İki gün önce milletçe adeta yine yüreğimiz ağzımıza geldi...
Merkez üssü Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde 6.1 büyüklüğündeki deprem Bursa dahil tam 11 ilde şiddetini hissettirdi...
Şok, korku, panik, kaygı...
Ve...
Öfke...
Bireysel ve toplumsal bir travma içindeyiz hepimiz...
Yeniden deprem olma beklentisiyle güvende olamama duygusuna kapılıyoruz...
Dönüşüm mü yapılacak, güçlendirme çalışmalarına mı başlanacak?
Yoksa...
Depreme dayanıksız binalar, başka binaya mı taşınacak?
Ne yapılacaksa yapılsın artık!
Göz göre göre canlarımızın yitip gitmesini istemiyoruz...
***
Geçtiğimiz hafta İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi ile ilgili Sağlık Bakanlığının yıkım kararı olduğunu paylaşmıştık...
100 yıllık bina depreme dayanıklı değil!
Her gün binlerce insanın giriş- çıkış yaptığı hastanede, yüzlerce hasta da yatarak tedavi görüyor...
Yaşlı bina her an “Yıkıldı yıkılacak” durumda...
Hem hizmet sunan çalışanlar tedirgin hem de hastalar çaresiz...
Konu ile ilgili ilimizdeki yerel üst düzey yöneticiler Osmangazi Belediyesine ait olan ve neredeyse “atıl” bekleyen 250 yataklı modern ve fiziki koşulları hastane olmaya elverişli BAREM binasına (Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi) talip olmuşlardı...
Binanın Sağlık Bakanlığına kazandırılması konusu hangi aşamada bilemiyoruz ama...
Yıllardır muayene, ameliyat, tetkik, yatak için bekle bekle bekle...
Biz Bursalıların bekleyecek sabrı kalmadı, sabır taşı çatladı artık!
***
Malumunuz, Osmangazi Belediyesi BAREM binasını vergi ya da SGK borçlarına karşılık vermek istiyor...
Maliye, Sağlık, Çalışma Bakanlıkları devredeymiş...
Yazışmalar, görüşmeler ve bir sürü bürokrasi...
Bürokrasinin kurbanı olmamak ve hızlı, verimli bir şekilde sonuçlanması için yetkililerin konuya daha hassas yaklaşması ve duyarlı olması gerekiyor...
Bazen bürokratların, siyasilerin risk alması, aynı zihniyetle hareket etmesi engelleri aşma konusunda ciddi, olumlu katkılar sağlayabilir...
Aslına bakarsanız “He!” dense en fazla 1 hafta içinde bina taşınılabilecek durumda...
Eğer bürokratik işlemleri beklersek geç kalmış olabiliriz...
O zaman “Ah keşke!” demenin hiçbir anlamı ve önemi kalmaz...
Keşkeler ve pişmanlıklarla hayatımızı mahvetmesek...
Beklemeyin elden götürün evrakları...
Telefonla değil, gidin yüz yüze görüşün...
Söz konusu bu binaya ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu anlatın...
“Olmazsa olmaz!” deyin...
Ne kaybedersiniz ki...
Sonuçta devletin malını devlet kullanacak...
Yani biz...
Birine veya birilerine peşkeş çekilecek değil ya!
Amaç halka, hastalara hizmet ise...
Ne duruyorsunuz?
Neyi bekliyoruz Allah aşkına?
BAREM’i Sağlık Bakanlığına kazandırsanıza...
***
Şimdii...
Hastane çalışanları ve hastalar adeta “mengeneye” sıkışmış vaziyette...
Deprem korkusu bir taraftan, “cehennem!” sıcakları bir taraftan...
Daha önce yazmıştık...
Hastane kliniklerinde klima olmadığı için yatarak tedavi gören hastaların bazıları sıcaktan pişik olmuş...
Özellikle akşam saatlerinde hastaların bir çoğu yatağında değil, serinlemek için hastane bahçesine çıkmak zorunda kalıyorlar...
Halbuki BAREM binası mevcut hastane binasının 100 yatak daha fazlasına sahip, hem de bina yeni...
Depreme dayanıklı, üstelik klimaları da var...
Ez cümle:
Ahmet Süreyya Durna’nın “Şimdilik” şiirinden bir dize...
“Davulda sizdedir tokmakta sizde...”
Çalınız bakalım!
Yorumlar
Kalan Karakter: