Karneler alındı, okullar tatile girdi; eksikleriyle, aksaklıklarıyla, güvenlik ve temizlik sorunlarıyla dolu bir eğitim yılı daha geride kaldı.
Üç ay sürecek yoğun torun mesaisi bazı ailelerde anneanne ve babaannelerin omuzlarına yüklenirken; çocuklarını yaz okuluna göndermeyi planlayan anne babalar da, en doğru tercihi yapabilmek için telaşa kapılmış durumda.
Fakat özel okulların yaz spor okulları için belirlediği fahiş ücretler dudak uçuklatacak seviyede.
Açıkçası, tüm eğitim yılını okul sıralarında geçiren bir çocuğun yaz tatilinde de tekrar okul ortamına sokulması bana pek mantıklı da gelmiyor.
Çocukların da nefes almaya, özgürce oynamaya, hatta canlarının sıkılmasına bile ihtiyacı var.
Zira tatil, yalnızca bedenin değil, ruhun da dinlendiği bir zaman dilimi olmalı.
Oysa çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey, birlikte geçirilebilecek nitelikli zaman.
Mesela birlikte kitap okumak sadece okuma alışkanlığı kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda çocuğun hayal gücünü geliştirir, kelime dağarcığını zenginleştirir.
Ve tabii ki oyun…
Bir kitapta okumuş ve altını çizmiştim. “Çocukların oyun oynamak için özgürlüğe ve zamana ihtiyacı vardır. Oyun bir lüks değildir. Oyun bir zorunluluktur.”
Yetişkinlerin ısrarla kaçındığı "boş zaman" olarak gördüğü oyun, çocuklar için aslında en ciddi öğrenme biçimidir.
Oyun sırasında çocuk mutlu olur, hayal kurar, kuralları öğrenir, paylaşmayı ve sabretmeyi deneyimler.
Hele ki anne ya da babasıyla oyun oynayan bir çocuğun gözlerindeki heyecanı, sesindeki neşeyi tarif edebilmek mümkün değildir.
Belki her gün uzun saatler ayıramayız, ama günde 1 saatlik oyunun etkisi bile çocuğun gelişimine çok önemli katkı sağlar.
Çocuklar için en değerli hediye, onlarla geçirdiğimiz zamandır.
Bu yaz, güzel bir kitap listesi yapalım hep birlikte kitap okuyalım.
O minik elleri tutup sokaklarda yürüyelim.
Tarihiyle son derece zengin bir şehir olan Bursa’da, çocuğumuzu da yanımıza alıp birlikte bir müzeyi gezelim.
Birlikte kurabiye yapalım. Sevdiklerimizle paylaşarak afiyetle yiyelim.
Özellikle sıcak havalarda bir kap suyun hayvanlar için ne kadar önemli, hayati olduğunu çocuklarımıza anlatalım.
Onlarla birlikte hazırladığımız soğuk su kaplarını mahallemizin bir köşesine, parkın gölge bir yerine bırakalım.
Hem doğaya karşı sorumluluk duygularını geliştirelim hem de canlılara saygıyı küçük yaşta öğretelim.
Küçük ev işleri için sorumluluk verelim.
Çocuklar, kendilerine verilen görevleri yerine getirerek sorumluluk almayı öğrenir.
Dikkatli bakarsak biz yetişkinlerin çocuklardan öğreneceği çok şey var.
Birlikte geçireceğimiz bu özel anlar, sadece çocuklarımızın değil, bizim de en kıymetli hatıralarımız olacak.
Herkese güzel, keyifli, eğlenceli, bol oyunlu bir tatil diliyorum.
Ve yazar Paulo Coelho’nun çocuklarla ilgili söylemiş olduğu manidar sözünü de sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın; çünkü bir çocuğun bir yetişkine öğretebileceği her zaman üç şey vardır: Nedensiz yere mutlu olmak, her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak ve elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmaktır.”
Yorumlar
Kalan Karakter: