Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ek binasında bebek cenazeleri ana binanın morguna personelin kucağında taşınıyor...
Karda, yağmurda, çamurda, rüzgarda cenazeler kucaklarda!
Geçtiğimiz günlerde hastanede dünyaya getirdiği bebeğini kaybeden çiftin yakınları cenazenin yanına gittiğinde şaşkına döndüler.
Vefat eden bebeklerini yeşil beze sarılmış bir biçimde personelin kucağında, yağmurun altında ana binadaki morga götürüldüğünü görünce...
Acıları ikiye katlandı...
Niye?
Kadın Doğum binasında morg yok mu?
Konuyu araştırdık, çalışanlarla da görüştük...
Edindiğimiz bilgiye göre bazıları “Morg var ama tesisat arızalı!” dedi.
Kimi de “Personel yetersiz” şeklinde yanıt verdi.
Meğerse uzun yıllardır morg çalışmıyormuş...
1 yaşından küçük bebekler personelin kucağında, 1 yaşından büyük bebekler ise ya ambulans ya da araçlarla ana binanın morguna götürülüyormuş.
Günahtır!
Ayıptır!
Bir türlü makus talihi değişmeyen Yüksek İhtisas Hastanesine “Doğru zamanda doğru adamlar” ne zaman atanacak acaba?
Arızalı ise bugüne kadar niye yaptırmadınız?
Her ne olursa olsun telafisi olmayan şeylerin izahı da gereksizdir.
Şimdi diyeceksiniz ki:
“Yetkililerle neden görüşmediniz?”
Sağlığın tepe yönetiminden yani İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım’dan başlayarak hastane başhekimi Doç. Dr. Oğuzhan Ay'a kadar herkesi aradık..
Çok yoğunlar, çok meşguller, çok çalışıyorlar!!!
İlimizde adeta “Dibe!” vuran sağlık hizmetleri sunumunda çıtayı daha fazla yukarıya nasıl (!) çıkarırızın yoğun mesaisi içindelermiş!!!
Bu fotoğraf Bursamızın sağlık alanında “Amiral Gemi'' olarak adlandırılan Yüksek İhtisas Hastanesine hiç ama hiç yakışmıyor...
Peki...
Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Dr. Salih Metin bu kurumda aylarca vekaleten başhekimlik yaptı.
Her şeyi en iyi bilen hastanelerin “başı!” Dr. Salih Metin bu eksikliği göremedi mi, gördü de arızayı gidermek işine gelmedi mi?
Ve...
Hastanede söz konusu hizmetlerin bağlı olduğu birim müdürü ne işlerle meşgul?
Bu uygulama idarenin tasarrufunda olduğuna göre, bu yanlıştan ne zaman dönülecek?
Dinimize göre dünya hayatında da, öldükten sonra da saygı ve hürmet esastır.
Biraz empati, biraz sevgi, biraz saygı lütfen!
Şimdi...
“Ben senin ciğerini bilirim”in yumuşatılmış hali olan bir ata sözümüz var ya hani!
“40 kişiyiz birbirimizi biliriz” diye
Ha işte!
Sağlık camiasında da yöneticisinden idarecisine, müdüründen yardımcılarına kadar...
Yani üst makamlara atananların kimler tarafından o koltuklara oturtulduğu, kimler tarafından desteklendiği, arkalarında hangi “güçlerin!” olduğu bilinir...
O nedenle deve kuşu gibi kafayı kuma gömmeye gerek yok!
Bazı siyasiler, üst düzey sağlık bürokratları kamu sağlık kurumlarında nelerin olup bittiğini, kimlere nasıl haksızlıkların yapıldığını görüyor ve biliyorlar...
Acaba zarar görme endişesi veya “Bir menfaat kapabilir miyim?” hevesiyle mi yaşananlar karşısında üç maymunu oynuyorlar?
Bilemedim!
Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yönetici ve idareci krizi hızını hiç kesmeden devam ediyor...
Her nedense aşılamadı, aşılamıyor bir türlü...
(Bu idareci ve yöneticilerle nasıl aşılsın ki...)
Kimi “Ben siyaset üstü bu göreve geldim...” kimi de “Ben bakan beyin torpillisiyim, köylüsüyüm...” deyince...
“Benim dayım senin dayını döver” misali arkalarındaki referanslarıyla güç zehirlenmesi yaşayanlar “kılıçları” çekince kurumda ne huzur kalıyor ne iş barışı...
E, tabi güç savaşlarına girince yapılan keyfi uygulamalar da cabası...
Amaaan...
Varsın olsun!
“Aramızda mesafeler olsa da sen her zaman kalbimdesin canım dayım”
İşte bu kadar basit!
Yorumlar 3
Kalan Karakter: