Sema Üstüntaş / Nöbetçi Gazete
17 Ağustos 1999'da meydana gelen Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğündeki Marmara Depremi'nin üzerinden çeyrek asır geçti.
TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi, büyük yıkıma sebep olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 25. yılı vesilesiyle Bursa Akademik Odalar Birliği’nde (BAOB) bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Düzenlenen basın açıklamasına, TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu ve oda üyeleri katılım sağladı.
“DEPREMİN AFETE DÖNÜŞMEMESİ İÇİN YENİ BİR İMAR, YAPI ÜRETİM VE DENETİM SİSTEMİ ZORUNLUDUR”
17 Ağustos Marmara Depremi ile ilgili basın açıklaması yapan TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu, “Topraklarının tamamı depremsellik koşullarında olan ülkemizde, bilimsellikten uzak kentleşme politikaları ve imar rantına dayalı yapılaşma uygulamaları nedeniyle aslında bir doğa olayı olan deprem afete dönüşmektedir. Yaşanan büyük yıkımların ve yitirilen binlerce insanımızın sorumluluğunu almak istemeyen iktidarlar, depremi “doğal afet” olarak tanımlayarak sonuçlarına da aslında rıza göstermektedirler” ifadelerine yer verdi.
“UNUTMADIK!”
17 Ağustos ve 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybedenlere başsağlığı dileyen Başkan Şirin Rodoplu, “Depremlerde yaralanan, sakat kalan, psikolojik travmalar yaşayan insanlarımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz. 1992 Erzincan depremini, 1967 Sakarya depremini ve ülkenin farklı yerlerinde yaşanmış olan pek çok irili ufaklı depremi ve can kayıplarını da unutmadığımızı belirtmek istiyoruz. Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine karşın afet yönetimi, acil ve geçici barınma yerleşim alanları, enkaz kaldırma ve döküm sahaları, kalıcı konut ve yeni yapılaşma süreçleri, güçlendirme, onarım, tarihi yapıların restorasyonu ve kentlerin yeniden inşası ile ilgili yapılan çalışmalar son derece eksik, yetersiz ve hatalı bir şekilde yürütülmektedir. Tüm bu süreçlerde yerel yönetimler, üniversiteler, meslek örgütleri ve halkın katılımı dışlanarak; imar ve yapılaşma kararları yürürlüğe konmuştur. Kent merkezlerinde geniş alanlar “riskli alan” ya da “rezerv alan” ilan edilerek mülkiyet değişiminin dolayısıyla olası demografik dönüşümün yolları açılmıştır. 6 Şubat depremleri sonrasında yaşanan bu belirsizliklerle dolu ortam, bir yandan bireyin mülkiyet hakkını dolayısıyla barınma hakkını tartışmalı bir hale dönüştürürken bir yandan da bilimsel kent planlama ilkelerinin göz ardı edildiği imar yaklaşımı ile yeniden afet oluşturma riski yüksek bir yapılaşmanın önü açmaktadır” dedi.
Başkan Rodoplu sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bütün bu yaşananlardan çıkaracağımız en büyük ders, ülkemizin ne afet yönetimi sürecinde ne de sonrasında temel barınma ve toplumsal yaşamın kurgulanması aşamasında örgütlü bir kurumlaşmasının olmamasıdır. Gerek acil barınma gereksiniminde gerek sonrasındaki hızlı ama akılcı kent planlama ve yapı üretme sürecinde yaşanan kararsız tutumun neden olduğu kaos ve belirsizlik, zor durumdaki depremzedelerin toplumsal psikolojinde de yara oluşturmuş ve insanları, doğdukları büyüdükleri yerlerden koparak farklı coğrafyalarda yaşamını sürdürme yoluna sokmuştur. Deprem sonrasındaki bir buçuk yılda yaşanan bu iç karartıcı süreç, bizi yakın gelecekte beklenen Marmara depremi açısından endişelendirmektedir. Geçmiş deneyimlerin sorgulanarak yeni afetlerin yaşanmayacağı bir depremsellik için sağlıklı çözümlerin geliştirileceği bir kentleşme, imar, yapı üretim ve denetim sisteminin gerekliliği açıktır.”
RODOPLU’DAN UYARI! “MARMARA DEPREMİ BEKLİYOR!”
İstanbul merkezli ve Marmara bölgesini etkileyecek büyük bir depremin yakın gelecekte olacağı yönünde değerlendirmelerin bilimsel araştırmalarla ortaya konulduğunu dile getiren Rodoplu, “Türkiye nüfusunun 1/3’ünün yaşaması, ekonominin yüzde 50’ye yakınının bu bölgede gerçekleşmesi olası depremin etkilerinin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Büyük Marmara depreminin üzerinden 25 yıl geçmesine ve bu süreçte ülkenin çeşitli bölgelerinde depremler yaşanmış olmasına karşın; kamu ve toplum yararı doğrultusunda kentleşme ve afet politikaları geliştirilmemiş; afetlere karşı sağlam, sağlıklı ve güvenli kentleşme ve yapılı çevre üretimi sağlanmamış; kültürel, tarihî ve mimari mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar yürütülmemiştir. Tüm ülkede ve bölgede afet öncesi ve afet sonrası süreçleri doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılırken yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları devam ettirilmektedir" açıklamasında bulundu.
Başkan Şirin Rodoplu afet yönetimi ve risklerinin azaltılması yönünde de açıklamalarda bulunarak, sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Afet yönetimi ve afet risklerinin azaltılması için gerekli hukuki düzenlemelerin, Eylem Programlarının hazırlanması, gerekli koordinasyonun ve toplum katılımının sağlanması için bir an önce gerekli adımlar atılmalıdır.
İmar düzeni, yapı üretim ve denetim sistemi sağlam yapı ve güvenli yaşam çevreleri üretmek için bilim, kamu yararı ve kamu denetimi esas alınarak tümüyle yeniden düzenlenmelidir.
İmar rantını önceleyen, kentlerin demografik yapısını bozan, kültürel sürekliliği ortadan kaldıran, kentlinin aidiyet hissini yok sayan Kentsel Dönüşüm politika ve uygulamalarından vazgeçilmelidir.
İmar affı düzenlemeleri ile planlama ilkelerine aykırı kaçak yapılaşmaların yasallaştırılması kabul edilemez.İlimizdede hala hızla devam eden kaçak yapı üretimine karşı etkin bir mücadele yürütülmelidir.
Yapı üretim sürecinde yer alan mimarlık, mühendislik ve planlama eğitiminin niteliği geliştirilmeli ve ülke genelinde eşdeğerlik sağlanmalıdır.
Meslek odalarının; mesleğe kabul sürecinden başlayarak mesleğin uygulanmasına, yapı denetimine ve mesleğin her alanında etkin bir şekilde yer alması için gerekli yasal düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir.
TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi mesleki ve toplumsal sorumluluklar kapsamında tüm bu süreçte ilgili kesimlerle birlikte etkin bir rol üstlenmeye hazırdır.”
17 AĞUSTOS 1999’DA NE OLDU?
17 Ağustos 1999 günü saat 03.02’ de meydana gelen Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi tarafından merkez üssü İzmit Kocaeli olarak açıklanan 7.4 şiddetindeki deprem bölgemizde de derin yaralar açtı.
Marmara depremi olarak anılan bu deprem özellikle İzmit, Adapazarı, Yalova ile İstanbul, Bursa ve Eskişehir’ in bir kısmı ile Düzce, Gölyaka, Cumayeri, Çilimli ve Gümüşova ilçelerinde can ve mal kaybına neden oldu.
TMMOB Bursa'da gündem: 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi...https://t.co/1hk8B3CYHX #bursa #haberler #deprem #17AgustosDepremi #17Ağustos #MarmaraDepremi @MOBursaSubesi @SirinRodoplu pic.twitter.com/6dGAX9IjQB
— Nöbetçi Gazete (@NobetciGazete) August 17, 2024
Yorumlar
Kalan Karakter: