Geçtiğimiz çarşamba günü “Yüksek İhtisas’ta tekerlekli sandalye skandalı! Zulüm mü, işkence mi, çile mi?” başlığıyla paylaşmıştık...
Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi acilinde tekerlekli sandalye bulamadığı için çoğu kez hastasını kucağında muayeneye götürmek zorunda kalan hasta yakınları feryat figan ederken...
Hastane yönetiminin hiç kullanılmamış, sıfır, gıcır gıcır onlarca tekerlekli sandalyeyi zincire vurup beklettiklerini duyurmuştuk.
Fotoğraflarla da belgelemiştik...
Yazımızın yayınlanmasının ardından hastane yönetimi tekerlekli sandalyeleri zincirlerinden çıkartarak hastaların hizmetine sunmuşlar.
Nihayet!
“Bilmeniz gerekir ki bütün zincirler biyolojik değildir. Bazıları bizim eserimizdir ve kırılabilir”
Bugüne kadar nerelerdeydiniz?
Neden bu sandalyeleri kullandırtmadınız hastalara?
Kırık dökük tekerlekli sandalyelerden düşen hastalar da olmuş...
Ya kötü sonuçlanmış olsaydı vebali kimin olacaktı?
Allahtan yazdık da hastalar yeni sandalyelerden yararlanmaya başladı...
Gerçekten çok merak ediyorum:
Zincire bağladığınız tekerlekli sandalyeleri ne yapacaktınız, nerede kullanacaktınız, aylarca belki de yıllarca niye beklettiniz?
Şaka gibi valla!
Akıl tutulması yaşıyor insan!
Hastalara bunca eziyet çektiren tekerlekli Sandalyelerden sorumlu müdür kim mesela?
***
Edindiğimiz bilgiye göre acil servisin yanına küçük bir yer yapılmış ve tekerlekli sandalyeler oraya taşınmış...
Bir de personel görevlendirmişler.
Hastalara aldıkları sandalyeleri geri getirmeleri için ihtiyacı olana kimlik karşılığında veriyorlarmış...
İşte bu!
Çok mu zordu bunu yapmak?
Neyse...
***
“DARMADAĞIN OLDUK!”
Gelelim Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki sözleşmeli müdürlere...
Öncelikle hastanede o kadar çok çözülmesi gereken sorunlar var ki...
Biz sadece bize ulaşanları ancak duyurabiliyoruz size...
Bazı idarecilerin egoları çalışanları canından bezdirmiş durumda...
Ego, dozunda olduğu sürece kimseye zarar vermez.
Ancak “Ben!” duygusu her şeyin önüne ve ötesine geçerse işte o zaman durum vahim!
Tehlike çanları çalıyor demektir.
Yandı gülüm keten helva yani!
Daha önce de hastanenin Kalite ve Destek Müdürü Özkan Kart’ın keyfi uygulamalarından bahsetmiştik size.
Tabii ki çalışanların anlattıklarıyla...
Hala huzursuzluk tam gaz devam ediyormuş.
Kart’ın hastane içinde kendine bağlı birimlerde çalışanların ha bire görev yerlerini değiştirip durması personeli “İllallah!” ettirmiş vaziyette.
“Ne zaman bitecek Tanrım bu azap!” şarkısını pelesenk etmişler dillerinde...
Sözleşmesinin bitmesine de daha 1 yıl varmış...
Gelen şikayetlerin, maillerin haddi hesabı yok...
Özkan Kart makam koltuğuna oturduktan sonra veri, temizlik ve güvenlik personelinin çilesi başlamış...
Buyurun anlatılanları aktaralım size:
***
“Lale Hanım... Biz Yüksek İhtisas Hastanesinde Özkan Kart Müdüre bağlı farklı birimlerde görev yapan personeliz. Özkan Beyin keyfi uygulamalarından inanın canımız burnumuza geldi. Konuşmak istiyoruz bizi dinlemiyor, randevu istiyoruz kabul etmiyor. Ne yapacağımızı, kime gideceğimizi şaşırdık. Ha bire görev yerlerimizi değiştiriyor... Tam alışıyoruz yine değiştiriyor. Ama kendine yakın olanları istedikleri yerlerde görevlendiriyor. Örneğin Göçmen konutlarında ikamet eden bir çalışan oraya yakın hastanede çalışırken Yüksek İhtisas’a görevlendirildi. Yol tam 2 saat sürüyor. Bu sadece bir örnek. Derdimizi anlattığımızda da ‘Ben nasıl istersem öyle olacak. Ben ne dersem o. Çalışmak istemeyen ayrılsın!’ diyor. Ne istiyor bizden, niye böyle yapıyor anlamadık. Psikolojimiz çok bozuk. Bizleri kimse dinlemiyor... Çaresiziz! Ne iş huzuru, ne motivasyonumuz kaldı. Ne yapacağımızı şaşırdık...”
Bizden duyurması!
Yorumlar 36
Kalan Karakter: