Öğrenciler için bir yılın emeğinin sınandığı, velilerin de en az çocukları kadar heyecanlı bir süreç yaşadığı sınav dönemi geldi çattı.
Günümüzün ekonomik zorlukları ve artan işsizlik koşulları, sadece bilgiyi değil duygu yönetimini de sınav haline getirirken, öğrencilerin kaygısı da her geçen gün giderek artıyor.
Kaygı aslında, insan yaşamının devamı için sunulmuş en doğal bir savunma mekanizması.Tehlikelere karşı bizi uyarırken yaşam için mücadele ederken de, motive ediyor.
Ancak kontrol altına alınamayan sınav kaygısı, işleri tersine çevirerek, doğrudan performansı olumsuz etkileyebiliyor.
Normalde motive etmesi beklenen bu duygu, dikkati dağıtmakla kalmıyor; kalp çarpıntısı, terleme, baş dönmesi gibi fiziksel belirtilerle birlikte kişide panik havası yaratabiliyor.
Bir de işin içine "ya kazanamazsam" gibi felaketleştirici düşünceler girince, sınav daha başlamadan yenilgi hissiyle boğuşuluyor.
Uzman Psikolog Ali Demirel’e göre, sınav kaygısıyla başa çıkmak için süreci sadece sınav günü değil, sınavdan çok önce planlamaya başlamak gerekiyor.
Ali Demirel, hobiler, fiziksel aktivite, olumlu sosyal destek, zaman yönetimi gibi günlük hayattaki alışkanlıkların sınav stresini azalttığını söylüyor.
Yani kaygı sadece psikolojik değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı meselesi.
Tabii anne ve babalara da çok önemli görevler düşüyor.
Destekleyici, anlayışlı, samimi, empatik bir yaklaşım, çocuğun kaygısını azaltmada büyük rol oynuyor.
Unutmayın, çocuklar sadece ne söylediğinizi değil, nasıl hissettirdiğinizi de hatırlar.
Pozitif takviye, sınavın hayatın sonu olmadığı mesajını vermek, dinleyici olmak çocukların yalnız olmadığını hissetmesini sağlıyor.
Sınav sabahı panikle uyanıldıysa Psikolog Ali Demirel, bu durumda ilk yapılması gerekenin yavaş ve derin nefes alıp vermek olduğunu söylüyor.
Ardından zihni “ya kötü geçerse” gibi geleceğe dair senaryolardan çekip, şimdiki ana getirmek gerekiyor.
Hafif ve sindirimi kolay bir kahvaltı, kan şekerini dengeliyor, beyin fonksiyonlarını destekliyor. Aynaya bakıp kendinize pozitif telkinlerde bulunmak, rahatlatıcı müzikler dinlemek de zihni yumuşatıyor.
Ve tabii ki sınav yerine erken gitmek, o son dakika telaşını önlüyor.
Unutmayalım, bu bir sınav. Sınavlar gelip geçer. Ama bu süreçte edinilen sağlam duygusal beceriler, bir ömür boyu taşınır.
Kaygıyla savaşmak yerine, onu yönetmeyi öğrenmek; sadece sınavı değil, hayatı kazanmanın anahtarıdır.
Uzman Psikolog Ali Demirel, kontrol altına alınamayan kaygı durumlarında mutlaka profesyonel destek alınması gerektiğini vurguluyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: