Olmuyor olmuyor...
Tekme tokat atmakla, yumruk savurmakla, silahla vurmakla tükenmiyorlar bir türlü...
Hepsinin köküne kibrit suyu mu dökmek lazım ne!
O zaman herkes rahat eder...
Hekimler de biz vatandaşlar da kurtuluruz böylece...
Kavuşturmasınlar bizi sağlığımıza!
Kavuşturmasınlar bizi sevdiklerimize!
Güldürmesinler yüzümüzü!
Tümörlerimizle, tıkanan damarlarımızla, kırık kol, bacaklarımızla, belimizde, boynumuzda, göbeğimizdeki fıtıklarla yıllar sonra mutasyona uğrayarak “Amipler!”, “zombiler!” gibi salınalım hep birlikte ortalıklarda...
Böylesi daha iyi olacak galiba?!!
***
Ooof of...
Tabi ki bu yazdıklarım öfkeden, sinirden, çaresizlikten...
Son aylarda sağlıkta artan şiddet olayları hekimlerimizi ve sağlık personelimizi iyice bunalttı ve başka arayışlara itmeye başladı.
Malumunuz yüzlerce, binlerce hekimimiz şiddet ve çalışma koşullarının iyi olmaması nedeniyle yurt dışına göç etti.
Yurt dışına gitmeyenler de ciddi branşları seçmekten vazgeçti...
En çok tercih edilen branşların başında plastik cerrahi ve cildiye geliyor...
Böyle giderse bir çok hasta, hastalığına çare bulamayacak...
Doktorsuz kalacağız...
Ama hadi iyiyiz yine!
Hepimiz güzel öleceğiz...
Kansermiş, kalp hastasıymış, şekeri, tansiyonu tavan yapmış...
Hayde!
Gidin üfürükçüye, inci gibi dizilin sıraya!
Ama nefesi kuvvetli olsun ha!
***
Toplum, gittikçe şiddete meyilli hale geliyor...
Ve...
Toplumda nasıl şiddet artıyorsa, uygulanan yanlış sağlık politikaları ve söylemler yüzünden hastanelerde de şiddet iyice tırmanmaya başladı.
Sağlık sistemi yeniden inşa edilmeli...
Fiziksel, sözel, ruhsal şiddetin önüne geçmek için cezalar arttırılmalı, ağırlaştırılmalı...
Yeni düzenlemeler, iyileştirmeler yapılmalı...
Sağlık hizmetini sunan hekimler, hemşireler, ebe, teknisyenler...
Ağır çalışma koşulları, mali ve özlük haklarında istenilen iyileştirmelerin yapılmaması, enflasyon karşısında eriyen maaşlar, geçim kaygısı yaşarken...
Bir de bunlar yetmezmiş gibi uygulanan şiddet sağlık emekçilerimizin adeta yaşama sevincini alıyor...
***
Eşine dostuna, annene babana kızdın diye, işte huzursuz oldun diye öfkeni çıkartamazsın sağlıkçılardan...
Bizleri tedavi edip sağlığımıza kavuşturmak için gece gündüz demeden, yemeden, uyumadan çalışan yüzlerce binlerce insanın hayatını kurtaran hekimlerimiz, sağlık personelimiz kimsenin şamar oğlanı değildir nokta.
Bazı hastanelerdeki metal dedektörlerin önleyici ve caydırıcı olmadığı ortada...
Özellikle kamu sağlık kurumlarında yaşanan olaylar da malumunuz...
Peki sorumlu kim?
Şimdi hangi hekimde, hangi sağlık çalışanında sıra acaba?
Yorumlar
Kalan Karakter: