Sağlık alanında faaliyet gösteren birçok sendikada üye yapma-kapma hareketi, telaşı başladı...
Geçtiğimiz hafta “Sağlık-Sen kaynıyor... Yünkül sahalara erken indi...” başlıklı yazımızın ardından yine mail yağmuruna tutulduk...
Adı şimdilik bizde saklı kalsın bir sendikanın başkanı çok ama çok iddialı konuştu...
“Mayıs ayında inşallah yetki bizde olacak. Yünkül’den yetkiyi alacağız... Sağlık-Sen üye kaybına devam ediyor...” dedi.
Sendika başkanına “Yazımızda sendikanın adını verebilir miyiz?” diye sorduğumuzda...
“Şimdi olmaz!” dedi ve...
“Şimdi olmaz! Çünkü üyelere baskı olabileceğini düşünüyoruz. O nedenle sessiz ilerliyoruz...” ifadelerini kullandı...
Başkan, Sağlık-Sen’in üye kaybetmesinin başlıca nedenleri arasında sevilmeyen liyakatsız idareciler, baskıcı temsilcilerin keyfi uygulamaları olduğunu sıraladı...
Yalansa yalan deyin!
Başkan ayrıca “Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’dan başlattığı kurtuluş mücadelesini şiar edinerek bizler de sağlık camiasının liyakatsız bazı sendikacılardan kurtarmak ve mücadele etmek için bu meşaleyi yaktık..” şeklinde konuştu.
Hadi bakalım kolay gelsin!
***
Evet...
Yıllardır sağlık emekçileri Sağlık- Sen’in adam kayırmacılığından, ötekileştirmesinden, mobbing uygulamalarından her daim dert yanıp durdular amma...
Her ne hikmetse yine de her seçim döneminde yetkiyi Sağlık- Sen’e vermekten geri kalmadılar...
Dile kolay 12 yıl...
Biz buna “Bu ne yaman çelişki böyle...” diyoruz...
Birçok üye, “Korktuk, baskı yaptılar, tehdit ettiler...” gibi teraneleri hep gerekçe gösterdiler...
Nazım Usta ne demiş:
“Sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...”
Di mi ama?
Neyse...
***
Şimdii...
Geçtiğimiz cuma günkü yazımızın altına malumunuz her zaman olduğu gibi yorumlar yapıldı...
Okuyuculardan biri “Sendikamızda değişim olsun artık... Koltuğa oturan kalkmıyor!” şeklinde ifade kullandı...
E, kalkmazlar tabi...
Niye kalksınlar ki...
Koltuk “güç!” demek...
Koltuk “otorite” demek...
Koltuk “karizma” demek...
De de ekle ekle dur...
Hele bir de uzun süre makam koltuğuna kök salmışlarsa, koltukların kralı gibi görürler kendilerini...
Artık makamlara değil, makamlar insanlara hizmet etmeye başlar...
Gelen gitmek istemiyor...
Kamusal alanda, sivil toplum kuruluşlarında veya özel iş yerlerinde uzun süreli üst düzey yönetici pozisyonunda görev yapanlar, yukarıda saydığımız koltuk sevdası yüzünden ayrılmakta bayağı bi zorlanırlar...
Koltukla birlikte gömülmeye razılar mı ne!
***
Öncelikle niyetimiz kimseyi kırmak, üzmek değil elbet...
Zülfiyare dokunalım dedik biraz...
Buyurun o zaman...
İlimiz kamu kurumlarında özellikle de sağlık alanında yıllarca koltuğu bırakmamak için büyük mücadelelerde bulunanların sayısı az değil...
Politik tercihlerle üst düzey pozisyonlarda çalışan bazı kamu sağlık görevlileri, başarısızlıklarını, beceriksizliklerini ve yetersizliklerini görüp ayrılmayı neden tercih etmezler?
Heyecanı ve enerjisini kaybetmiş üst düzey bürokratların hala ısrarla o koltuklarda oturma inadını anlamak mümkün değil inanın!
Bu insanların makam, koltuk “hastalığı!” yüzünden toplum olarak çok şey kaybetmiyor muyuz?
Sizce?
Yorumlar 12
Kalan Karakter: