Esra Can/ Nöbetçi Gazete
Gemlik Cemil Meriç Kültür Merkezi'nde düzenlenen Afet Zararlarını Azaltma Çalıştayı'nın sunum açılış konuşmasını Prof. Dr. Yusuf Yumru yaptı.
Yumru, "İlk başladığımız yıllarda, 2009'dan sonra, 38 saatlik temel eğitimlerle başladık. Bu eğitimler arama kurtarma teknikleri, sel baskınları ve diğer konuları kapsıyordu. Ancak çöl şartları gereği bu eğitimlerin yetersiz olduğunu biliyorduk ve kendimizi geliştirmek için çalıştık. Bu nedenle 120 saatlik ön eğitim programı geliştirdik ve özellikle arama kurtarma konusunda 307 saatlik eğitimlere ağırlık verdik. Sonrasında ise 560 saate yakın her türlü afet ve görev için personel yetiştiren bir eğitim sistemi oluşturduk.
Bu bölümlerimiz sürekli olarak eğitim vermekte. Sivil toplum örgütlerine, ailelere, siyasi partilere, spor kulüplerine ve her yıl binlerce öğrenciye ücretsiz eğitimler sunmaktayız. Bu süreç biraz komik olabilir, ancak hala kırk yaşın üzerindeki insanlara bile cenin pozisyonunu anlatmak zorunda kalıyoruz. Bunu söylememin sebebi ise özellikle son olarak Maraş'ta birçok ebeveynin korunma yöntemlerini bilmemesi nedeniyle kendisi ve evlatlarının hayatını kaybettiğini görmüş olmamdır. Bu yüzden afet farkındalığı eğitimlerini anlatarak ülkede bir afet kültürü oluşturmanın önemini vurgulamak zorundayız.
Bugünkü afeti de unutmamalıyız ve birlikteliğimizi, başarımızı her zaman taşımalıyız. Bugün burada konuşulanların çoğunu doksan dokuzdan beri yaşadığımız aktivitelerden duyuyoruz zaten. Bu biraz akıl tutulması gibi bir şey. Sanırım zihniyetlere karşı mücadele edebildiğimizi düşünüyorum. Ancak toplum bilinçli olduğunda, işte bugün Gemlik için bir milat olan gördüğümüz bu çalışma sonuçlarını bekliyoruz. Bu çalışma süresince ekip olarak üzerimize düşeni en iyi şekilde yapmaya devam edeceğimize bir kez daha söz veriyoruz. İnşallah bize duyulan ihtiyaçları karşılayabiliriz.
Sizlerden tek bir ricam var: Çocuklarınızın iyi bir geleceği, akademisyenlerimiz gibi bir kariyeri olsun diye büyük fedakarlıklar yapıyorsunuz. Onları hayatta tutacak olan bir saati bile esirgemiyorsunuz. Bu konuda dikkat çekmek istiyorum. Araçtan döndüğümde Sayın Belediye Başkanımız güzel bir rica etmişti. Maraş'taki manzaraları yaşamamamızı istemişti. Ben de başkana gördüklerimizden bir çalışma raporu çıkarabileceğimizi söyledim. Bu talebi değerlendirdik ve şu anda üzerinde çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
AKUT eski Başkanı Nasuh Mahruki şunları söyledi:
"Depremlerde bir binayı sağlam yapmak mı, yoksa çürük yapıp sonradan yıkılmış halini yeniden yapmak mı? İkisinin arasındaki mali fark otuz altı kat. Yani bugün yaparken sağlıklı olması için harcamanız gereken bilime, akla, yönetmeliklere uygun 1 lirayı içinden çalmaya kalktığınızda, o çaldığınız para zaten binanın tamamında önemli bir yer tutar. Bina yıkıldıktan sonra içinde insanlar hayatını kaybediyor, sakat kalıyor. Hatta bazen cesetleri bile bulunabiliyor. Ama bunu yeniden yapmanın maliyeti otuz altı kat daha fazla oluyor. Canlara yeterli önemi vermemiz gerekiyor. Bu korkunç bir sorun. Ama ekonomik olarak düşündüğümüzde, bir birimi çalmak için 36 bin lira kaybediyoruz gün sonunda. O bölgeyi tekrar dönüştürebilmek, rehabilite etmek için, yani çürük bina yapmak, ekonomiye de büyük bir zarar verir. Can kayıpları çok korkunç, aileler için büyük bir sorun. Zararı azaltma konusunu ne kadar hızlı ve erken kavrar, çözer, gereğini yerine getirebilirsek, bütün bu korkunç konulardan daha hızlı bir şekilde kurtuluruz. Ama siyaseti bu konuya karıştırırsak ve bir siyasi amaca hizmet ediyorsak, hızlı ve çok para harcamamız gerekebilir.
Türkiye bugün Orta Doğu'nun, Avrupa'nın, Balkanların ve Kafkasların bir numaralı uyuşturucu üssü haline gelmiş durumda. Türkiye'de akıl almaz miktarlarda uyuşturucu kullanılıyor. Çünkü siyaset bu konuda etkili. Maalesef elimizde mevcut yapı stokları çok tehlikeli. En son yaşadığımız korkunç deprem felaketinde bunu da gördük. Peki, bu duruma karşı mücadele etmek için savunma mekanizmalarımız ve kriz yönetimi var. Risk yönetimi ve kriz yönetimi olarak ikiye ayrılıyor. Risk yönetimi dediğimiz şey, zararları başımıza gelmeden önce yapmamız gerekenleri, yapmamız gereken önlemleri hazırlamaktır. Aslında bu önlemleri hazırlık yapmak olarak tanımlayabiliriz. Diz lastiği dediğimiz taraf da burası zaten. Öyle değil mi? Zararımızı o gün geldiğinde en aza indirecek hazırlıkları yapmış olmalıyız.
Asıl önemli olan, gözümüzün önünde gerçekleşen afetler değil, yaşayamadığımız şeylerdir. Ancak iyi bir kriz yönetimi yapabilmek için önceden iyi bir risk yönetimi yapmış olmamız gerekiyor. Akıl, bilgi, tecrübe, istatistikler ve geçmişteki depremler, ne yapmamız gerektiğini zaten bize söylüyor. Biliyoruz. Bunları sürekli dile getiriyorum. Bilim insanları da dile getiriyor, herkes söylüyor. Bu, Maraş depremlerinde açıkça ortaya çıktı. On yedi Ağustos depreminde Maraş depremlerinde çalışan kurtarma ekiplerinin sayısını biliyor musunuz? Yüz yirmi kişi. Kişisel koruyucu malzeme olan bir ekip olarak çalışan kurtarma ekibimizin sayısı yüz yirmi. Maalesef Maraş depremlerinde bu konuda sınıfta kaldık. 17 Ağustos'ta bile bu şekilde bir sınıfta kalma durumuyla karşılaşmamıştık."
Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek'in satırbaşları şu şekilde:
"Biz Şubat ayında koordinasyon kurulu olarak şehrimizde özellikle kaçak yapılaşma ve seçimlerin de yaklaşmasıyla birlikte maalesef baş belası olan imar barışı söylentileri nedeniyle aşırı derecede çoğalan sanayi ve konut üretimini eleştirmek, dikkat çekmek ve tüm belediyelere tüm yöneticilere çağrıda bulunmak üzere bir basın açıklamamızı planlamıştık. Metnimizi de oluşturduk. O sabah biz dikkat çekilecek ve aslında bunun altını çizecekken maalesef çok büyük bir deprem gerçeğiyle uyandık. Yani içimize doğmuş gibi aslında kaçak yapının neleri yol açacağına demeye kalmadan biz çok kötü bir tecrübeyle uyandık o sabah. Hepimiz tabii ilk başta arama kurtarmaya ve afete odaklandık, ilk etapta ne yapabileceğimize odaklandık. Biz de bütün Bursalılar olarak yardım çalışmalarımızı yaptık ve çok güzel bir şekilde örgütlendik. Türkiye'de akademik odalar birliği gibi çok önemli bir yerde yer alıyoruz. Sadece gizli olan bir özelliğimiz var. Tüm akademik odalar bir aradayız. Bu bizim için çok büyük bir güç. Çok büyük bir kazanım ve hızlı hareket edebilmek adına çok büyük bir avantaj. Ama asıl önemli olan şimdi ne yapacağımız.
Bu işin en önemli boyutlarından bir tanesi farkındalık ve eğitim. Bu işi biz yapabiliriz ama ilgili kurumların, devletin bu noktada kesintisiz kalması gerektiği çok önemli bir konudur.
Trafiğe herkes laf ediyor, ama o yollar neden dar oldu diye kimse sormadı, değil mi? Ben niye parselimden bu kadar çok tertip veriyorum diyoruz ve bir sürü benzer konu. Dolayısıyla burada ahlaken bozulduğumuzu maalesef görmeliyiz. 2000'den sonra bir sürü mevzuatla bu yönetmeliklerle birlikte iyileştiğini zannettiğimiz yapı üretim sürecinin ne kadar kötü olduğunu deneyimlemiş olduk. Zaten iki gün öncesini hiç konuşmuyorum. Bununla birlikte planlamamız çok kötü. Dönüşüm bu kente girmek zorunda. Evet, inşaat mühendislerimiz birtakım güçlendirme yöntemlerini tartışıyor, çözüm sunuyor. Bazı durumlar ortada ama maalesef yönetmelik çok yakın tarihe kadar zaten güçlendirme olasılığını çok kolay kılan bir yapı stoğumuz yok."
Yorumlar
Kalan Karakter: