1948 yılında kurulan Uluslararası Tiyatro Enstitüsü, 1961 yılında aldığı kararla 27 Mart gününü “Dünya Tiyatro Günü” olarak kabul etmiştir. Her yıl enstitüye üye ülkelerin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunmaktadır. Bu güne özel Sevtap Çapan ile röportaj yaptım. Keyifle okumanız dileğiyle.
Öncelikle sizi yakından tanıyabilir miyiz?
İstanbul doğumluyum. Üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğuyum. Kardeşlerimle büyümek bana paylaşımcı olmayı, kendimden başkasını da düşünmeyi öğrettiği için özel ve mesleki yaşantımda da hep öyle biri oldum. Asker bir babanın kızı olmakla hep gurur duydum, bunun yanında; öz disiplin sahibi, prensipli, onuruna düşkün olmamın temel etkeni de bu sanırım. Doğayı seven ve tüm canlılara saygı duyan biriyim. Karıncayı bile incitmez, denen kişilerden biriyim. O yüzden dünyadaki şiddet ve vahşet beni oldukça endişelendirip üzüyor. Sanat ise ruhumdan kaynaklı bir tutku diye düşünüyorum. Otuz yıldır sanatla, oyunculukla meşgulüm. Sanatın insanları anlamamda, dünyayı anlamlandırmamda bana rehberlik ettiğini biliyorum. Son yıllarda edebiyat alanıyla da daha sıkı fıkı bir ilişkiye girdim. Üç yılda yedi kitabım yayınlandı. Oyunculuk ödüllerimin yanı sıra yazarlık alanında da ödül sahibi olan bir sanat ve edebiyat insanıyım.
Tiyatroyu 3 kelimeyle özetler misiniz?
Tutku, özgürlük, özgünlük
Tiyatro sahnenizden ve oyunlarınızdan bahseder misiniz?
Beykoz ilçesinde, merkezde elli beş kişilik bir cep tiyatrosunun sahibiyim. Eşim Murat Batıkan Avcı’nın kurucusu olduğu Tiyatro P.A.S isimli tiyatromuzun Genel Sanat Yönetmenliğini üstlenmiş bulunuyorum. Sahnemiz seyirciye oldukça sıcak ve samimi bir ortam sunuyor ve her gelen çok memnun ayrılıyor tiyatromuzdan. Teknik donanımı güçlü ve imkanlı sahne kullanımına sahip; mesela, seyirci girişi dahil dört antremiz (Oyuncunun sahneye giriş noktası) var. Sahnenin derinliği sayesinde, küçücük bir alana sıkışmışlık hissi oluşmuyor seyircinin üzerinde… Cep tiyatrosu için avantajlara sahip kısacası. 2017 yılında kurulduk ve biri çocuk oyunu olmak üzere toplam altı oyun projemizi hayata geçirip seyirciyle buluşturduk. Tiyatro olarak da iki kez ödüle lâyık görüldük. Oyunlarımız az oynanmış, hiç oynanmamış ya da sıfırdan yazdırılmış oyunlardan oluşturuldu. Özgün işler yapmayı tercih ediyoruz. Ben Seri Kurtuluş oyunlarımız da bunlardan en önemlisidir. Hatta ismi ve tarzı fazlaca taklit edilir oldu. Organik bağ ile birbirine bağlanan tek kişilik üç ayrı oyundan oluşuyor seri oyunumuz, “Ben Kara Fatma”, “Ben Kazım Karabekir” ve “Ben Hasan Tahsin” adlarıyla sahnelenmektedir. Bu oyunlar Cumhuriyetimizin 100. yılına saygı projeleridir. Küresel salgın nedeniyle iki senedir yeni bir projeye başlayamadığımız için üzgünüz sadece…
Yoğun temponuzu nasıl organize ediyorsunuz?
Ben disiplinli ve planlı çalışan biri olduğum için çok zorlanmıyorum. Aynı anda birkaç şeyi birlikte yapabilmek gibi bir kabiliyetim de var neyse ki. Yalnız, laf aramızda, bazen sürmenaj olma endişesi yaşamıyor değilim. Öncelik sırası belirlemek, o sıraya sadık kalacak bir planlama yapmak, odaklanmak ve öz disiplini koruyarak takvime uymak işimi epey kolaylaştırıyor. Sürpriz durumlar baş gösterse dahi, planlamamda bıraktığım tampon vazifesi gören öngörülü boşluklarım can simidim oluyor.
En son okuduğunuz kitaplar hangileri?
Tampon zamanlarıma sıkıştırdığım çok taze iki okumam var; biri Feyza Hepçilingirler’in “Nasıl Pop – Yazar Olunur?” kitabı, diğeri ise canım hocam Müjdat Gezen ile – benim kitaplarımın da editörü olan - Sevgili Damla Karakuş’un Söyleşi kitabı “Her Şeye Hakkınız Olabilir Umutsuz Olmaya Asla."
7 kitabınız var. Kitaplarınızdan bahseder misiniz?
Seve seve… İlk kitabım, “Sahneden kitaba” sloganıyla yola çıktığım çocuk müzikali türündeki “Peri Kız Müzikali”dir. 2019 – 2020 tiyatro sezonunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarında kendi yönetmenliğimde, dünya prömiyeriyle sahnelendi ve sonrasında kitaplaştırıldı. Ardından deneme türündeki ilk kitabım “Kadınım Ulan”, büyükler için yazılmış olan babamın gerçek hikâyesinden yola çıkarak kurguladığım tiyatro oyunu türündeki “Memed” ve hemen ardından ikinci deneme kitabım “Eriveç Erive”. Peşlerinden ise ilk baskısı tükenen ve iki dil seçeneği (Türkçe / İngilizce) ile yenilenerek - çevirisi Sevgili Zeynep Kaymas’a aittir - baskıya giren “Peri Kız Müzikali – Fairy Girl Musical” geldi. 2023’ün son ayında da iki yeni kitabımın baskısıyla yeni yıla “Merhaba” dedim. Biri fantastik çocuk romanı türündeki “Lider Masi ve Masal İzcileri” seri kitap projemin birinci kitabı “Lider Masi”dir. Bu kitap da okura iki dil seçeneğiyle sunuldu: “Ledar Masi and The Tale Scouts / Leader Masi” çevirisi Sevgili Ceren Taştan’a aittir. Diğeri ise bir nota kitabıdır. Peri Kız Müzikali Nota Kitabı basıldı. Sevgili Orçun Tekelioğlu’nun bestesi ve benim şarkı sözlerimle perilerimizin dünyasının sihirli ezgisini okurumuzla buluşturduk. Kitaplarım Dramatik Yayınları’ndan çıkmıştır.
Yeni imza günleri var mı?
Evet, yakın zamanda kitap fuarları daha sıklaşacak ve oralarda yer alacağım. Bunun yanında okullarda ve çeşitli özel yerlerde tarihleri belirlenen imza günlerim var ve çok heyecanlıyım.
Son olarak hayranlarınıza neler söylemek istersiniz?
Sanatla ve edebiyatla kalmalarını diliyorum. Ruhumuzun huzura erdiği ve kendimizi keşfettiğimiz bu alanlara yakın durmak, kendimizle kaliteli vakit geçirmek ve dünyayı anlamak için en özel yerlerdir. Bir de bu toprakların değerini bilip hep hafızalarında tutmalarını rica ediyorum. Ayrıca sevgili Derya Uysal, bu keyifli dakikalar için size ve ekibinize de teşekkürlerimi sunuyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: