Öncelikle şehitlik yüce bir mertebe olarak dinimizde kabul görmektedir...
Ve
Vatanımız, bayrağımız, milletimiz için canlarını feda eden...
Toplara, tanklara, kurşunlara göğsünü cesurca seve seve siper eden şehitlerimizin, arkada bıraktıkları acılı, gözü yaşlı aileleri bizlere emanettir, nokta.
Gazilerimiz de öyle...
Biliyorsunuz devlet bu kapsamdaki şehit ve gazi yakınlarına kamu kurumlarında farklı kadrolarda çalışma imkanı tanıyor...
Olması gereken her şeyi devletimiz maddi ve manevi anlamda yapıyor...
Yapıyor amma!
O kurumların başına atadıkları bazı liyakatsiz ve kendini bilmez yöneticilerin keyfi uygulamaları ve işten çıkarma tehditleri bazı şehit yakınlarının yüreklerindeki yaraları acıtıyor, kanatıyor...
***
Şimdi...
Olay bir ilçe hastanemizde yaşanmış ve hala yaşanıyor...
Mesajı gönderen şehit yakınının ve ilçe devlet hastanesinin bir süre adı bende saklı kalsın.
Bu bir iddia tabii...
İddiayı araştırmak, gerçek olup olmadığını ortaya çıkarmak o kurumun üst amirinin işi...
Duyurmak, kamuoyunun gündemine taşımak da biz gazetecilerin işi...
Aslına bakarsanız gönderilen yazıyı okurken içim burkuldu, gözlerim doldu...
Bu yazı kardeşi şehit olan bir hastane çalışanı tarafından gönderildi...
Buyurun siz de okuyun:
***
“Merhaba Lale Hanım... Haksızlığa uğrayanların sesi olduğunuz için ben de size kendi hikayemi paylaşmak ve sesimi duyurmanız için yazdım...” diye başlıyor ilk cümlelerine...
Yaklaşık 10 yıldır görev yaptığı hastanenin adını ve şehit yakını olarak devletimizin kendisine tanıdığı kadrodan söz ettikten sonra...
Şehit yakını personel, çalıştığı hastanede yönetici ve idareciler tarafından yaşadığı zulmü ve hakareti şöyle ifade etti:
“Kardeşimin acısına dayanamayan babama bu dönemde kanser teşhisi konuldu. Psikolojik olarak çöküntü içinde olduğum dönemde daha sakin bir yerde çalışmak istediğimi belirttim. Yerimi değiştirdiler. Burada 5 yıldır görev yapıyorum... Kendimi iş ve eğitim alanında geliştirmek için çabaladım, çalışıyorum. Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü 4. sınıf öğrencisiyim... İdaremiz her fırsatta yeni bir eleman geldiğinde benim kadromun yetersiz olduğunu ve bu görevden almak istediklerini belirtiyor... T.C. Devletinin bana ve benim gibi şehit yakınlarına layık gördüğü memuriyeti idaremiz bize layık görmüyor... Kadrodan bahsetmişken Lale Hanım bu hastanede herkes kadrosuna göre mi çalışıyor?”
Şehit yakını bendenize soru soruyor ama kendisi cevaplıyor...
Hastanede torpilli çalışanların kadrosundan şöyle bahsediyor...
***
“Hemşire, elektrik teknisyeni masa başı...
Torpille gelip yerleşen 4/D işçisi masa başı... Hatta ve hatta işçi kadrosundan birini sivil savunma amiri bile yapan idaremiz ... Bir tek şehit yakınlarını sığdıramadı bu hastaneye...” diyor...
Şimdi sıkı durun!
İşte insanın canını acıtan, sıkan ve asla kabul edilmesi mümkün olmayan o idareci ve yöneticinin sözlerini bakın şehit yakını personel nasıl anlatıyor:
“Lale Hanım... İşin daha vahim tarafı hastane müdürü bir toplantıda bazı şehit yakınlarının aldığı paranın, yediği yemeğin haram olduğunu söyleyecek kadar fütursuzlaşmıştır. Biz böyle idarecilerle çalışıyoruz. Başhekim ve hastane müdürü her nedense bizi değersizleştirip kadromuz ile aşağılayarak bu hastaneye sığdıramıyorlar ki Devletim Şehit yakınlarını 3713 sayılı kanun ile onurlandırırken... Benim de sesimi duymanız haklı davamda yanımda olmanız dileği ile saygılar...”
***
Şimdi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şehit yakınları ve gaziler konusundaki hassasiyeti...
Ve...
Türk Milleti olarak böyle konularda asla taviz vermeyeceğimiz de hepimizin malumu...
Hal böyle iken ve bu iddialar doğru ise...
Söz konusu hastanenin tüm yönetim kadrosunun baştan aşağıya değişmesi gerekmez mi sizce?
Bazı sendika ve siyasilerin desteğiyle masa başına oturtulan topilliler, kendi kadrolarında ne zaman çalışmaya başlayacak?
Başta İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz olmak üzere bu konu hakkında ifadeler alınarak inceleme ve araştırma, hatta soruşturma açılması gerekmiyor mu?
Yoksa...
Her zaman ki gibi “Sen, ben, bizim oğlan” şeklinde mi yürüyecek işler?
Yorumlar 19
Kalan Karakter: