Sema Üstüntaş / Nöbetçi Gazete
Şehirleşmeyle birlikte değişen yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarına da etki eden obezite, ciddi bir halk sağlığı sorunu.
Obezite ile ilgili Nöbetçi Gazete aracılığıyla vatandaşlara önemli uyarılarda bulunan Nev Esentepe Hastanesi'nden Genel Cerrah Doç. Dr. Ufuk Arslan, hastalık hakkında merak edilenleri yanıtladı.
OBEZİTENİN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Obezitenin vücuttaki yağ miktarının aşırı seviyede olmasından kaynaklı olduğunu belirten Nev Esentepe Hastanesi'nden Genel Cerrah Doç. Dr. Ufuk Arslan, “Bunun hesaplaması vücut kitle endeksine göre olur. Kişinin kilosunun boyun karesine bölünmesi ile obezitenin derecesi hesaplanır. Bunun üst sınırı 25’dir. Bu bağlamda, obezitenin çeşitleri vardır ve 25-30 arasında olanlar fazla kilolu, 30-35 arasında olanlar sınıf bir obezite sayılır. Daha fazlası da sınıf iki obezite, morbit ve süper obezite grubu arasına girer” şeklinde konuştu.
“FAZLA YAĞ BİRİKİMİ İSTENİLEN BİR ŞEY DEĞİL”
Vücutta fazla yağın birikimiyle obezitenin meydana geldiğini söyleyen Genel Cerrah Doç. Dr. Ufuk Arslan, “Fazla yağ birikimi istenilen bir şey değildir. Bunun nedeni karbonhidrat ağırlıklı beslenmek ve hareketsiz yaşamdır. Bunlar kişinin vücut kitle endeksinin ne kadar çok olduğuyla alakalı. Örneğin çok kısadır, ama çok fazla kiloludur. Ya da vücut kitle endeksi çok fazladır ama uzundur. Veya kilosu fazladır ama vücut kitle indeksi daha düşüktür. Yağın nerede toplandığıyla da alakalı bir durum. Bel çevresinde toplanan santral obezite ve genel obezite olarak da sınıflandırılabilir” dedi.
“TÜRKİYE OBEZİTEDE, TÜM AVRUPA ÜLKELERİNDE BİRİNCİ SIRADA”
Obezitenin tedavi gerektiren bir şey olmadığına da dikkat çeken, Doç. Dr. Ufuk Arslan, “Obezite bir halk sağlığı problemi olmakla beraber önlenmesi gereken bir şeydir. Kendiliğinden ya da başka yöntemlerle kilo verememiş kişilere, biz son basamakta cerrahi yöntemlerle veya endoskopik yöntemlerle yardımcı olmaktayız. Türkiye obezitede, tüm Avrupa ülkelerinde birinci sırada. Türkiye'deki obezite miktarı yüzde 25’lerde. Kadınlarda daha fazla obezite görülmekte. Bu Türkiye'de ve dünyada da böyle. Amerika'ya henüz ulaşmadık. Amerika bizden daha fazla obez” ifadelerine yer verdi.
OBEZ OLMAMAK İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Obez olunmaması için yapılması gerekenleri de ifade eden Arslan, “İlk başta toplum sağlığı merkezlerinde birinci basamak olarak önlem alınması lazım. Obezite aileden gelen bir şeydir. Yani işlenmiş gıdaların, fast food ağırlıklı beslenmenin, fazla kalorili gıdaların alınmamasıyla, Akdeniz tipi beslenmeyle bunun önüne geçmek mümkün. Yaşam tarzını buna göre değiştirip sedanter yani hareketsiz yaşamdan kurtulup, hareketli yaşama doğru evrilmeliyiz. Mesela toplu taşıma veya araç olmadan, bisiklet kullanılması veya yürüyüşlerin artırılması bu hareketsiz yaşamdan kurtulmanın etkenlerinden olabilir. Bu aslında bir hükümet politikası da olması lazım. Yani sadece obezitenin tedavisi şudur demek doğru değil. Bunu ülkece, devletçe de ele almak lazım. Sağlık seminerlerinin artması iyi bir şey ama ülkemizde daha somut adımların atılması, daha cezai yaptırımların belki artırılması, spor alanlarının daha fazla genişletilmesi, yeşil alanların, yürüyüş parkurlarının, spor salonlarının artırılıp, insanların buna teşvik edilmesi, ailelerin daha bilinçli olup çocuklarını daha fazla spora ve hareketli yaşama yönlendirmeleri, bisiklet yollarının daha fazla yapılması gibi adımlar atılmalı. Seminerde yapılacak şey konuşmadır. Bizler konuşuruz, geçer ama daha somut şeylerin, daha motive edici imkanların sunulması buna daha fazla olanak sağlar diye düşünüyorum” ifadesini kullandı.
Doç. Dr. Ufuk Arslan, konuşmasını şu şekilde noktaladı:
“Avrupa'da, Belçika ya da Amsterdam'a gittiğiniz zaman her yerin yemyeşil olduğunu, insanların nehir kenarlarında sağlıklı spor yaptığını görebilirsiniz. Bunların hepsi belediyecilikle ve imarla alakalı.
Yorumlar
Kalan Karakter: