İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun şafak operasyonu ile gözaltına alınmasının ardından Ankara'dan İstanbul'a gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB binasından yaptığı konuşmada İstanbulluları iftarın ardından saat 20.30'da Saraçhane'de toplanma çağrısı yapmıştı.
Özel'in çağrısının ardından onbinler Saraçhane'de belediye binası önünde toplandı.
İlk olarak söz alan Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu yaptığı konuşmada "Bu soğuk günde biliyorum kilometrelerce yürüyerek buralara geldiniz, engelleri barikatları aşarak buraya geldiniz. Hepinize gönülden teşekkürlerimi sunuyorum. Bugün sabah saatlerinde gözaltına alınan sadece Ekrem İmamoğlu değildir. Bugün sabah saatlerinde gözaltına alınan 16 milyon İstanbullunun iradesidir. Bugün sabah saatlerinde gözaltına alınan kent lokantası sayesinde et yüzü gören emeklilerdir. Yurtta kalıp okuyabilen gençler gözaltındadır bugün. Ücretsiz ulaşım kullanabilen anneler gözaltındadır bugün. İktidarın yanlışları altında ezilen yoksullaşan anneler gençler çocuklar büyüklerimiz bugün hepimiz gözaltındayız. Bugün gözaltında olan hukuk devletidir, demokrasidir, adalettir. Size söz veriyorum, asla pes etmeyeceğiz, yolumuza devam edeceğiz. Alnımız ak başımız dik, bunca suçu, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri kabullenmiyoruz. Kabullenirsek demokrasi ölür. Hepinizden rica ediyorum. Bu büyük kumpas operasyonunda yanımızda olun. Hep birlikte sesimiz gür çıkmalı. Bu ülkenin cumhurbaşkanını hep birlikte seçeceğiz” dedi.
Dilek İmamoğlu'nun ardından konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ise şunları söyledi:
"Saraçhane'de Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı ne mesaj verecek? Saraçhane'de Özgür Özel konuşmuyor, Saraçhane'de Saraçhane konuşuyor, İstanbul konuşuyor, sizler konuşuyorsunuz. Ona sesleniyorsunuz.
İradenizi tanımayan, oy kendisine verilince baş tacı eden ama başkasına verilince o iradeyi hiçe sayana sesleniyorsunuz. Duyuyor musun Erdoğan, görüyor musun Erdoğan? En çok korktuğun şey, kalabalıklar sana sesleniyor.
İmamoğlu'nun sesi onu uykusunda rahat bırakmıyor. İmamoğlu'nun elini bükemediler, yargı sopasıyla kırılıyor.
Kimsenin kafası karışmasın. Dünden beri olan bitenin bir adı var. Bir darbe girişimidir, 19 Mart darbe girişimidir. Bugün milletin iradesi bir yargı darbesiyle elinden alınmak istenmektedir.
İstanbulluların tam 3 kez üst üste seçtikleri, sizlerin kardeşi, ağabeyi, evladı Ekrem İmamoğlu'na yapılan darbe girişimi milli iradeye yapılan darbe girişimidir. Ortada ne yolsuzluk vardır, ne bir terör örgütü, çıkar örgütü vardır.
Ama ortada minareye kılıf uydurmaya çalışan görevlendirilmiş yargı cellatları vardır. Ne diyeceklerdi? 'Ekrem İmamoğlu'nun aday olmasından Recep Tayyip Erdoğan korkuyor o yüzden mi gözaltına aldık' diyeceklerdi?
Adı hukuksuzluktan başka bir işler anılmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı sadece bir aracıdır. Bir başsavcı, bir belediye başkanını böyle haksızca iftiralarla, kumpaslarla, aynı anda 5 dava açarak, Ekim'den bugüne 25 yıllık hapis cezası isteyerek, 35 yıl önce yüzlerce arkadaşıyla geçiş yaptığı, bütün derslerini verip diplomasını aldığı üniversitenin verdiği diplomasını ülkeyi düşünen bir savcı elinden aldırabilir mi?
Bunu kimin yaptırdığını biliyoruz. Bunu yaptıran gece uykusundan kendi sesini duyarak sıçrayarak uyanıyor: 'İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder.'
Sana buradan meydan okuyorum. Var mısın Erdoğan, var mısın karşımıza çıkmaya?
Karar aldılar, 4 gün İstanbul'da toplanmak yasak dediler. O kararı alanlara sesleniyorum. Bu alanı görüyor musun?
Ey Erdoğan, meydanı duyuyor musun? Sen meydanlardan, sokaklardan korkarsın. Ama İstanbul senden korkmuyor.
Bugün Ekrem Başkan gözaltına alınıp, Vatan Emniyet'e götürüldü. Sizler sel oldunuz, aktınız koştunuz geldiniz. Ekrem Başkan'la her ne kadar görüştürmeyiz deseler de sizin gücünüzle, sizin enerjinizle, sizin enerjinizle avukatlarınız gittiler görüştüler.
Ekrem Başkanın tüm gençlere, tüm üniversitelere, tüm sokaklara, tüm meydanlara, tüm yiğitlere binlerce selamı var, sizleri selamlıyor.
Hem benim hem partimin hem adayımızın çok önemli bir tespitimiz çok önemli çağrımız var. Biliyorsunuz CHP biliyorsunuz bütün demokratik süreçlerini işletip, karar organlarını çalıştırıp, bir kararı bütün üyeleriyle birlikte vermek için Cumhurbaşkanı adayını tüm üyeleriyle birlikte belirlemek için önemli bir adım attı.
Bir çağrı yaptı ve Şubat ayı içinde 250 bin yeni üyesiyle birlikte 1 milyon 750 bin üyesiyle birlikte bir yola çıktı. Ancak şimdi yeni bir çağrımız var, o çağrı da şudur; dünya siyaset tarihi tek adamların, diktatörlerin nasıl geldiklerini nasıl bir ülkeyi ve kıtaları felaketlere sürüklediklerini yazar. Onlara karşı nasıl başarısız olan mücadeleleri anlatır.
Ancak dünyada tek adamların, diktatörlerin nasıl gittiği konusunda örneğin geçmişte Arap baharı denilen dönemde bir meydana milyonların inmesi dışında bir çare, bir seçenek yoktur.
Şimdi buradan Ekrem Başkan'ın selamıyla ve CHP olarak sadece CHP'lileri değil tüm siyasi görüşten ama bu diktatörlükten bu tek adam rejiminden bıkan, yoksulluktan bıkan, işsizlikten bıkan, açlıktan bıkan, güvencesizlikten bıkan, gelecek kaygısından bıkan milyonları pazar sabahı kalkmaya, sokaklara dökülmeye CHP'lileri bir sandıkta Cumhurbaşkanı adayını belirlemeye, olmayanlara diğer sandıkta dayanışmalarını göstermeye Ekrem Başkan'a Türkiye'nin gelecek Cumhurbaşkanına sahip çıkmaya çağırıyorum.
Pazar günü binler, onbinler, milyonlar, on milyonlar hep birlikte sokaklardayız, sandıktayız, meydanlardayız. 86 milyonu itiraz etmeye, 86 milyonu ses yükseltmeye, 86 milyonu sesini duyurmaya, yanındakini ikna etmeye, uzaktakine sesini duyurmaya, mücadeleye, ayağa kalkmaya davet ediyorum.
Kalkın ve bu ülkeyi kurtarın. Davetim Ekrem Başkan'ın sizlere hep söylediği gibi 23 Mart Türkiye'nin baharıdır. 23 Mart'ta sandık gelecek, Ekrem gelecek, dertler bitecek. 23 Mart sandığı erken seçimin müjdesidir, öncüsüdür."
Yorumlar
Kalan Karakter: