Uzaylılar bir gün ansızın dünyaya gelse, en büyük problemimiz ne olurdu?
Hiç düşündünüz mü?
Aklınıza hemen bilim-kurgu filmlerindeki gibi uzaylılara savaş açmak gelmesin.
Konuşmak, onları anlamak olurdu değil mi?
Nasıl konuşacağız? Ne diyeceğiz? Kim konuşacak?
2010 yılında ‘Birleşmiş Milletler’in yaptığı gizli bir toplantıya dair bir takım dedikodular yayıldı…
Bu toplantıda, dünyaya uzaylılar geldiğinde, kimin konuşacağı tartışıldı ve bir kişi seçildi…
Malezyalı astrofizikçi “Mazlan Othman”
Kendisi böyle bir şeyin görüşülmediğini söyleyerek iddiaları yalanladı ama gerçek şu ki insanlık uzun zamandır uzaylıları merak ediyor ve senelerdir üstünde çalışmalar yapıyor...
Aynı konu “3 Cisim Problemi” dizisinde de işlenmişti.
Dünyamıza gelebilecek akıllı yaşam formlarıyla iletişime geçmesi için üç tane bilim insanı görevlendirilmişti…
İnsanlık uzun zamandır, SETI (Search for Extraterrestrial Intelligence) yani “Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması” projesi kapsamında uzayda “akıllı yaşam” arıyor.
Evet şimdiye kadar bir şey bulamadık ama ya bir gün başta dediğim gibi bir durum yaşanırsa?
Tam da bu konuyla alakalı bir film önerisiyle geliyorum sizlere…
“Arrival” ülkemizde “Geliş” adıyla 2016’da vizyona giren bilim-kurgu filminde tam olarak bundan bahsediliyor.
Filmde bu konu çok yüzeysel ve hızlı olarak gösterilse de hemen öyle kolayca anlaşılır bir şekilde olmazdı elbette.
Bildiğiniz üzere başka bir dili öğrenmek bile epeyce bir zaman alıyor hatta onu bırakın aynı dili konuşsak bile birbirimizi anlayamıyoruz…
Fakat insanı insan yapan bu güçlü iletişim becerisi ve bu beceriyi bir adım daha ileriye götürebilmek mümkün üstelik bunun için uzaylıları beklemeye de gerek yok, kendi gezegenimize baksak yeter.
Yukarıda bahsettiğim “SETI” projesinin yanı sıra üzerinde yıllardır çalışılan başka bir proje ise;
CETI (Deniz Memelileri Çeviri Girişimi) adındaki bu projede ise dünyamızdaki okyanuslarda yaşayan canlıların kullandıkları dilleri araştırıyorlar.
Çıkardıkları sesler, vurgular kendi aralarında kurdukları iletişimi dinleyip kendi dilimize anlaşılır şekilde çevirmeyi amaçlıyorlar…
Ve şu ana kadar “Balinalar, Yunuslar ve Çayır Köpeği” gibi birçok canlı üzerinde sayısız çalışma yapılmış.
Hatta bu konuda sevdiğimiz bir teknolojiyi kullanıyorlar “Yapay Zeka”
Saatler süren ses kayıtlarının dinlenmesi, incelenmesi, frekans aralıkları, sesteki farklı vurgular ve daha bir çok şey yapay zeka yoluyla daha hızlı bir şekilde ayrıştırılıp belki de aylar, yıllar sürecek çalışmaları minimuma indiriyor.
Arrival filmine geri dönecek olursak…
Kısaca konusunda bahsetmem gerekirse;
Dünyanın 12 farklı noktasına UFO’lar inmiştir ve dolayısıyla bu durum dünyanın pek çok yerinde paniğe yol açmıştır. Başroldeki Dilbilimci Dr. Louise Banks isimli karakterimiz ise uzaylılarla iletişim kurmak ve onların dünyaya geliş amaçlarını öğrenmek için hükümet tarafından görevlendirilmiştir…
Bu önemli görevi bir grup bilim insanıyla beraber üstlenen başrolümüz herkesin merak ettiği şu soruyu soracaktır.
“Bu dünyaya neden geldiniz?”
Filmde zamanın doğası ve algısı üzerine derinlemesine düşünceler sunar. Uzaylıların dili, zamanın doğrusal olmayan yapısını anlamalarına olanak tanır ve Louise'in de bu dili öğrenmesiyle birlikte geleceği görme yetisi kazanır.
Bu, filmin bilim-kurgu öğelerinin yanı sıra felsefi bir derinlik kazanmasına neden olur.
Geçmişinizi ve geleceğinizi sorgulatan aynı zamanda hangisinin daha önemli olduğunu derinlemesine anlatan bir yapım demek yanlış olmaz sanırım…
Filmin çıkışından bu yana 8 yıl geçmiş olmasına rağmen izlemeyen olabilir düşüncesiyle çok fazla spoiler vermek istemiyorum.
Ama bilim-kurgu sevenlerin ve zaman algınızın nasıl değiştirebileceğini görmeniz açısından izlemeyenlere tavsiye ettiğim bir film diyebilirim…
Yapay zekanın tercümanlık yapmakta oldukça geliştiği ve insan tepkimesine yakın bir refleksle çeviri yaptığından daha önce bahsetmiştim.
Sizce yakın gelecekte yapay zeka yoluyla dünya dışı akıllı yaşam formlarıyla kolayca iletişime geçmemiz mümkün olacak mı?
Biz daha aynı dili konuşup birbirimizi anlayamazken bunu bizim için yapay zeka mı yapacak?
Sonuçta yapay zekanın neler yapabildiğini gördük ve her geçen gün neler yapabileceğine şahit oluyoruz. Bence buna da bir el atar diye düşünüyorum.
Böyle bir durumla karşı karşıya kalsanız sizin ilk söylemek istediğiniz ya da sormak istediğiniz şey ne olurdu?
Karşımızdakini dinlemeyi bile beceremediğimiz zaman zaman öfkemize ya da duygularımıza yenik düşüp konuşmasına izin vermediğimiz insanoğluyla başka bir akıllı yaşam formu iletişime geçmek ister mi?
Böyle atraksiyonları insanlık olarak severiz sevmesine de böyle bir durumda her şeyden önce bizim ağzımızdan çıkanı kulağımız duyar mı onu bilmiyorum…
Yorumlar
Kalan Karakter: