Her insanın hayatında iz bırakan; bir önceki düşünce kalıplarını yıkan, bilinç seviyesini yükselterek yaşama farklı perspektiflerden bakmasına vesile olan bir kitap, repliklerinin unutulmadığı bir film, ezberlerden silinmeyen bir şarkı ya da mücadelelerde dolu bir hayat hikayesi mutlaka vardır.
Olmalıdır da.
‘Düşünmek’ üzerine düşünmek, öğrenmeyi sevmek ve kendi kendinin dedektifi olarak, “Neredeyim, ne yapıyorum, nereye gidiyorum” sorularını kendimize sorabilme cesareti gösterebilmek, insanın kendi talihini sağlam temeller üzerine inşa etme yolunda, çok önemli bir yaşam becerisidir zira!
Geçen yıl tam da bu zamanlar, içsel devrimimi başlatan, kendime meydan okumama sebep olan, eşsiz bir benlikle yaratıldığımı farkına vardıran bir kitapla açılmıştı gözlerim.
Yazar Clarissa P. Entes tarafından yazılan “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabını bitirdiğimde, ilk keşfim şu olmuştu:
Kitaba başladığımdaki ‘ben’ ile bitirdiğimdeki ‘ben’ aynı kişi değildi artık.
Ve bir kadının yenileceği tek düşman, yalnızca ve yalnızca kendisiydi.
Sıcak yaz aylarının çok erken yakıp kavurmaya başladığı bu günlerde, müzik listemde çalan;
“Ya çok cahilsem, hiç sevmemişsem
Cesur olmamışsam, zamanı harcamışsam...”
söz ve müziği Şebnem Ferah’a ait "Gözyaşlarımızın tadı aynı" adlı şarkıyı dinlerken, sevdiğim bir arkadaşımın sosyal medya hesabından paylaştığı bir fotoğrafa uzun uzun bakakaldım...
O fotoğrafta benim dünyayı algılayış sistemimi yerle yeksan eden, dünyaya bakışımı büsbütün değiştiren “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabı vardı.
İşte dedim o anda, kılavuzu cesaret olan bir kadın daha...
Toksik ilişkiler; sevgi ve saygı kriterinden uzak sağlıksız evlilikler, ruh emici, narsist, sığ birliktelikler bir insanın hayatını bir anda altüst edebilir, hatta öyle ki sağlığını bile doğrudan etkileyebilir.
Fakat kurban psikolojisine girmeden, alışkanlıkların yıpratıcı ağına teslim olmadan, bağımsızlığımıza kurulan o sinsi tuzaklardan kurtulmak da yine sadece bizim elimizde.
Aysel Gürel’in bir röportajında söylediği “Korku insanı cüceleştirir” sözünü duyar duymaz kulağıma küpe yapmıştım!
İşte bu kitap da tam manasıyla; cesareti, dipsiz kuyulardan çıkmanın tarifini, birbirine yurt olan kadınların güçlü dayanışmasını anlatıyor.
Ataerkil dünya düzeninde pasifleştirilmeye ve sindirilmeye çalışıldığımız bu sistemde, her kadının yolunun bu kitapla kesişmesini diliyorum.
Işığıyla parlayanlarımızın, karanlıkta kalanlarımızı aydınlatması ümidiyle...
Yorumlar 2
Kalan Karakter: