Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun koltuğa oturmasıyla birlikte sağlık sistemine yeni düzenlemeler getirilmeye başlandı.
Anımsayacaksınız yıllar yılar önce Sağlık eski Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın başlatıldığı ve mucidi olduğu Sağlıkta Dönüşüm programının halkalarından biri de sözleşmeli yöneticilikti.
Sözleşmeli yöneticilik uygulaması, sağlık sisteminin içine girdiği günden bu güne kamu sağlık kurumlarında hem hizmet sunumu ve alımı hem de iş barışı ve huzuru ciddi erozyona uğradı.
Torpilli bazı sözleşmeli yöneticiler egolarını çalışanlar üzerinde “şişirmeye!” başlayınca...
Sözleşmeli memur kralcıklar arasında güç savaşları başlayınca...
Güç zehirlenmesi yaşayan sözleşmeli bazı kişiler “Ben neymişim be abi” teraneleriyle efelenmeye başlayınca...
İşte sağlıkta geldiğimiz son nokta!
Ez cümle:
“Tüfek icat edildi mertlik bozuldu”
Yani, sağlık sisteminin içine sözleşmeli yöneticilik girince liyakat miyakat kalmadı...
Hal böyle olunca da imamlar idareci oldu, şeyhler şıhlar müdür olarak atandı, bazı cemaatlarla yakın irtibatı olanlar da hastanelerin başhekimlik koltuğuna oturtuldu.
Elbette ki bu atamalar bütün idareci ve yöneticileri kapsamıyor...
Onlar kendilerini biliyor...
Daha doğrusu onları herkes tanıyor ve biliyor...
Ha, bu atamalar sadece ilimizde değil elbet, tüm ülke genelinde bazı sağlık kurumlarının başına böyle insanlar tercih edildi...
“Neden, Niye?” sorusunu atayanlara sorun lütfen!
***
Şimdi...
Malumunuz Prof. Dr. Memişoğlu üst düzey bürokrat değişimlerine bakanlıktan başladı.
Genel müdür ve yardımcılarını değiştirdi...
Bakanlıkta birkaç düzenleme daha yaptıktan sonra illerdeki müdür değişikliklerine geçilecekmiş...
Verilen tarih ağustos sonu ile eylül ayının başı...
O kadar beklenir mi bilemem!
Edinilen bilgiye göre Bakan Prof. Dr. Memişoğlu İl Sağlık Müdürlerini kendisi belirledikten sonra...
illerdeki kamu sağlık kurumlarında üst düzeyde görev alacak sözleşmeli yöneticileri de İl Sağlık Müdürünün tasarrufuna bırakacakmış.
Yani İl Sağlık Müdürü başkan ve başkan yardımcıları, başhekim ve yardımcıları, müdür ve yardımcılarını çalışmak istediği kişilerden seçecekmiş.
Elbette doğrusu bu...
Tüm kurum müdürleri, başarılı olmak için güvenebileceği ekip arkadaşlarıyla çalışması kadar doğal bir durum yok!
Amma!
Hani halk arasında bir söz vardır ya!
“Yedirmezler!” diye...
Ha işte!
İllerdeki siyasiler, cemaatlar, sendikalar rahat bırakacaklar mı Müdür Beyi acaba?
Mutlaka birileri devreye girecek, yerelden olmasa bile merkezden istediği adamı atayacak ve atattıracak...
O zaman ne anladım ben bu işten!
Kağıtta, lafta kalır her şey...
Yani eski tas eski hamam...
Ha bu arada sadece elimizde 400’e yakın çalışan sözleşmeli ve idareci personel var...
Artık kim kimi nereye atayacak...
Varın gerisini siz düşünün artık...
***
Bu işin çözümü: liyakatli, cemaat-tarikat bağlantısı olmayan, geçmişi temiz, her çalışanına eşit, hakkaniyetli, adaletli, huzurlu bir çalışma ortamı sağlayan, devletimizin ve milletimizin çıkarlarını ön planda tutan ilkeli müdürleri atamaktan geçer.
Ve...
Atanan bu müdürleri siyasilerin ve diğer STK’ların kapsama alanından çıkarmak, uzak tutmak gerekir.
Mevcut durumda olur mu, yapılabilir mi sizce?
Buyurun yorum sizin...
Yorumlar 19
Kalan Karakter: