Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığının merkez teşkilatı ile taşra teşkilatları arasındaki bağın iyice koptuğunu ifade eden SES Bursa Şubesi Eş Başkanı Alican Özden, "Özellikle idarecilerin belirlenmesinde hangi liyakat unsurlarının göz önüne alındığı nesnel olarak kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Alana uzak, sosyal hizmet bakış açısına sahip olmayan tamamen siyasi kaygılarla ataması yapılan idareciler, sosyal hizmet alanını her geçen gün daha da sorun yumağı haline getirmektedir." dedi.
Sosyal Çalışma Görevlisi Tanımı Kaldırılmalıdır!
Sahaya ilişkin mevzuatlara değinen Özden, "Sahada yapılan mesleki çalışmaların temelini oluşturan mevzuatlar değerlendirildiğinde (Örneğin Sosyal Hizmet Merkezleri Yönetmeliği ya da 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu) sosyal çalışma görevlisi tanımı önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal Hizmet, Psikoloji, Çocuk Gelişimi, Sosyoloji ya da Öğretmenlik Bölümü mezunları, ‘Sosyal Çalışma Görevlisi’ tanımı altında aynı işi yapmaktadır. Halbuki bu meslek gruplarının aldığı eğitimler birbirinden tamamen farklıdır." ifadelerini kullandı.
Eşit işe eşit ücret politikası hakkında konuşan Özden, şu idafeleri kullandı:
"Sosyal Hizmet Uzmanlarının, Psikologların, Çocuk Gelişim Uzmanlarının, Sosyologların ya da Öğretmenlerin maaşları arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Öğretmenler, hak ettikleri şekilde ek ders ücretlerini ve uzman öğretmenlik tazminatlarını alarak aylık on bin TL’ye varan ek ödeme alabilmektedir. Ancak aynı işi yapan diğer meslek gruplarının bu ücretlerden faydalanamaması sebebiyle hak kaybı yaşanmakta ve iş barışı bozulmaktadır. Sosyal hizmet emekçileri, saha ziyaretlerinde madde kullanımı ya da ciddi suç kayıtları olan bireylerle çalışmakta, hatta yalnız başlarına hane ziyaretlerine gitmektedir. Türkiye geneline bakıldığında saldırıya uğrayan sosyal hizmet emekçilerinin olduğu bilinmesine rağmen bu konuda emekçileri koruyucu bir politika geliştirilmemektedir. ‘Yapılan iş, riskli iş gruplarına’ alınarak emekçilere ‘Sosyal Hizmet Tazminatı’ ödenmeli, ‘Yıpranma Payı’ uygulaması hayata geçirilmelidir."
TİS Mağduriyeti giderilmelidir!
Eş başkanı Özden, "Toplu iş sözleşmesi dönemlerinde sadece yetkili sendika ile imzalanan sözleşmeler demokratik yaklaşımlara aykırı olmakla birlikte emekçilerin hak kaybına neden olmaktadır. Örneğin 7/24 esaslı çalışan Koruyucu Aile Biriminde görevli sosyal hizmet emekçileri yatılı kuruluş tazminatı alamıyorken gündüzlü hizmet veren sosyal hizmet merkezinde kurulan birimlerde çalışan meslek elemanları alabilmektedir. Ya da kadrosu Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde olmasına rağmen Çocuk İzlem Merkezlerinde görevlendirilen emekçiler, özellikli birim tazminatı alamıyorken kadrosu Sağlık Bakanlığında olup ilgili birimde çalışan emekçiler bu tazminatı alabilmektedir." dedi.
"Emeklerin karşılığı alınmalıdır"
Esnek çalışma sistemi adı altında sosyal hizmet emekçileri hafta sonuda çalışıyor diyen Özden, "Oysa ki bu uygulama 657 sayılı Kanunun 99. Maddesine aykırıdır. Emekçiler, icapçı olarak çalıştıkları günlerin de karşılığını alamamaktadır. Emekçilerin hakkını yine emeği ortaya koyanlar koruyabilir. SES bu anlamda emekçilerin SES'i olmaya devam edecektir. Türkiye'de yükselen enflasyon ve artan kira zamları ile birlikte memur arkadaşlarımız kiralarını ödemekte zorlanıyor sözlerini kullanan Özden, "Buna ek olarak emekli bireyler de kiralarını ödemekte zorlandıkları için illerde huzurevi talepleri artmıştır. Fakat ülkemizde mevcut huzurevi kapasiteleri bu ihtiyacı karşılamamaktadır. Bu nedenle emekli maaşları arttırılmalı, yaşlı bireyleri yaşadıkları hanede destekleyici politikalar hayata geçirilmelidir. Bugün ülke genelinde 3 yıldır huzurevi sırası bekleyen yaşlı vatandaşların olduğu bilinmektedir."
Evde Bakım Ücretleri Adil Değildir!
Özden, "Engelli bireylerin sağlıklı konutlarda aileleriyle yaşamalarını sağlayacak politikalar geliştirilmelidir. Bir engelli birey adına yakınına ödenen evde bakım ücreti(Evde bakım ödenen miktar 7601.71 TL, Özel bakım merkezlerine engelli adına ödenen 35.36224 TL) özel bakım merkezlerine devlet tarafından yapılan ödeme oranına getirilerek aileler desteklenmelidir." şeklinde konuştu.
Son olarak emekçilerin hem ailesi hem de sosyal yaşamları düşünülmeli diyen Özden, şu cümleleri kullandı:
"Bugün kadınlar ev içerisinde şiddete uğradıkları zaman ekonomik bağımsızlıkları olmadığı hallerde failden şikayetçi olma ya da boşanma konusunda korku yaşamaktadır. Tam zamanlı kreş desteği imkanının sağlanması, ücretsiz kreş hizmeti kapasitesinin arttırılması ve kadınların İş-Kur aracılığıyla istihdam edilmesi sağlanmalıdır. Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığında çalışan sosyal hizmet emekçileri; İl Göç Müdürlükleri, Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri, Kolluk Birimleri gibi birçok kurumun iş yükünü karşılamaktadır. Bununla birlikte birçok eğitim almış, bilgi ve beceri düzeyini geliştirmiş, nitelikli sosyal hizmet emekçileri emeklerinin karşılığı olmayan düşük ücretler almaktadır. Bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Prof. Dr. Sn. Vedat IŞIKHAN bir Sosyal Hizmet Uzmanıdır. Sayın IŞIKHAN’ın meslektaşlarının da görevli olduğu Bakanlık emekçilerinin ücret ve diğer sorunlarını çok iyi bildiğinden eminiz. Bu nedenle sorunları kabineye ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’a da ayrıntılı aktaracağını umut ediyoruz. Kabineden de sendikamız başta olmak üzere ilgili tüm taraflarla birlikte kalıcı çözümler üretmelerini beklemekteyiz." sözlerini tamamladı
Yorumlar
Kalan Karakter: