Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, boşandıktan sonra fiili birliktelik yaşayanların nafaka borcunu ilgilendiren önemli bir karara imza attı. Kurul, "Boşandıktan sonra fiili birliktelikleri devam etiği halde mahkemelik olan çiftlerde nafaka borçlusu, nafaka alacaklısı ile oturduğunu ve kendisi tarafından bakılma durumunu tanıkla ispat edebilir" dedi.
Kararda, "Borçlu, icra mahkemesine başvurusunda alacaklı ile formaliteden boşandıklarını, boşandıktan sonra 11 yıl 10 ay birlikte yaşadıklarını, her gün alacaklının eline 80 TL verdiğini, nafakanın ödendiğini, gerekli delil ve tanıklarını sunacağını ileri sürerek icranın geri bırakılmasını talep etmiştir. Şu hâle göre nafaka borçlusu, nafaka alacaklısı ile oturup kendisi tarafından infak ve iaşe edildiğini ileri sürmekte olup, bu fiilî durumu (hukuki fiili) İİK'nın 33 üncü maddesindeki belgelerle bağlı olmaksızın tanık delili ile ispat edebilir. Bu durumda icra mahkemesince borçlunun iddialarına ilişkin tanıkları kendisinden sorularak belirlenip dinlendikten sonra bir karar verilmesi gerekir. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır." ifadeleri yer aldı.
Kararı değerlendiren İstanbul Barosu üyesi Avukat Fatih Karamercan, "Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bu bozma kararı ile bu olaydaki gibi boşandıktan sonra fiilî olarak yaşayan eşlerin nafaka uyuşmazlıklarında artık icra mahkemeleri dar (sınırlı) yetkili olduklarını ileri sürerek tanıkları dinlememe yoluna gidemeyeceklerdir. Nafaka borçlusu olduğu iddia edilen eş, isterse genel mahkemelerde menfi tespit (borçlu bulunmadığının tespiti) talebinde de bulunabilir. Bu konudaki tercih, nafaka borçlusu olduğu iddia edilen eştedir. Ayrıca, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin nafakanın tahsiline karşı birlikte yaşama ve masrafların karşılandığı iddiasına dayalı menfi tespit davası açılabilir şeklinde 03 Haziran 2021 tarihli kararı da bulunmaktadır." dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: