Lozan Üniversitesi tarafından Avrupa Konseyi için her yıl hazırlanan Cezaevi İstatistik Raporu’nun 2023 yılı verileri 348 bin 265 mahkûm ve tutuklu ile Türkiye’yi Avrupa’da birinci sıraya yerleştirmişti. Ocak 2023 rakamlarıydı bunlar.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün Ceza ve İnfaz Kurumu İstatistikleri 2023 verilerine göre 31 Aralık 2023 tarihindeki kayıtlı kişi sayısı ise 291 bin 911’di. Bu sayı yüzde 14,5 oranında azalmayı ifade ediyordu.
Veriler, 2018’den bu yana toplam hükümlü ve tutuklu sayısının 260 binin altına hiç düşmediğini gösteriyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun 12 Haziran 2024’teki toplantısında, o gün itibariyle 403 ceza infaz kurumunda 340 bin 268 hükümlü ve tutuklu bulunduğunu açıkladılar.
Ceza İnfaz Kurumu’nun 2025’e ilişkin güncel istatistikleri ile devam edelim.
7 Nisan 2025 tarihli Resmi İstatistik Programı kapsamında olmayıp hizmete özel hazırlanmış verilere göre 346 bin 442’si hükümlü, 56 bin 618’i tutuklu olmak üzere toplam 403 bin 60 kişi ceza infaz kurumlarında bulunuyor.
Tekrar yazayım; 403 ceza infaz kurumunda 403 bin 60 kişi.
Her birinde bin kişi demek bu.
Diğer taraftan hükümlü ve tutuklu sayısında 10 ayda 62 bin 792 kişilik artış olduğunu da gösteriyor.
Bir başka veri de denetim ve takibi yapılan yükümlülerle ilgili.
31 Mart 2025 itibariyle denetim ve takibi yapılan toplam yükümlü sayısı 448 bin 790.
Bu sayı, denetimli serbestlikle cezanın infazı, adli kontrol, uyuşturucu bağımlılarının tedavisi ve denetimli serbestliği, denetim ve takibi yapılan çocuk yükümlüler ile yetişkin yükümlüleri kapsıyor.
Hepsini alt alta koyduğunuzda toplam 851 bin 850 kişinin yarısının cezaevinde yarısının takipte olduğu sonucuna ulaşılıyor.
Ülke kocaman bir hapishaneye dönerken ve toplumda suç oranı giderek artarken hükümet edenler bireyleri suça iten nedenleri ortadan kaldırmayı önceleyen yaklaşım geliştirmekten çok cezaevi sayısını artırmaya ağırlık vermiş durumda.
Yukarıda sözünü ettiğim İnsan Hakları Komisyonu’nun 12 Haziran 2024’teki toplantısında yine Genel Müdür Yıldırım, 2026 yılına kadar 34 cezaevi daha açılacağını belirtmişti.
Bir ülke neden buna ihtiyaç duyar?
Hükümet edenlerin görevlerinden biri de toplumsal barış ve huzuru sağlayıcı ekonomik, sosyal ve siyasal politikalar üreterek suç ve suçluluk oranlarını azaltmak değil midir?
Ekonomik sorunlarını çözememiş bir ülkede yozlaşma kaçınılmazdır.
Toplumsal cinnet noktasına gelinmesinde öncelikli neden kuşkusuz ekonomik sıkıntılardır.
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’ın yukarıda söz ettiğim açıklamasına göre ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutukluların suç profilinde uyuşturucu suçları yüzde 36 ile ilk sırada. Hırsızlık ikinci ve yaralama suçları üçüncü sırada.
Bu veriler bile başlı başına yozlaşmanın fotoğrafı değil mi?
Kadınlar ölmeye, çocuklar istismara uğramaya devam ediyor.
Sokak çeteleri, bireysel silahlanma önlenemiyor.
Öfke patlamaları bitmiyor.
Siyasal gerginlikler ise öfkeyi daha çok tetikliyor, tetiklenmesine zemin hazırlıyor.
Psikolojik sorunları yoksa evinde aşı, düzenli bir işi, huzurlu bir hayatı olan kim suça bulaşır?
Daha bir ay önce 50 milyar dolar havaya savrulup gitti.
Bu para madem harcanmak için vardı, onunla ne çok okul açılır, yatırım yapılır, üretim, istihdam sağlanırdı.
Ama yatırım yapmak, üretmek zahmetli iş.
Bu satırları yazarken bile kim bilir kaç suç işlendi ve cezaevi nüfusuna kaç kişi eklendi.
21. yüzyılda doğan alfa kuşağı çocuklar bu tabloyu görerek büyüyor.
Demek ki dünya böyle bir yermiş, diyerek kanıksıyorlar maalesef.
Onlara bırakılan iyi bir şey yok ki daha iyisini yapsınlar.
Umalım yanıltsınlar ve başarsınlar; mutlu, huzurlu ve refah içinde bir ülkede yaşamayı.
Yorumlar
Kalan Karakter: