Sağlıkta artık tuz koktu...
Muayene, ameliyat randevusu, bazı kalemlerdeki ilaç yokluğu, radyolojik tetkiklerde aylar sonrasına verilen gün ve bazı branşlarda hekim yetersizliği...
Maalesef sağlık hizmetleri alımında yaşanan tüm bu olumsuzluklara, sorunlara her geçen gün yenileri ekleniyor...
Eklendikçe de hastalar ne yapacaklarını şaşırmış durumda...
Hastalar kaygılı ve öfkeli!
Duyduğumuzda “şoke!” olmamak imkansız!
Şimdi size aktaracağımız konu sadece bir hastanın feryadı...
Onun gibi aynı çaresizliği yaşayan yüzlercesi var elbet...
Lafı hiç uzatmadan hemen dalalım mevzuya...
Buyurun...
***
G.Ö isimli bir hasta yakını kanser hastalığı ile mücadele eden babası B.Ö’yü Bursa Şehir Hastanesi'nin nöroloji servisine yürüyememe şikayetiyle götürdü.
Hasta hemen kliniğe yatırıldı ve 6 gün boyunca tedavisi ve bazı tetkikleri yapıldı.
Ancak hastanın neden yürüyemediği konusunda hekimler kesin tanıya varamadığı için ileri bir tetkik için hastaya, “Eğer isterseniz” ifadesini kullandılar.
Neyi, niye?
İşte tam da bu noktada hasta yakını için çileli bir serüven başladı...
Yaşadıklarını hasta yakını G.Ö’nün ağzından aktaralım size:
***
Hasta yakını G. Ö, “Hastanede eğer isterseniz dediler ama babamın teşhis ve tedavisi için mecburum o tahlili yaptırmaya!” dedi.
G. Ö bazen sesi titreyerek, bazen kelimeler boğazında düğümlenerek bakın neler anlattı:
“Allah maddi ve manevi çaresizliği, yokluğu kimseye yaşatmasın! Babam kanser hastası, tedavi görüyor. Bir de yürüyememe sorunu olunca Şehir Hastanesine başvurduk ve hekim babamı nöroloji servisine yatırdı. Burada tetkikler yapıldı. Ama neden yürüyemediği tespit edilemedi. Doktor hastalığın tanısının konulması için başka tahlilin yapılması gerektiğini söyledi ve “Eğer isterseniz!” dedi. Mecburdum yaptırmaya. ‘Tamam!’ dedim. Babamdan 4 tüp kan aldılar.”
Şimdi siz övüne övüne bitirilemeyen 3. basamak olan Şehir Hastanesinde yapıldığını veya yapılacağını sandınız değil mi?
Ama nerdeee...
Bu konuya da gireceğiz elbette...
Devam edelim...
Hastadan alınan dört tüp kan özel muhafaza ambalajıyla hasta yakının eline tutuşturulup, “Bir kargoya götürün...” denildi.
Gideceği yer ise Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroimmunoloji Laboratuvarıydı.
Hasta yakını G.Ö ambalajla birlikte bir kargo şirketinden içeriye girdi.
Ha bu arada hasta yakını hastane çalışanları tarafından, “İçinde kan olduğunu söylerseniz almazlar. Başka bir şey söyleyin” şeklinde de uyarıldı.
“İçinde ne var?” diye soran şirket çalışanları kem küm eden hasta yakının tavırlarından şüphe edince paketi almamışlar.
Üzüntü içinde paketle birlikte dışarı çıkan G.Ö sözlerine şöyle devam etti:
“Birinci kargo şirketinden çıktıktan sonra ikincisine, o da olmadı üçüncüsüne gittim. Hiç biri kabul etmedi. Bir tanık buldum kanları göndermek için. O da ‘ben bir firma ile konuşayım’ dedi. Daha sonra otobüsle göndermem söylendi. Terminale gittim. Bir otobüs firmasıyla görüşürken telefon çaldı. Gittiğim kargo şirketlerinin dışında farklı bir kargo şirketi paketi götürebileceğini söylemiş.
Apar topar hemen geri döndüm. Kanları 2 bin 200 TL ödedikten sonra teslim ettim. Gün boyunca babamın kanını kargoya vermek için uğraştım. 4 gündür laboratuvara gittiğine dair henüz bir mesaj gelmedi. Bekliyoruz.... Ayrıca koşturmacada daha bir çok şeyler yaşadım ama... Hastalar , hasta yakınları böyle bir muameleyi hak ediyorlar mı? Yazık günah değil mi bizlere? Sadece ben değil bir çok hasta benim durumumda...”
***
Hadi buyurun şimdi...
Birinci basamak tedavi hizmetleri genellikle hastalığın teşhisi ve tanımı...
İkinci basamak tedavi hizmetleri birinci basamaktan daha gelişmiş olup biraz daha önemli rahatsızlıklar için gereken tedavinin yapıldığı...
Üçüncü basamak tedavi hizmetleri ise ciddi rahatsızlıklar ve önemli testlerin yapılması gereken ve sağlık basamaklarının en üst aşamasını oluşturan sağlık kurumlarıdır.
Ülkemizde üniversite, şehir, eğitim ve araştırma hastaneleri üçüncü basamak sağlık hizmeti sunan kurumlardır.
O zaman bizim ilimizde 3. basamak sağlık hizmeti veren kurum yok mu?
Burada ileri tetkikler yapılamıyor mu?
Türkiye’nin 4. Büyükşehri Bursa, 16. Büyükşehri olan Samsun’dan laboratuvar hizmeti alıyor...
Peh!
Bizim Samsun’dan ne eksiğimiz var?
Bir de hastanın eline kanları tutuşturmak da nedir ya hu?
Biz bu kadar aciz miyiz?
4 gündür yollarda dolaşan kanın çıkacak sonucu ne kadar sağlıklı?
Hastalar ve yakınlarının çektiği bu eziyete mi üzülelim, yoksa Türkiye'nin 4. büyük ilinde 3. basamak hastanesinde böyle bir laboratuvar olmamasına mı?
Karar sizin...
Bu uygulama sadece Bursa Şehir Hastanesine mahsus değil!
Hastane yönetimlerinin bu konuya bir el atıp şirketlerle anlaşma sağlayıp hastaları bu zulümden kurtarmaları şart.
Ve...
İlimiz sağlık alanında “cez, caz”larla verilen vaatlerin ne kadarı yapıldığına dair
siyasiler ile üst düzey bürokratların şapkasını önüne koyarak düşünmesini rica ediyorum...
Bendeniz tıkandım...
Yorum sizin...
Yorumlar 8
Kalan Karakter: