Güney Marmara’nın, hatta ülkemizin onkoloji alanında hizmet veren tek kamu sağlık kurumu olan Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi'ne kırmızı renk hiç ama hiç yakışmadı!
Yüzlerce çalışanı, milyonluk cihazları olan koskoca hastanemiz son yıllarda adeta bir semt polikliniği, bir tıp merkezi gibi çalışıyor...
Niye?
Niyet ne?
Neyse...
***
Şimdi gelelim yazımızın başlığına “kırmızı etiket” meselesine yani...
Kırmızı renk, her ne kadar günlük hayatımızda ve çeşitli sektörlerde farklı anlamlar ifade etse de...
Asansörlerde bu renk itibarı yerle bir ediyor...
Asansörlerde kırmızı etiket can ve mal güvenliğinin riskli ve tehlikeli olduğunun bir göstergesi...
Peki bu kırmızı renkli etiketler bir sağlık kurumunun asansörlerindeyse...
Burada bi durup düşünmek lazım...
***
Geçtiğimiz hafta Onkoloji Hastanesine hasta ziyareti için gittim.
Aaa...
Asansörlerde kırmızı etiketler...
Merak edip hastane personeline “Ne zamandan beri böyle?” diye sordum.
“Çok oldu!” yanıtını alınca dumura uğradım adeta...
Elbette hemen fotoğraflarını çektirdim...
Anlaşılan o ki uzun süreden bu yana asansörler bu şekildeymiş...
Servis gelmiş, bakmış “tehlikeli” anlamına gelen “kırmızı etiketi” asansörlerin tam göbeğine “Problemi ortadan kaldırın!” diye yapıştırmış gitmiş...
E, daha ne kadar beklenecek böyle?
Hastane çalışanlarının anlatımlarına göre son derece tehlikeli olmasına rağmen asansörler “ite kaka!” hem hastalar hem de personel tarafından kullanılıyormuş...
Büyük bir risk!
Zorla kapılar kapatılıyormuş ve dakikalarca da bekliyorlarmış...
Yıllar önce Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki “Asansör faciasını” hepimiz hatırlıyoruz...
İnşallah bu kurumda böyle talihsiz bir olay yaşanmaz...
Anmak, yazmak bile zül geldi bana...
***
Koskoca Onkoloji Hastanesi burası!
Türkiye’de tek...
Başka yok...
Ülkemin dört bir yanından hastalıklarına şifa bulmak, çare aramak için düşüyorlar yollara...
Hekim az, fiziki koşulları yetersiz...
Şimdi hemen diyeceksiniz ki:
“Acemlerde bin 300 küsur yataklı hastane yapılıyor. Çok yakın bir zamanda oraya taşınacağımız için boşuna masraf yapmak istemiyoruz...”
Kargalar bile güler bu gerekçeye!
Kaç yıl oldu be!
Sağlık bu sağlık!
Yönetim zafiyeti mi var acaba?
Özel sağlık kuruluşları da artık fiziki kapasite yetersizliğinden dolayı bu branşta, bu yoğunluğu kaldıramaz hale geldi...
Ne yapacağız peki bu hastaları?
İlaç ta yok!
Kanser hastası olmak suç mu?
***
Sadece bu olsa iyi...
Onkoloji Hastanesi adeta kaderine terk edilmiş durumda...
Radyoterapi cihazlarının da bazıları bozukmuş...
Ve milyonluk radyoterapi cihazları öyle atıl, boş yatıyormuş...
Ve devlet, kendi cihazı varken özel hastanelere onkoloji tedavisi için milyarlarca lira para ödüyor...
Soruyorum Onkoloji Hastanesi Başhekimi Dr. Halil Karahan’a:
Kaç radyoterapi cihazın var?
Bozuk olan cihazınız var mı, varsa kaçı bozuk?
Söz konusu cihazlara daha önce günlük kaç hasta alıyordunuz şimdi kaç hasta alıyorsunuz?
Kemoterapi sayınız ne?
A3 grubu kanser ya da kaç kanser ameliyatı yapılıyor hastanede?
***
Pardon ya!
Bu sorularla zamanınızı çaldım, canınızı sıktım galiba...
Kusura bakmayın lütfen!
Tenis oynamaya gidiyordunuz herhalde...
Vazgeçtim hastane ile ilgili soru sormaya size!
Siz ne yapıyorsunuz, iyi misiniz Halil Bey?
Maç oynarken personelinizin de yanınızda olmasını tercih ediyor muşsunuz!
Peki...
Günde kaç tenis maçı yapıyorsunuz?
Daha önce ne kadar tenis oynuyordunuz, bu günlerde ne kadar oynuyorsunuz?
Kaçını kazanıyorsunuz?
Sizi zorlayan, kızdıran rakipleriniz var mı, sayısı kaç?
Gerçekten çok yoğun muşsunuz!
E, zor tabi...
Bunca maçın arasında nasıl zaman ayıracaksınız ki kuruma...
E, hadi kolay gelsin o zaman...
Yorumlar 2
Kalan Karakter: