Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, 2025 yılında bugün itibarıyla ülke genelinde çıkan yangınlarda yaklaşık 24 bin hektar ormanın zarar gördüğünü söyledi. Karacabey, orman yangınlarıyla mücadelenin üç aşaması olduğunu, bunların yangın öncesinde yapılan çalışmalar, yangınla mücadele çalışmaları, yangının söndürülmesi ve yanan alanların tekrar rehabilite edilmesi, tekrar ormanlaştırılması çalışmaları olduğunu söyledi.
Karacabey, "Yangınların çıkması arzu edilen bir şey değil; ama bu alanların tekrar ormanlaştırılması, en az yangınla mücadele kadar önemli. Bu manada yangın söndürülür söndürülmez hemen ertesi gün sahada tekrar ormanlaştırma çalışmalarına başlıyoruz. Hemen tespitleri yapıp, sahada zarar görmüş ağaçların çıkarılması ve akabinde gerekiyorsa toprak işlemesi dediğimiz fidanların çimleneceği uygun ortamın oluşturulması sahada veya ekilecek tohumların ekileceği alanın hazırlanması çalışmaları ve akabinde de en kısa sürede tekrar sahanın ağaçlandırması, ormanlaştırma çalışmaları yerine getirilir" dedi.
'BÖLGEYE UYGUN TOHUM VE FİDANLAR'
Yanan alanların arazi yapısına, iklimine ve toprak yapısına uyumlu türlerle tekrar ormanlaştırma çalışmalarına başladıklarını ifade eden Karacabey, "Ormancılıkta temel unsurlardan bir tanesi aslında doğanın taklit edilmesidir. Yani yangın öncesinde doğal olarak o ortamda, o ormanda hangi ağaç türleri ya da hangi bitki türleri bulunuyorsa o türlerle tekrar ormanlaştırma çalışmasının yapılması ormancılık biliminin temel esaslarından bir tanesidir. Yani doğayla savaşılmaz. Doğayla mücadele edilmez. Doğa size neyi vermişse onu alıp doğayı taklit etmek gerekir. Doğada ne varsa yangın öncesinde biz o türlerle ormanı tekrar kurma çalışmalarını gerçekleştiririz. Bunun yaparken de eğer sahada yangın öncesinde bulunan ağaçlar tohum tutma yaşının üzerinde ise özellikle kızılçam ağaçları için böyle bir özellik vardır. Kızılçamın tohumları toprağa döküldüğünde 1 yıl öncesi, 2 yıl öncesi dökülen tohumlar yangından kolay kolay etkilenmez. Siz yanan ağaçları sahadan çıkardığınızda 1 sene sonra toprağa önceki yıllarda dökülmüş tohumlar çimlenir, tekrar zaten onunla ormanlaşır. Bu sadece kızılçam ağaç türü için geçerlidir. Bu da doğanın kendi içerisinde nasıl bir denge kurduğunu aslında bize gösteriyor. Diğerleri tohum tutacak yaşa gelmemiş ise yanan ağaçlar yerine o zaman biz oraya tohum ekeriz. O tohumları da yine civardaki ormanlardan topladığımız tohumlardan ekeriz ki o bölgenin iklim ve arazi şartlarına, rakımına, toprak yapısına dayanıklı türler olsun" diye konuştu.
'EKOSİSTEM İÇİN 30-80 YIL ARASI SÜRE GEREKİYOR'
Karacabey, arazide yanan ağaçları sahadan çıkarıp toprak işlemesi yaptıktan 1 yıl sonra küçük fidanları görmenin mümkün olduğunu söyleyerek, "Aradan 3-5 yıl geçtiğinde ise sahada bir yeşillenmenin olduğunu artık genel olarak yeşil tabakanın olduğunu görebiliriz. 10 yılı geçtiğinde tamamen fidanların büyüdüğünü, artık boy verip serpildiğini görürüz. Ormanda sadece ağaçlar yok. Dolayısıyla orman yangınında yanan sadece ağaçlar değil. Orman ekosistemi maalesef tamamen yok oluyor. Dolayısıyla toprağın üzerindeki flora ve faunanın yanında toprağın altındaki o ekosistemin de oluşabilmesi için, biyolojik faaliyetin yaşanabilmesi için, onun tekrar eski haline gelebilmesi için ülkemiz şartlarında bölgeler arasında farklılık olmakla birlikte maalesef 30 ile 80 yıl arasında bir zaman gerekiyor ki oradaki alan tekrar orman ekosisteminin tüm fonksiyonlarını yerine getirebilir hale gelsin" ifadelerini kullandı.
‘BİR KIVILCIM BÜYÜK FELAKETLERE SEBEP OLABİLİYOR’
Karacabey, uzmanların ifade ettiğine göre artık geçmişe göre nem oranının çok daha düşük ve sıcaklıkların çok daha yüksek olduğuna dikkat çekerek, "2024 yılı son 140 yılın en sıcak yılı olarak tarihe geçti. Ve önümüzdeki süreç de bugünden daha iyi olacağa benzemiyor. Artık eskisine göre çok daha şiddetli rüzgarlar esiyor. Bütün bunlar en ufak bir kıvılcımın anında büyük bir yangına dönüşmesine sebep olacak unsurlar. Evet, bu unsurlar tek başına yangın çıkarmıyor. Fakat en ufak bir kıvılcımın anında büyümesine sebep oluyor. Biz bu meteorolojik şartları değiştiremeyeceğimize göre, bize görevler düşüyor. İnsanlık olarak, toplum olarak hepimize çok önemli görevler düşüyor. O kıvılcımı çakmamak gerekiyor. Bu bazen bir sigara izmarit olabiliyor. Bazen bir piknik ateşi olabiliyor ya da bir anız yangını veya bahçe temizliğinden kalan artıkların yakılması. Her ne olursa olsun insan eliyle çıkarılmış bir kıvılcım büyük felaketlere sebep olabiliyor” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: