemiz gerektiğini hatırlatan bir noktadayız. Bunun için kentsel dönüşümle ilgili her belediyenin kendi bünyesinde çalışmalar yaptığını belirtmeliyiz. Yani hiçbir şey yapılmıyor demek doğru değildir, ancak yeterli değildir.
Bizim önemli noktalarımız var. İlk olarak bütüncül bir plan yapılması gerektiğini söylüyoruz. Bu konuda odalar aracılığıyla kamuoyuna duyuruyoruz. Organize Sanayi Bölgelerinde yapılan çalışmaların denetlenmesi gerektiğini vurguluyoruz. Yapı denetimi yönetmeliğinin değişmesi ve bakanlık tarafından 6306 sayılı kanunun revize edilmesi gerektiğini belirtiyoruz. Biz uygulayıcı değiliz, ancak bu konuda elimizi taşın altına koymaya hazırız. Ancak eksikliklerimizi göz ardı ederek hiçbir şey yapılmıyor demiyoruz. Eksikliklerimizi, sizler aracılığıyla kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz.
Bursa'nın ve batı bölgesinin bu konuda daha hızlı hareket etmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Kısa, orta ve uzun vadede önlemler alınmalıdır. Aslında uzun vadeli planlamaları 1999 depreminde yapmış olsaydık bugün güvenli şehirler oluşturmuş olurduk. Maalesef, bir hocamızın dediği gibi Kuzey Anadolu fay hattını bulduk, ancak derdimizi anlatacak bir yönetici bulamadık. Bu nedenle bu konuları bir an önce hayata geçirmemiz gerekmektedir. Akademik olarak denetim ve planlama süreçlerinde yer alabileceğimizi ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.
“DEPREMLER BİZİM YERİMİZE DÖNÜŞÜMÜ YAPIYOR”
Depremlerin ardından yoğunlaşan kentsel dönüşüme ilişkin konuşan Er konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:
“Ben Hatay bölgesine depremden bir yıl önce gitmiştim. Deprem gerçekleştiğinde oradaydım, teknik bir ekibin içindeydim. O zaman jeoloji mühendisleri olarak görev yapıyorduk. Hemen havaalanına gittik ve oraya inen ilk uçağa bindik. Gittiğimizde, bir yıl öncesinde gördüğüm Hatay yoktu. Şimdi ise çok büyük bir depremle karşı karşıyayız. Bu dönüşümü biz yapmasak da deprem dönüşümü gerçekleştiriyor. En azından kendimiz yaparsak, 50 binin üzerindeki can kaybını önleyebiliriz. Ayrıca ekonomik olarak da 104 milyar dolar kaybetmemiş oluruz.
Yani 4 dolarlık bir dönüşüm için 104 milyar dolar harcıyoruz. Bu nedenle bu işlere bir an önce başlamamız gerekiyor. Biliyorsunuz, Bursa'da da kentsel dönüşüm çalışmaları yapılıyor. Evet, tektonik olarak önemli bir bölge olduğu göz önüne alınarak kentsel dönüşümler gerçekleştiriliyor. Ancak Bursa'da kentsel dönüşümün en çok başladığı nokta Nilüfer'dir. Neden orada yapılıyor demiyoruz, diğer bölgelerde neden bu kadar hızlı davranılmadığını soruyoruz. Yapılacak çok işimiz var. Planlar yapılıyor, 6 Şubat depreminden sonra biraz daha hızlı hareket etmeye başladık. 20 yıl sonra nasıl bir Bursa hayal ediyorsak o planı yapmalıyız. Bu konuda merkezi hükümete, yerel hükümetlere ve vatandaşlara görev düşüyor. Vatandaşlara da buradan bir çağrıda bulunuyorum. Güvensiz 100 metrekarelik bir binada oturmak yerine, güvenli 80 metrekarelik bir binada oturmamız gerekiyor.”
Yorumlar
Kalan Karakter: