Bu kez Duygu’sal bir yazı olacak yazdıklarım.
Ben de babasının omzunda Bursaspor ile tanışanlardanım.
İlk maçımı hatırlamıyorum bile.
Yani öyle yok Bursaspor şampiyon oldu, yok şimdi daha popüler diye armanın peşine takılanlardan değil, onunla büyüyenlerdenim.
Hayatta en ait hissettiğim grup belki de bu camia oldu.
Süper Lig’e çıkmayı da, orada şampiyon olmayı da Atatürk Stadı’nda gördüm.
Babamın tam yanındaki koltukta, Güney Kale Arkası’nda...
Ülkenin en iyi oyuncularını da, Bursaspor formasına layık olmayanları da orada gördüm.
***
Daha tamamlanmamıştı, Timsah’ın yeni mabedindeki o koltuksuz boş blokların nasıl yeşil ve beyaza bürüneceğini henüz inşaat sürerken orada hayal ettim.
Basın tribünündeki ilk fotoğrafımı üniversite yıllarımda, daha stadyum açılmadan birkaç ay önce çektirdim.
Yeni stat lanetiyle geldi.
Düşmeyi, kahrolmayı orada gördüm ama kalkmasını bilmeyi de bu sezon orada tattım.
Hüzünden ve mutluluktan ağlamayı da gördüm.
Terk edilmeyi de yeşil beyaz yaşadım, hasretle kavuşmasını da.
***
İçinden çıktığımız 3. Lig bataklığına düşen diğer takımlar da Bursaspor’un nereye ait olduğunu bilip ona göre davrandılar.
Yediğimiz her golün oku ciğerimize saplandı.
Ülkenin en iyi çimleriyle övünürken bir anda suni çimde oynadık deplasmanlarda.
Gittiğimiz şehirlerde Teksas geliyor diye anonslar yapıldı.
***
Çok özledik...
Her caddede yeşil beyaz bayrağı görmeye, şehrin kenetlenmesine, maçlardan önce ve sonra tezahüratların yankılandığı sokaklara hasret kalmıştık.
Kupalara tapanlardan değiliz ama sevinmeye de hasret kalmıştık.
Sezondaki her timsah yürüyüşünde tüylerim diken diken oldu.
Balıkesir’de basın tribününde takip ettiğim Artvin Hopaspor maçında ekip ruhunun ne olduğunu daha iyi anladım.
Ve bir şeye kalbinizi verdiğinizde neler yapabileceğinizi...
Evimizde oynadığımız Bornova maçında hep bir ağızdan söylenen Bir Şarkısın Sen’de tüylerim diken diken oldu.
Bu kez Güney Kale Arkası’nda değil, sahadaydım.
O hissi hayatım boyunca tarif edebileceğimi sanmıyorum.
Volkan (Tezcan) Ağabeyin şampiyonlukta neler hissettiğini daha iyi anladım.
Gözyaşlarımı tutamadım.
***
Bu yıl dengimiz olmayan küçük takımlar kendilerine rakip gördüler bizi.
Hadi ya!
Her seferinde de gereken cevabı verip konumlarını hatırlattık onlara.
Bazı maçlarda ufak tefek aksaklıklar yaşadık, doğru.
Başarı en çok kulüp yönetimine ve taraftara yazdı.
Hak ettikleri için.
Bataktan nasıl çıkacağımızı bu sezon birlikte öğrendik.
Şimdi sıra daha önce de yaptığımızı yapıp, yokluğumuzda (şimdilik) birilerine kalan, sahibi olduğumuz gerçek zirvelere geri dönmekte.
Başardık dostlarım.
Birlikte başardık.
Şehirdeki, siyasetçisi, sanayicisi, sporcusu, taraftarı, esnafı, kulüp yöneticisi...
Takım ruhuyla kazandık.
Enes Çelik’in de dediği gibi yolumuz uzun. Daha kutlanacak çok şampiyonluğumuz var.
Hoşça kal 3. Lig. Bir daha görüşmemek üzere...
Yorumlar
Kalan Karakter: