Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, CNN Türk ekranlarında yayınlanan Tarafsız Bölge programında açıklamalarda bulundu. “Cemiyetimiz 155 yıldır kesintisiz milletine hizmet için faaliyet gösteriyor. İlk zamanlarda 93 Harbi'nde çadır ihtiyacı oluyor. Üretilemediği için ithal ediyor” diyen Kınık, şunları söyledi:
“1. Cihan Harbi başladığında yine çadır ihtiyacı oluyor ve Kızılay çadır üretmeye başlıyor. Sonrasında İstiklal Harbi sürecinde de Milli Savunma Bakanlığımızın isteği ile asker dikimhanede bu çadırları hem kendi ihtiyacı için TSK için dikmeye başlıyor. 50'lerde kendi atölyesini kuruyor, 1970'lerde bunu bir fabrikaya dönüştürüyor ve sahra hastaneleri belediyeler gibi kurumlara satıyor hem de stokluyor. Kızılhaçlara ihraacatlar da yapıyor. Bizim işimiz afet. Kitlesel göç hareketleri için çadır üretme. Ülkeler ve BM, Kızılay da TSK da ya öncesinde alıyorlar ya da afet sırasında stoklar yetmiyorsa alıyorlar. Bu milli kapasite 150 yıldır değişen formatlarda devam etmiş.
“TÜRKİYE AFET MÜDAHALE PLANIMIZ VAR”
Bugünkü kapasitemiz, Ankara'da çadır fabrikamız var. İstenildiğinde kapasitenin artırılacağı bir sistem var. Bununla istediğimizde 2 bin civarı üretebilecek kapasitedeyiz, 600 civarında çalışanımız var. 300 çalışanımızla 12 ay imalat yapıyoruz. Biz bu kapasiteyi özel sektöre devredemeyiz. Türkiye Afet Müdahale planımız var. Burada 25 farklı hizmet kümesi var. Barınmanın sorumlusu AFAD'dır, beslenmenin sorumlusu Kızılay'dır. AFAD'ın kendi depolarında, en büyük stok tutuluyor. 50 bin de biz depolarımızda sürekli tutuyoruz. Biz AFAD koordinasyonu ile ihtiyaç tespit edildi ve AFAD'ın yönlendirmesi ile gerekli yerlere gönderildi. 54 bin çadırımız ve yurtdışındaki stoklarımızı AFAD'ın kullanımına verdik.
“ARKADAŞLAR İNİSİYATİFTE BULUNMUŞLAR”
54 bin çadır bizim ücretsiz olarak sevk ettiğimiz çadırlardı. Bunlar dışında bizim günlük ürettiğimiz çadırlar AFAD'a ürettikçe gönderdik. AHBAP derneğinin satın almış olduğu 2050 hikayesi şöyle, bizim ürettiğimiz çadırlar farklı kuruluşlara çadır üretiyoruz. Hem depolarımızdaki ürünleri diri tutuyoruz. Hem de finansal sürdürülebilirlik için ihracat yapıyoruz. BM'nin en büyük çadır tedarikçisiyiz. Ahbap derneği bize ulaştı ve arkadaşlar BM için ürettiğimiz logosuz çadırlar, maliyetine Ahbap'a verelim demişler. Bizim arkadaşlar demişler ki biz bunu izah ederiz müşteriye. Bunu içeriye sevk edelim. Bir inisiyatifte bulunmuşlar. Bana sormuş olsalardı mesela bunun nakliyesine destek verelim sonra bakarız derdim ben. Ama arkadaşlar inisiyatifte bulunmuşlar ama ben de eleştirdim arkadaşları.
“BUGÜN İTİBARIYLA 350 BİN 769 ÇADIR SAHAYA KURULDU”
Afetin ilk 72 saati sahada sadece arama kurtarma ekiplerinin bulunması gereken süre zarfında şehre 5-6 bin tır sokulmaz. Çadır kentlerin alt yapıları yapılır. Bu afette bizim araçlarımız Nurdağı'nda kara saplandı, yarılmış yollardan dolayı ilerleyemedi. Oraya 6 bin tırı sokarsanız ilk anlarda bu yanlış olur. Bugün itibarıyla 350 bin 769 çadır sahaya kuruldu. AFAD'ın dağıttığı da 725 bin 437. Kızılay Çadır ve Tekstil şirketinin herhangi bir imtiyaza sahip değil, ihaleye giriyor. Nitekim AFAD'ın açtığı ihalelerden almış olduğumuz sipariş üretiliyor. Yaklaşık 110 bin çadır üretiliyor. AFAD çadır ihalesine çıkar, bizim şirketimiz de girer yarışır.
OLAĞANÜSTÜ DURUMLARDA KIZILAY NASIL ÇALIŞIR?
15 bin çalışanımız tamamen bir afet yapısına dönüştürülür. Ankara'da bir afet koordinasyonu kurulur ve hepimiz onun emrine gireriz. Ben şu an sahada o komuta kontrolün vermiş olduğu bir eleman olarak çalışıyorum. Genel müdürümüz merkezde operasyonu yönetiyor. Biz zaten bir afet kurumuyuz, bizim normalimiz bu. AFAD'ın tedarik sistemi ile gitmeseydi o 2 bin çadır yine sahaya gidecek ve kurulacaktı. O çadırlar şu anda vatandaşlarımızın hizmetinde.
Ahbap bir yardım kuruluşu, oraya da bağış yapan yine bizim vatandaşlarımız. Kızılay üzerinden yardım gitmiş, Ahbap üzerinden gitmiş bunun bir önemi yok. Ben de o kaynaklarda tekrar çadır üretip bunu Kızılay'ın depolarına ihtiyaç fazlası olursa koyacağım. Maksat hasıl oldu. Biz Haluk Bey ile de Ahbap'la da konuşmaları, geriye dönük düzenlemeleri de yaparız. Onda sorun yok.
Kızılay'ın kurulduğu günden beri iktisadi faaliyet yürüttüğü. Dolayısıyla bu mantık hep oldu. 2018 yılına kadar, derneğimizin iktisadi teşekkülü hükmündeydi. Yani Türk Ticaret Kanunu değil, dernekler kanunu tabi olan yapıda sürdürülüyordu. Burada bizim şirketlerimi büyüdü, fabrikalar kurdu ve dernek iktisadi işletmeleri ile yönetilebilir olmaktan çıktı. Biz de devletimize başvurduk ve dedik ki; 'Biz SPK denetimine girmek istiyoruz, Türk Ticaret Kanuna göre hareket etmek istiyoruz, sermaye şirketlerine dönüşmek istiyoruz.'
Yorumlar
Kalan Karakter: