Türkiye ekonomik olarak her ne kadar sanayi üzerinden konuşulsa da burası bir tarım ve turizm ülkesi.
Ama işin acı tarafı bu üçlemenin üvey evladı hep tarım oldu.
İnsan yaşamı olduğu müddetçe gıdaya ihtiyaç olacağını düşünürsek tarımın ülkemiz için ne kadar anlamlı olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
Ama son dönemde ne yazık ki geri giden sektör ve özellikle aracı firmalar üzerinde artan yüksek kar beklentisi üretimi baltalamakla kalmadı piyasayı da ciddi oranda bozdu.
Bunun çözümü elbette planlı bir tarım politikası ile Türkiye’yi yeniden tarımda kendi kendine yeter pozisyona getirmek.
Bunun içinde önce veriye sahip olmamız gerekli.
Ekonominin kuralıdır ölçemediğin şeyi yönetemezsin.
***
Özellikle son 2 yıldır tarımda had safhaya ulaşan sorunlar yerine ulaşmış olacak ki ilginç bir duyuru yayımlandı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT) tarafından en az her on yılda bir yapılması tavsiye edilen Tarım Sayımı için TÜİK işe koyuldu.
Bu neden önemli diye sorarsanız Türkiye cumhuriyeti tarihindeki tarım sayımı tarihlerine bakmak lazım.
Türkiye'de bugüne kadar 1927, 1950, 1963, 1970, 1980, 1991 ve 2001 yılında olmak üzere toplam 7 "Genel Tarım Sayımı" yapılmış.
Bir başka deyişle gelişen teknoloji ile verimlilik konularının hayati önem taşıdığı, fiyat rekabetinin globalde pik yaptığı dönemde tarımsal üretime dair elimizdeki veriler bundan tam 24 yıl öncesine ait.
İşte bu eksiğin farkına geç de olsa varılması en azından umudu korumak adına güzel bir adım.
***
Yine TÜİK’in araştırma hakkında yayınladığı dokümanda geçen ifade ile “Tarım politikalarına ışık tutacak yapısal veriler (arazi, hayvan, alet ve makine varlığı, sulama, işgücü vb.), sayımlardan elde edilmektedir. Bu veriler sadece politika yapıcılar için değil; üreticiler, üretim kararı verme eğiliminde olanlar, araştırmacılar ve tarım sektöründe yer alan tüm paydaşlar için yol gösterici niteliğe sahiptir.”
Bu sayımla işletmeci, arazi, hayvan, alet ve makine varlığı gibi temel konularda tam sayım, işgücü, hayvan barınakları ve gübre yönetimi, toprak yönetim uygulamaları gibi konularda örnekleme yoluyla veri derlenecek.
Yine TÜİK açıklamasına göre sayım çerçevesinin oluşturulmasında sektöre ilişkin tüm idari kayıtlar kullanılırken, idari kayıtlarda yer almayan tarım parsellerinin tespitinde ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde Coğrafi Bilgi Sistemlerinden (CBS) ve mekânsal verilerden faydalanılmış.
***
Sayımda beyan edilen bilgilerin, Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) gibi sektöre ilişkin idari kayıtlar, nüfus kayıtları, kadastro bilgileri, traktör/biçerdöver tescil kayıtları gibi verilerle anlık olarak karşılaştırılmasını sağlayacak bir veri ve yazılım altyapısı kullanılacak.
Ama...
İşte burada koskoca bir ama var.
Bu çalışmada sahadan verinin nasıl toplanacağı konusu her zaman en büyük muammaydı.
Veriler gerçek kişilerde e-devlet üzerinden yapılacak doğrulama ile internet üzerinden oluşturulan sor seti ile ya da alo 124 üzerinden verilecek randevu ile İl/İlçe Tarım ve Orman Müdürlükleri bünyesinde kurulan en yakın sayım bürosuna gidilerek yüz yüze ya da telefonla arayarak yapılıyor.
Yani kimse çıkıp köy kahvesine gidip “Gelin neyiniz var neyiniz yok” demeyecek. Köylü, Birçok köyde olmayan internetten form dolduracak ya da yine çarşıya inip birilerinin ayağına gidecek.
Tüzel kişiler de TÜİK tarafından kendilerine verilecek kullanıcı adı ve şifreleri ile web üzerinden soru formunu dolduracak.
Sonra tarım sayımı yapılmış olacak.
Hiç yoktan iyidir.
Başta da dedim ya yanlışları görmek adına ülkenin çeyrek asır sonra tarımsal verileri güncellenmiş olacak! Sayılmadan yönetilemeyenin sayıldıktan sonra yönetilmesi için umudumuz olacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: