Ortaçağ'ın yaşam, düşünce, din, sanat sorunlarına kendine özgü bir anlayışla ele alma ve işleme yöntemi vardı. Edebiyat ve sanat, dinsel ve ahlaki ölçütlere yönelikti. İnsan en çok yaradılış ve yok oluş kavramları içinde ele alınıyordu.
Hemen hemen her şey yalnızca Hıristiyanlığın amaçlarına uygun, ahlaki bir yaşantının koşullarını gerçekleştirme amacıyla değerlendiriliyordu.
Rönesans elbette düşüncenin bu dar sınırlandırışını ani bir şekilde yıkmış değildi.
Gerçekliğin getirdiği güçlü bir akım, kalıplaşmış düşünce biçimine karşı, tepkiye yok açmış dinle olduğu gibi dünya ile de ahlak ve metafizikle olduğu gibi bunların dışındaki kavramlarla da ilgilenme eğilimi ortaya çıkarmıştır.
Yorumlar
Kalan Karakter: