Sibel Öztopçu / Nöbetçi Gazete
Her gün binlerce çocuğun yaşam hakkının elinden alındığı tüm dünyada bugün 20 Kasım 'Çocuk Hakları Günü' olarak kutlanıyor.
İsrail’in Gazze’ye 7 Ekim'den bu yana havadan ve karadan düzenlediği saldırılarda 5 bin 500'ü çocuk, 13 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Peki böylesine yıkıcı bir savaşın etkilerine maruz kalan çocuklar nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya, aileler nelere dikkat etmeli ? Detaylar haberimizde...
“SOSYAL MEDYADA KONTROLSÜZ BİR ORTAM VAR”
Türk Psikologlar Derneği Bursa Şube Başkanı Uzm. Psikolog Ali Demirel, “Savaşa dair bilgileri haber kanallarından takip ediyoruz. Özellikle sosyal medyada kontrolsüz bir ortam var. Evet, savaş ortamı gündemde kalabilmek için medyayı da kullanmak zorunda. Fakat olayların etkisini en aza indirebilmek için İki noktada değerlendirmek lazım. Sosyal medya ve ev içi ortam. Bu durum ev içinde daha çok sorun oluyor. Aileler genelde evlerinde haber takibi yapıyorlar ve çocuklar da maruz kalıyor. Çocukların düşünme becerileri ve beyin gelişimleri olayları algılamaları açısından daha ilerleyen zamanlarda gelişiyor” ifadelerini kullandı.
“ÇOCUKLARDA CİDDİ SORUNLARA YOL AÇABİLİR!”
“Çocuklarda merak etmelerine neden olan ilk şeyin mimikler olduğunu ve olaylardan haberi olmasa bile verilen tepkileri görüp kolayca etkilendiklerine dikkat çeken Demirel, “Çocuklar, sosyal medyadan, televizyondan izlediğimiz savaş videolarına farkında olmadan verdiğimiz ağlama, çığlık, yüz ifadesindeki korku ve endişe gibi tepkilerden bir kaos ortamı olduğunu anlar. Aynı şekilde video içeriklerindeki ses ve görüntülerde dikkatini çeker. Yetişkinlerin sinir sistemlerini, ruh halini bile etkileyen bu durum tehlikeye sebep olur. Anne babaların dikkat etmesi gereken en önemli şey video içeriklerine göre çocukları uzak tutmak. Biz yetişkinlerin bile bu görüntüleri unutabilmesi çok zor ve travma nedeni olurken çocukların hafızalarından silebilmesi daha zordur.
Çoğu ailenin farkında olmadan yaptığı davranışlardan biri de kenarda oyun oynadığını zannettiğimiz çocuğun aslında bütün algıları açık bir şekilde olaylara dahil olabilmesinden kaynaklanıyor. Bizler dünyaya ilk geldiğimiz andan itibaren güven ortamında olduğumuzu hissedebilmeyi isteriz. Böyle olunca da olaylara maruz kalan çocukta güvensiz hissetme hali ortaya çıkar ve durduk yere bir stres halinde olmasına yol açar. Bu yük altında kalan çocukta zaman içerisinde duygusal bozukluk, agresif davranma, tuvalet alışkanlığını kaybetme, parmak emme durumu, yemek düzeninin bozulması, ağlamada artış gibi ciddi sorunlar meydana gelir. Bütün bunlar da çocukların kendilerini güvende hissetmemelerinden ve stresli hissetmelerinden kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.
“DRAMATİZE ETMEDEN ÇALIŞMALAR YAPILMALI”
Demirel son olarak, “Okullarda savaş mağduru çocuklar için saygı duruşu, anma gibi farkındalık yaratmak, bilinçlendirmek açısından programlar düzenleniyor. Bu tür etkinlikler çocukta empati kurma yönünü geliştirir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey, çalışmaları rehber öğretmenler, psikologlar eşliğinde görüntü ve içerik, canlandırma kullanmadan, olayları dramatize etmeden, travmalarını tetiklemeden yapmaktır” diyerek ailelere her zaman destek olmak için hazır olduklarını, bu konuda yayın ve içeriklerinin olduğunu ve ailelerin isterlerse yararlanabileceğini de sözlerine ekledi.
Yorumlar
Kalan Karakter: