Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Başhekimi Dr. Zübeyde Kurtoğlu’nun kurumda düzenlediği toplantıda bazı personele yaptığı öne sürülen mobbingten ve kullandığı ifadelerden söz etmiştik...
Ve başhekim Kurtoğlu’nun toplantıda “Bize karşı art niyetli olanın, kurnazlık düşünenin ümüğünü sıkarım!” sözleri çalışanları derinden üzmüştü.
Olup biteni yazdılar, paylaştılar bizimle...
Hatta ve hatta hastanede yaşadıkları başhekimden kaynaklı bazı olayları da anlatmak için grup olarak ziyaretimize bile geldiler...
Anlattıklarının büyük kısmına yazılarımızda yer vermedik, gündeme almadık...
Başhekim Hanım ertesi günü saat 16.00’da da bir toplantı daha düzenledi.
O toplantıda çalışanlar başhekim Dr. Kurtoğlu’ndan “Ümüğünüzü sıkarım!” ifadesi için bir özür bekledi ama o da olmadı.
Sağlık personelinin ortak söylemi, “Mesainin bitmesi için gözümüz hep saatte. Mobbingler yüzünden mutlu değiliz. Her gün ‘Bugün kime ne olacak, kim üzülecek, kim sözlü tacize uğrayacak?’ diye bekliyoruz. Mutsuzuz, huzursuzuz motivasyonumuz yerlerde...” şeklindeydi.
Biz de gazetecilik görevimizi yerine getirerek ortaya atılan iddiaları ve gönderilen mailleri, konuşulanları süzgeçten geçirerek aktardık...
Ne var bunda!
Yazmayalım mı?
***
Yazı yayınlandıktan sonra başhekim hanım sessiz sedasız ve alttan alttan bir çalışma yürütmüş...
Yememiş içmemiş adeta “Jet” hızında konu ile ilgili yazılarımıza mahkeme kararıyla “Erişim Engeli” getirtmiş!
Niye?
Yazdığımız yazıda; hakaret yok, üslup bozukluğu yok, iftira yok, yalan yok, dolan yok...
Çok mu kırıldınız hanımefendi!
Ayrıca çok da merak ediyorum bir kurum yöneticisi neden erişim engeli için başvuruda bulunur?
Mizah anlayışı olmayan, ironinin ne olduğunu bilmeyen bazı üst düzey bürokratlar kolayı bulmuş...
“Basın yoluyla hakaret!” şikayetiyle emniyeti ve adliyeyi yol etmişler kendilerine...
Yazdığımız yazılar bilgi amaçlıdır...
Kimseye de hiç bir husumetimiz olmaz, olamaz!
Hal böyle iken sözleşmeli bazı idareci ve yöneticiler “Cadı avına!” çıkacaklarına, egolarını şişireceklerine, efeleneceklerine...
Hastanelerde aksayan işleri toparlasalar, mesailerini sorunların çözümü için harcasalar daha doğru olmaz mı?
Şunu hemen belirteyim!
Biz hukuk devletiysek ki öyleyiz, öyle olduğuna inanıyorum...
O zaman adalet, herkese eşit ve hakkaniyetli bir şekilde uygulanmalı.
Bireysel ilişkilerle, makamın ve siyasetin gücü kullanılarak bir şeyler elde ediliyorsa, edilmeye çalışılıyorsa ne kadar ahlaki ve vicdanidir bunu siz okurlarıma bırakıyorum.
Ve...
Bu karara itiraz ediyorum!
İtirazımı da hukuk yoluyla yapacağım.
Birer gün arayla kaleme aldığım iki yazımın yeniden erişime açılması için ilgili merciye başvuruyoruz.
Benim arkamda cemaat yok, tarikat yok, dergahlar yok, vakıflar yok, siyasiler yok...
Üst düzey bürokratlara, siyasilere, şeyhlere, şıhlara “Vip” hizmetimiz de yok...
Sadece onurum var, geleceğe dair umutlarım var...
“Abla” da değilim, “mürit” de...
“Eksik” mi kaldım şimdi?
Varsın eksik kalayım!
***
Başhekim Kurtoğlu, eğer ki bu kararı bize karşı hava atmak, susturmak, korkutmak, sindirmek, yıldırmak için yaptıysa...
Çok üzülürüm!!!
Ha bu arada başhekim hanım hastanede bazı personele “Aba altından sopa göstermeyi” de ihmal etmemiş...
Yazımızın altına yorum yapanları tek tek tespit edecekmiş...
E, sonra...
Başhekim hanım, “Canımı sıkarsanız canınızı sıkmam yakarım!” mı demek istiyor acaba?
Yazmaya devam...
Yorumlar 17
Kalan Karakter: