“Her olanda bir hayır vardır” dedi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sezai Karakoç’un “Ey Sevgili” şiirinden bir dizeyle devam etti:
“Kaderin üstünde bir kader vardır.”
22 yılda 18 sandık imtihanı yaşadığını ve sonuncusunda irtifa kaybı yaşadıklarını söyledi.
“Seçimin galibi milli iradedir” dedi.
“Milletle inatlaşmaktan, milletin takdirini sorgulamaktan bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da uzak duracağız” dedi.
Yanlışları düzeltmekten, eksikleri tamamlamaktan söz ederek “Kendimizi yenilediğimiz kapsamlı bir muhasebe zemini oluşturacağız” dedi.
Bugüne kadar yaptığı balkon konuşmalarının en ılımlısıydı sanırım.
En önemli iki cümlesinden biri “Ülkemizi, milletimizi, ekonomimizi yoran 1 yıllık seçim maratonu bitmiştir. Önümüzde hazine değerinde 4 yıl vardır” cümlesiydi.
Diğeri ise “deprem bölgesinin yeniden ihyası ve ekonomideki sıkıntıların giderilmesi başta olmak üzere acil sorunlara daha fazla eğilmek”ti.
Bir anlamda “Mesajınızı aldım” demiş oldu.
Nitekim “Enflasyon başta olmak üzere ekonomi programımızın olumlu sonuçlarını yılın ikinci yarısından itibaren görmeye başlayacağız, herkes kendi gündemine yoğunlaşacaktır” sözü de bunu açıklar nitelikteydi.
Hitap ettiği topluluk, görmeye alıştığımız gibi sayıca kalabalık değildi. “Sadece bir telefon sizi buraya topladı” cümlesinden onların da zoraki bir görev yerine getirme duygusuyla orada bulunduğu anlaşılıyordu.
Cumhur İttifakı açısından aday tercihleri hiçbir zaman sorun olmamıştı, şartlar elverse bu seçimde de olmazdı ama alınan sonuçlar ekonomik olarak bıçak kemiğe dayandığında neler olabileceğini ortaya koydu.
Daha önceki yazımda ekonomik sorunlar nedeniyle bu seçimin yerel seçim olmanın ötesinde bir önem taşıdığını belirtmiştim.
Sandık sonuçları da bunu doğruladı.
Elbette Yeniden Refah Partisi’nin bu seçimdeki İsrail ile ticaret çıkışının bir etkisi var ancak asıl etken Cumhur İttifakı’nın kendi seçmeni içindeki depremzedelerin, emeklilerin ve emekçilerin ortaya koyduğu tavır oldu.
Depremzedeler Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir umut Cumhur İttifakı’na sarılmıştı ama zaman umutlarını boşa çıkardı.
Cumhuriyet tarihinin en zor günlerini yaşayan emeklinin sabrını taşıran ise Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in seçim sürecindeki sert açıklamalarıydı. Kısa Dalga yazarı Sedat Bozkurt’un “Türkiye İçin Zor Günler mi Başlıyor?” başlıklı yazısında yer verdiği “Şimşek’in programının ana temeli belli. Memur ve emeklilere enflasyonun üzerinde yarım puan bile olsa yüksek zam olmayacak. Önümüzdeki dönem bayram ikramiyesine de veda edebiliriz. Bayram ikramiyesinin konuşulduğu toplantıda ‘Bayram ikramiyesi nedir? Böyle bir şey dünyanın neresinde görülmüş’ tepkisini bile göstermiş.” iddiası da bunlardan biriydi.
Emekli ve emekçi çok kızdı ve sandıktan da kızgınlığını demokratik yolla dile getirdi.
Daha önce pek çok seçimde sayıları milyonları mağdur kesimler olmuştu, her defasında onların seçim sonucuna etki edeceği konuşulmasına rağmen gerçekleşmemişti çünkü hiçbiri milyonların canını geçim sıkıntısı kadar acıtmamıştı.
Cumhurbaşkanı dün geceki balkon konuşmasında “Bu seçim sınavına da yoğun bir şekilde hazırlandık” dedi.
Emekliler de seçim sınavına iyi hazırlandı. Hazırlanmayan arkadaşlarını da uyardı. Seçim günü sosyal medya gruplarında viral olan bir paylaşım bu hazırlığı çok iyi açıklıyordu:
“Bugün sınava girecek tüm emeklilere Allah zihin açıklığı versin!”
Dünün en iyi özetiydi sanırım.
Milletle inatlaşmanın sonucu sandıktan zihin açıklığı olarak çıktı.
Emekli ve emekçi kendi kaderini kendisi belirledi, egemenliğin kayıtsız şartsız kendisinde olduğunu hatırladı.
Bir dönüm noktası olan dün geceden sonra Türkiye’yi ne bekliyor?
Erken seçim, parlamenter sisteme geçiş hazırlığı, partilerin kendi içinde yeniden dizaynı, Erdoğan ile son dönemde ters düştükleri iddia edilen Mehmet Şimşek’in görevden alınmasıyla ekonomide tansiyonun düşürülmesi önümüzdeki günlerin konuşulacak konuları olacak.