Aylar öncesinden tanıtımları başladı.
Herkes büyük bir beklenti içerisinde bekledi.
24 Kasım’da Netflix’de yayınlandı.
Film seyredenleri ikiye böldü.
Çok beğenenlerde var, hiç beğenmeyenler de.
İkiye bölünmelerin sebebi Aşk-ı Memnu dizisindeki tutkuyu, aşkı, sevgiyi aradık filmde.
Yıllar geçse de ne zaman yayınlansa Aşk-ı Memnu’nu oturup seyrediyoruz aynı heyecanla.
O diziden sonra “Çok yakışıyorlar, bir arada olsunlar, bir film çekelim” diye 13 yıl sonra iki oyuncuyu buluşturdular.
Bu buluşma markaların gücünden kaynaklanıyor.
Yani Kıvanç Tatlıtuğ ve Beren Saat oynamasa bu film için o kadar da beklenti içerisine kimse girmezdi.
İsim yapmak böyle bir şey.
Marka olmak.
Pazarlamanın gücünü ortaya çıkarmak.
Filme gelirsek...
Romantik filmleri severim.
Mutlu sonlar güzeldir ama birazda hayatın gerçeklerine göre romantik komedileri çeksek.
En azından Türkiye’de.
Müzisyen ve tasarımcının New York'ta başlayan macerası tam bir ters köşe.
Filmin en güzel tarafı bu.
Öyle bir yaşıyorlar ki hayatı hiç dertleri, kederleri yokmuş gibi.
Para sıkıntısı çekmiyorlarmış gibi.
Hele bir sahne var ki o kadar gereksiz.
Filmin New York'ta çekildiğini gözler önüne sermek için yapılmış adeta.
Dijitale iş yapıldığı zaman mutlaka sıra dışı olması gerekmiyor.
Sıra dışı olduğu zaman filmler, diziler Aşk-ı Memnu’daki romantikliği, gerçekliği arıyoruz.
Filmi seyretmeyenler için daha fazla detay yazmıyorum.
Yeni filmler ve detaylarında buluşmak üzere...
Yorumlar
Kalan Karakter: