Seçil Semiz Özcan / Nöbetçi Gazete
Bursa Yüksek İhtisas Eğitim Araştırma Hastanesi'nde görev yapan Doç. Dr. Nazlı Nefise Yenigül, “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” sebebiyle Nöbetçi Gazete’ye açıklamalarda bulundu. Meme kanseri konusunda toplumda bilinç oluşturmak ve kadınların kendi sağlıklarıyla ilgili farkındalığını artırma konusunda ekim ayının “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak kabul edilmesinin önemine değinen Dr. Nazlı Yenigül, “Farkındalık çalışmaları, kadınların erken belirtileri tanıması ve kendi sağlıklarını takip etme bilinci kazanmaları açısından kritik rol oynar. Ekim ayı boyunca gerçekleştirilen etkinlikler ve kampanyalar, meme kanseriyle mücadelede erken farkındalığın gücünü vurgulamakta ve toplum genelinde bu konuda daha fazla bilgi paylaşılmasını sağlamaktadır” dedi.
“ERKEN TEŞHİS KRİTİK ROL OYNUYOR”
Meme kanserinin erken teşhis edilmesinin, hastalığın tedavisi noktasında kritik rol oynağını ifade eden Dr. Yenigül, en yaygın meme kanseri belirtileri hakkında şu bilgileri verdi:
“Meme kanseri genellikle ağrısız bir kitle ile başlar. Sert, düzensiz şekilli ve hareket etmeyen kitleler daha şüpheli kabul edilir. Memede şişme, asimetri ya da şekil değişikliği fark edilebilir.
Ciltte değişiklikler: Meme derisinde kızarıklık, kalınlaşma, içe çekilme veya portakal kabuğu görünümü gibi değişiklikler meme kanserinin işareti olabilir. Meme başının içe çekilmesi, pozisyonunda değişiklik ya da meme ucunda yara, kabuklanma ve soyulma gibi durumlar gözlemlenebilir. Meme ucundan kanlı veya şeffaf bir sıvı gelmesi de meme kanseri belirtisi olabilir.
Meme veya meme başında ağrı: Sürekli ve belirgin bir ağrı da bazı durumlarda meme kanserinin belirtisi olabilir, ancak her zaman ağrı ile ilişkilendirilmez.”
Bu belirtilerden herhangi biri fark edildiğinde, gecikmeden bir doktora başvurulması gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Nazlı Yenigül, meme kanserinin evreleriyle ilgili de şöyle konuştu:
“Meme kanserinin dört evresi vardır. Evre 1’de tümör sadece memede sınırlıdır. Tümör boyutu 2 cm’den küçüktür. Tümör boyutu 2-5 cm arasındadır ve/veya eğer lenf nodu dediğimiz tutulumlar buna eşlik ediyorsa artık Evre 2 olmuştur. Evre 3’te ise tümör boyutları 5 cm’den büyüktür ve/veya lenf nodlarında tutulum vardır. Evre 4 ise diğer organların da tutulduğu ileri evredir. En sık kemik, beyin, akciğer ve karaciğere yayılım gösterir. Hastada tutulan bu yerlere ait ek klinik semptomlar görülür.”
Meme kanseri tedavisinin, kanserin evresine, türüne, hastanın genel sağlık durumuna ve kişisel tercihlerine bağlı olarak değiştiğini açıklayan Dr. Nazlı Yenigül, tedavi seçeneklerinin genellikle cerrahi (ameliyat), radyoterapi (ışın tedavisi), kemoterapi (ilaç tedavisi), hormon tedavisi ve hedefe yönelik tedavilerden oluştuğunu dile getirdi.
MEME KANSERİ HANGİ YAŞ GRUBUNU HEDEF ALIYOR?
Meme kanserinin, her yaş ve cinsiyetten insanı etkileyebildiğini ifade eden Yenigül, meme kanseri riskinin yaşla birlikte arttığını, özellikle 50 yaş ve üzeri kadınların bu hastalık için daha yüksek risk taşıdığını bildirdi.
Çoğu meme kanseri teşhisinin, menopoz sonrası dönemde konulduğunu hatırlatan Dr. Yenigül, birinci derece akrabalarında (anne, kız kardeş, kız çocuğu) meme kanseri olan kadınların riski daha yüksek olduğunu belirtti.
Özellikle birden fazla yakın akrabada meme veya yumurtalık kanseri olmasının, genetik yatkınlık göstergesi olabileceğine dikkat çeken Yenigül, “İlaveten BRCA1 ve BRCA2 gibi gen mutasyonları, meme kanseri riskini önemli ölçüde artırır” dedi.
Bu tür genetik mutasyonların ayrıca yumurtalık kanseri riskini de artırabileceğini ifade eden Yenigül, “Obezite, fiziksel aktivite azlığı ve dengesiz beslenme” gibi yaşam alışkanlıklarının meme kanseri riskini artırdığını dile getirdi.
“ERKEN TEŞHİS İÇİN KENDİ KENDİNE MEME MUAYENESİ ÇOK ETKİLİ”
Kendi kendine meme muayenesinin, kadınların memelerinde herhangi bir değişiklik veya anormallik olup olmadığını kontrol etmelerine yardımcı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Nazlı Yenigül, bu kontrollerin düzenli olarak yapılmasının meme kanserinin erken teşhisine katkı sağladığını belirtti.
Dr. Yenigül elle muayene için şu bilgileri verdi:
“Duş alırken parmak uçlarıyla küçük dairesel hareketlerle tüm meme dokusu taranabilir. Memeden koltuk altına doğru olan bölgeyi de kontrol etmek önemlidir. Koltuk altında sertleşmiş veya şişmiş lenf düğümleri olup olmadığını incelemek gerekir. Aynı işlemler her iki meme için de tekrarlanır. Ayakta ayna karşısında veya yatarak da muayene yapılabilir. Meme başının da akıntı açısından kontrolü önemlidir. 20 yaşından sonra her kadın her ay kendi kendine meme muayenesi yapmalıdır. İdeal zaman, adetin başlangıcından 7-10 gün sonra ayda bir kez yapmaktır. Eğer kadın adet görmüyorsa, yani menopozda ise her ay aynı günlerde meme muayenesi yapmalıdır.”
Son olarak, 40 yaşından sonra 2 yılda bir tarama amaçlı mamografi çekilmesi gerektiğini hatırlatan Dr. Yenigül, meme ultrasonunun ise 40 yaşından önce yoğun olan meme dokusunu değerlendirmede etkili olduğunu dile getirdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: