Günübirlik kiralık evlere ilişkin yasal düzenleme nihayet çıkıyor.
Bu, kestirme adı aslında. Kast edilen kısa süreli konut kiralama yöntemi.
Süre bir günlük de olabiliyor, bir saatlik de. Kimi zaman ise bir haftalık veya bir aylık.
Dünyada da yaygın olan bu uygulama ağırlıklı olarak turistik geziler ve iş gezileri için tercih edilirken Türkiye’de özellikle sağlık turizmi ve kongre turizminin hareketlenmesiyle gündeme geldi.
Ancak daha sonra göçmen akınıyla kontrolsüz şekilde büyüdü.
Artan talep pek çok sorunu da beraberinde getirince neredeyse her konuda olduğu gibi bu alanda da önce uygulama sonra yasal altyapı kendini gösterdi.
Uygulama Meclis’in de gündemine geldi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, programda bir değişiklik olmazsa bugün Meclis Genel Kurulunda ele alınacak.
Teklifin yasalaşması uygulamaya çeki düzen verilmesi açısından çok önemli.
Çünkü bu alanda deyim yerindeyse tam bir “başıbozukluk” söz konusu.
Kiraya veren açısından yüksek getirisi ve ticari kazanç sayılmaması, kiralayan açısından ise ucuz konaklama olanağı sunması yöntemi cazip kılıyor.
Ancak iş bununla sınırlı değil. Bu evlerde kimin kaldığının resmi olarak tespitinde yaşanan güçlükler, kiralayanın konutu yeniden kiraya vermesi, yasadışı işlerde kullanılması gibi sorunlar var.
Ayrıca toplumsal güvenlik ve sağlık riskleri içeriyor.
Örneğin 1593 sayılı Hıfzısıhha Kanunu’na göre ile çiçek, kızıl, kolera, difteri, dizanteri, çocuk felci, şarbon, ruam, tifo, tifüs gibi bulaşıcı hastalıkları olanların ülkeye girişi yasak. (md.134)
Son dönemde Türkiye’ye orantısız, düzensiz bir göç var ve bu tür bulaşıcı hastalıklar açısından günübirlik kiralanan konutların bulunduğu binalarda asansör gibi ortak alanlar riskli noktalar hâline geliyor.
Uygulama nedeniyle en büyük sıkıntıyı da kat malikleri yaşıyor. Kiminle komşuluk ettiklerini bilmeden, can ve mal güvenlikleri tehlikede yaşamak zorunda kalıyorlar.
Devletin ise kayıt dışılığın büyük boyutlara ulaştığı bu piyasada ciddi vergi kaybı var.
Türkiye’nin daha çok büyük kentlerinde yaygın olan bu kiralama yöntemi Bursa’da da ilgi görüyor. Özellikle sağlık turizminde.
Örneğin kimi turizm şirketleri termal bölgelere; termal hastane veya kaplıcalara yakın yerlerde konutları satın aldıktan sonra, Arap ülkelerinden gelen fizik tedavi ihtiyacı olan hastalara kısa süreli kiralıyorlar.
Bir binada birden çok konutu satın alarak neredeyse apart otel işi yapanlar bile var.
Tabii olan kat maliklerine oluyor. Bazen gürültü, bazen temizlik ve hijyen, bazen çöp sorunları ortaya çıkıyor.
Bu nedenle getirilecek yasal düzenleme en çok onları sevindirecek gibi görünüyor.
Çünkü teklif Meclis’ten geçerse bir konutun turizm amaçlı kiraya verilebilmesi için kat maliklerinin onayı gerekecek.
Diğer bir deyişle bina sakinleri “Hayır” dediğinde o konut günübirlik kiraya verilemeyecek. Böylece hem bina sakinlerinin istemedikleri kiracıların binadan ayrılması talebinde bulunmalarının yolu açılacak hem de yenilerinin gelmesi engellenecek.
Yasa, kayıt dışılığın önüne geçeceği için Maliye’nin de kasasına daha fazla vergi geliri girmesi anlamı taşıyor.
Ayrıca kısa süreli kira sözleşmesinin iki tarafında yer alan kiralayan ve kiraya verenin hakları yasal güvenceye kavuşmuş olacak. Tarafların maddi ve manevi kayıp endişesi ortadan kalkacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ruhsat alma zorunluluğu getirecek bu yasal düzenleme bu önemli soruna ciddi bir çözüm olması bekleniyor.
Yeter ki denetimler sıkı tutulsun.