Unutulmaz amigomuz rahmetli Yaşar abinin “Bir baba Hindi heyy Allah” kültüründen gelen ve o kültürü yaşamış biri olarak;
Cumartesi günkü Düzce deplasmanı üzerinden bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum!
Bizzat, yerinde, olan bitenleri canlı olarak yaşamış olduğum için, kişisel gözlemlerimi aktararak konuya girmek daha doğru olacak!
Müsabaka öncesi herşey çok pozitif ve güzeldi.
Düdük çalıp, oyun başlayana kadar nahoş bir duruma tanık olmadık.
Ta ki kapalı tribünden bilet almış 100 kadar taraftarımızın, kale arkasındaki deplasman tribününde oturan taraftarlarımızla karşılıklı tezahürata başlamasına kadar!
Bu durum Düzce taraftarını memnun etmeyerek, sıkıntı yarattı..
Düzce emniyeti bu bölgeye kolluk kuvvetlerini konuşlandırarak sorunu giderdi.
Ancak hemen akabinde stadyum dışında yoğun bir hareketlilik başladı.
Deplasman tribününe giriş kapısının önünde kalabalık bir kargaşa ortamı, itiş, kakış ve boğuşmalar..
Sonrasında da tomalar, kalkan ve coplar ve sert müdahaleler..
Bir yandan oyun oynanıyor, bir yandan da hem deplasman tribünü hem de dışarısında kaotik bir ortam..
400 kişi civarı biletli taraftarın girebileceği stada 1000 civarı taraftarımız gelmiş..!?
Bir kere, daha kafadan ilk sıkıntı burada başlıyor..
Müsabakaya giriş hakkı olan bu insanları organize edip, toplu olarak stada sokmak bu kadar zor mu?!
Ve ayrıca, giriş hakkı olmayanları da toparlayıp, kafile halinde gerisin, geriye döndürmek, bu kadar zor mu?!
Sanırım, Düzce emniyeti ve spor şubesi bu manada tecrübesiz, ya da eğitimsiz!
Sanırım başlarına ilk defa bu tip bir durum geldi?!
Tabii olayın bir de kalpazanlık tarafı da var!
Fotoğraf kağıtları üzerine kare kodlu sahte bilet basımı yapılmış!
Doğal olarak da bunlar birileri tarafından deplasman bileti olarak satılmış!
İşte asıl vahim olan burası!?
Birileri, birilerini kandırdı.. Yetmedi, menfaat elde etti..!
İşin bu yönü kesinlikle aydınlatılmalı.
Taraftar ve dernek başkanları, grup liderleri, özellikle deplasman maçlarında büyük baskıya maruz kalıyorlar..
Üyeleri, bilet konusunda onları sıkıştırdıkça, onlar da çeşitli vasıtalar ile bilet temini yoluna ve çabalarına giriyorlar!
Bu durumu düzeltmeleri şart.
Çünkü, Bursaspor'un doğru yönetilerek, ayağa kalkacak hissinin oluşması, ileriye dönük olarak birilerinin iştahını kabartıp, kanlarını bitlendirdi..!?
Diriliş senaryosundan herkes bir rol kapmanın peşinde..
Ama baştan uyarayım da, ayağını denk alması gerekenler iyi düşünsünler!
Bursasporun bu yönetimi sizin bildiğiniz yönetimlerden çok daha farklı!
Kendinize çekidüzen verin, buradan size ekmek çıkmazz..!
Gelelim taraftar mevzusuna..!
Yukarıda sözünü ettiğim Amigo Yaşar kültürünü bu şehir Süper Lig şampiyonluğuna kadar sürdürdü..
Hattâ şampiyonluk sonrası katıldığımız iki yıllık Avrupa kupaları maçlarına kadar..
Sonrasında, şehir ve taraftar olarak önce kibir, üstten bakma, kimseyi beğenmeme sendromları başladı..
Yeni stad, Atatürk Stadı'nın yıkılması, Vampir başkan ve yönetimleri, iş bilmez başkan ve yönetimleri ..
Ve çöküş dönemi ile birlikte düşüşler ve kargaşalar ve dibe vuruş..
Bunların getirdiği taraftar psikolojisi, demorolize oluş, öfke, hırçınlık, sosyolojik travmalar..!?
Evett..
Şehir olarak, kulüp olarak haksızlıklara uğramadık mı?!
Hem de alâsına uğradık..
Çünkü ezber bozduk ve Anadolu’nun göbeğinden şampiyonluk çıkardık! ( Trabzonspor hariç)
İstanbul dükalığının tekerine çomak soktuk!
Potansiyel tehlike onlar için oluşmuştu..
Farkındaydılar ve üzerimizden gereğini yaptılar..
Peki ;
Bizlerin suçu, kabahati yok muydu hiç?!
Vardı.. Bal gibi vardı..
Koz verdik, çanak tuttuk..!?
Onun içindir ki;
“Diriliş” dediğimiz bu dönem ve sonrası için, konunun, futbol ve kulüp yönünü, harıl harıl çalışan Başkan, yönetim kurulu ve icra kurullarına bırakıp ; taraftar bölümüne yoğunlaşalım!
Bu manâda taraftar grup liderleri ile taraftar dernek başkanlarına büyük sorumluluk ve iş düşüyor..
Lütfen, taraftar gruplarınızı eğitip, bilinçlendiriniz!
Bu sizin göreviniz, sorumluluğunuz ve mecburiyetinizdirr..!
Takım iyi olmuş, başarılı olmuş..
Nereye kadar..?!
Taraftar iyi olmazsa, takıma yansıması kötü olur!
Geçen sezon ki, evimizde oynadığımız Diyarbekir müsabakası, ipimizin çekildiği müsabakadır..
Emsali olmayan cezalara maruz kaldık..
Tahrik ve provoke edildik!
Reaksiyon gösterdik!
Birilerine şirin gözükülsün diye de emsaline rastlanılmayan cezalara boğulduk !
Ayağa kalkıp, silkinmeye çalışdığımız bu dönemlerde herkesin, her zamankinden çok sorumlu olma mecburiyeti vardır!
Bu mecburiyeti hepimiz iliklerimize kadar hissetmek ve ona göre davranmak zorundayız !
Yorumlar
Kalan Karakter: