Türkiye;
Narin’den gelecek bir haber bekliyordu.
Umutla...
Ne yazık ki, arama çalışmalarının 19. gününde acı haber geldi.
Yazıklar olsun!
*
Narin’in;
Pazar günü cansız bedenine ulaşılmasının ardından çok hızlı şekilde gözaltılar başladı.
Zaten;
Uzmanlar da hep söyledi.
''Katiller;
Ailenin en yakınında'' diye.
Hatta;
‘’Ailenin içinde’’ denildi.
Amca zaten tutuklu.
Anne, baba, ağabey ve diğerleri...
Hepsi halen gözaltında ve sorguları sürüyor.
Şimdi...
Hesap verme zamanı.
Çok şeyler konuşuluyor.
Aslı var, ya da yok.
Tek gerçek...
Düğüm çözüldü, soruşturmayı yürütenler her şeyi en ince ayrıntısına kadar biliyor.
İddianame hazırlandığında, tüm kamuoyu öğrenecek gerçekleri.
*
Narin kaybolunca, adeta iğneyle kuyu kazıldı.
Ekiplerin çalışmasını eleştiren de var, takdir eden de.
Bir anlamda samanlıkta iğne arandı.
Kolluk güçlerinin eksiklik ve kusurları da olmuştur elbet.
Ama;
Asıl mesele ne biliyor musunuz?
Kusursuz cinayet olmadığı gerçeği bir kez daha kanıtlanmış oldu.
Dünyanın tanıdığı bir isimden söz edeyim.
Prof. Dr. Sevil Atasoy.
Adli Tıp Uzmanı ve Kriminolog oluyor kendisi.
Karanlık cinayetlerin çözüldüğü Kanıt Dizisi vardı ya!
O dizinin de sunucusuydu.
Bölüm bitiminde yaptığı kapanışı hatırlayalım!
‘’UNUTMAYIN, KUSURSUZ CİNAYET YOKTUR.’’
Anımsadınız değil mi bu anonsu.
Sevil Hocanın;
‘’Kusursuz cinayet yoktur. Kusursuza yakın olanı vardır’’ diye bir de kitabı bulunuyor.
Günümüzde;
Kusursuza yakın olan cinayeti de aydınlatmak artık çok kolay.
*
ARŞİVİMDEKİ ACI HATIRA
Türkiye;
Bugün nasıl Narin’e ağlıyorsa, 1986 yılının Kasım ayında da bir yavrumuzun ölümü yürekleri kor gibi yakmıştı.
2,5 yaşındaki Hikmet Çaycı, Gemlik’teki Yıkıntı Restoran önünde kaybolmuş, günler sonra cansız bedeni adeta buharlaştığı yerin üst kısımlarındaki ormanlık alanında bulunmuştu.
Minik yavrunun ölüm sebebi, açlık ve iklim koşullarına bağlı donma olarak kayıtlara geçmişti.
Kamuoyunda;
‘Küçük Hikmet’ olayı olarak bilinen davada, bütün suç garson bir gence yüklenmişti.
Yargılanan ve hüküm giyen genci, bir dönem savcılık da yapan Bursa’nın efsane avukatlarından merhum Necdet Öztürk ücretsiz savunmuş ve günahsız genci kurtarıp kısıtlanan özgürlüğünü geri verdirmişti.
Bursa’nın eskileri geçtiğimiz yıllarda aramızdan ayrılan Avukat Necdet abiyi iyi tanır, anmışken kendisine rahmet diliyorum.
Her ölüm hüzün dolu, ama çocuk ölümleri beni meslek hayatımda hep çok etkiledi.
Hele ki;
Canavarca öldürülmüşlerse.
O yıllarda da, Türkiye’nin gözü kulağı Bursa’dan bu olayla ilgili gelecek haberlere çevrilmişti.
Meslekte 3 yıllık bir muhabirdim ve günlerdir evime gitmeyip uyumadan Jandarma’yla sahada iz sürmüştük. (O yıllarda, Mehmet Ali Yılmaz’ın sahibi olduğu Türkiye’nin güçlü ulusal gazetelerinden Güneş’teydim.)
Bu fotoğraf da, küçük Hikmet’in katil zanlısı olarak yargılanan Durmuş Tekirtaş’ın şimdi Kent Müzesine dönüştürülen Heykel’deki Merkez Adliye binasına, Adli Tıp Doktoruna sağlık kontrolü için getirildiğinde çekildi.
Dile kolay...
Tam 38 yıl olmuş ve hala, unutulmuyor.
Hele ki, yitip giden can minicik bir evladımızsa...
Tıpkı;
Narin gibi.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: