Kış ayının göbeğinde, nefis bir havada, nefis bir zeminde ve muhteşem taraftar önünde 4 gollü bir galibiyet ile şampiyonluk yolunu yarıladık ve artık ışığı gördük diyebiliriz!
Müsabakaya, yine her zaman olduğu gibi iyi başladık ve ilk yarı çeyreği içine kaçan iki gol pozisyonu sıkıştırdık...
Ancak;
Tüm koşulların mükemmel olduğu bir güne, yetersiz hakem performansı gölge düşürdü!
Rakibin temaslı, sert oyununa fazla izin verirken, oyun kalitesinin düşüp, maçın olabileceğinden daha da fazla durmasına neden olarak, sıkıntılı bir koca devrenin ortaya çıkmasına sebep oldu...
Ki;
Acaba, soyunma odasında mı unuttu diye düşündüğüm Sarı kartını, nihayet 42. dk.da bir zahmet çıkardı...
İyi bir hakemin ilk gözetmesi gereken şey, oynamak isteyenle, oynatmamak isteyeni doğru tespit etmektir!
Oynamak isteyen takımın oyuncularına yapılan orantısız müdahalelere, Sarı kartın ile uyarı yapmazsan;
Şartların mükemmel olduğu koşulları yerle yeksan edersin..!
İyi oyunu engeller, oyun akışını bozar, oyunun momentumunu elinde tutan takımın ritmini kaçırtır, seyirciyi sıkar, oyuncuların sinirlerini harap edersin...
Oyun yorumlamaktaki sıfır kabiliyetinle, verdiklerin ve vermediklerin ile müsabakanın 45 dakikasını çöpe attın sayın hakem!?
Bursaspor takımı lehine veremediklerin yüzünden, kendini telafi yoluna gidince;
Gördüğüm kadarıyla, ceza sahası dışında başlayan Vefa’nın pozisyonunu içeriye taşımış oldun...
Genellikle hakem konusunda çok fazla ayrıntıya girmek istemem yazılarımda...
Ama, Pazar günü oynanan müsabakanın en kötüsünün sen olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim!
İçeriye gol yiyerek, yenik giren misafir takım, oyun oynama zaruretine girince, oyun da güzelleşti, hakem de akan oyunun içinde harman oldu..!?
İlk yarının ilk çeyreğinde, yaptığımız aksiyonların tamamına, oyunu durduran reaksiyonlar veren rakip takım karşısında, hiç de çıtkırıldım olmayarak, inançlı ve mücadeleden kaçınmayan disiplinimizle cevap verdik!
Sağ kanadı iyi kullanan Ahmet İlhan, rakibi yıpratırken, aynı zamanda takım savunmamıza da iyi katkı koydu.
İlhan Depe’nin cezalı olduğu günde sol kanadın önünü kullanan Bora Yılmaz ise çizgiyi kullanmak yerine, topla her buluştuğunda sık sık içeriye kat ederek, oyunun genişlemesine ve geçişlerin sağlıklı olmasına yol açtı.
Bora, Hamza Gür ile birlikte günün ferdi beceri gösteren çalışkan oyuncusuydu..
Ah bir de şu topu çok sevmese..!?
Sedat’ın cezalı olduğu bu maçta, Yiğit’i kulübeye çeken Pablo hoca Vefa Temel ile başlamayı uygun görmüş.
8 numara pozisyonunda olan Vefa, daha önceki performanslarına nazaran bu müsabakada derli topluydu ve daha iyi işler çıkardı...
Golünü de atınca, hocası, olası Yiğit Ali değişikliğini devre arasında yapmadı.
Bireysel net hataları yapmadıkça bu takım kolay gol yemez..
Geçtiğimiz hafta ve bu hafta yediğimiz gollerde net bireysel hata yapan Berkan’ın, gerek kafa ile gerekse son adam pozisyonunda kaldığı, ayak ile tekte yaptığı savunma müdahalelerinin yanlış tarafları kendisine çalıştırılmalı ve öğretilmeli.
Çok kuvvetli, çok çalışkan ve kademesi de iyi olan ve gelecek için ümitli olduğumuz bu çocuğu kaybetmek istemeyiz..
Çünkü ;
Yaptığı bariz hata sonrası, yediğimiz gol kritik bir zamanda geldi ve ikincisi de geliyordu..!
Tabii aslında, bu müsabakaya gelene kadar hemen hemen kusursuz oynayan savunma göbeğimizin de dağınık bir görüntü verdiğini ve pozisyon hataları yaptığını söylememiz gerekir!
Bunda da, sonuca ısrarla merkezden gitmeyi planlayan rakip takımın, neredeyse hiç kanat kullanmayarak, savunma merkezimizin arkasını kullanma isteğinin rol aldığını söylemek yanlış olmaz!
Takımımız iyi ve doğru yolda emin adımlarla ilerlerken, sezonun ikinci yarısıyla birlikte, gerek fizik-kondisyon anlamında , gerek inanç ve samimi mücadele anlamında, gerekse sevgili Pablo hocamızın takım oyununu oturtup, sahaya yansıtması anlamında, çok güzel işaretler verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz!
Geçtiğimiz hafta içinde Özlüce tesislerde, Furkan Özyapı ve Hamza Gür ile ayak üstü konuştuğumuzda Furkan’ın son iki haftadaki performansını överek;
“İsmail Yüksek tarzı oynuyorsun, kutluyorum”demiştim..
O sırada Hamza tebessüm ederek bana bakarken, “Hamza, seni söylememe hiç gerek yok, sen zaten her zaman iyisin” dediğimde, mahcup bir şekilde “teşekkür ederim” abi demişti..
Evet
Hamza her zaman iyi maşallah!
Yarım devre kanat savundu, yarım devre de kanadı hücuma geçiren adam oldu..
Yetmedi iki gol yaptı ve hattricki kaçırdı..
Ahmet İlhan, Mücahit ve Vefa’yı alkışlatmak ve korumaya almak için, üçlü değişime giden Pablo Martin Batalla’yı kutluyor ve Vakıfköy’den A takım kadrosuna aldığı 16’lık Ahmet’e süre verdiği için, toka yaparak elini sıkıyorum!
Ayrıca, takım ile yatıp, takım ile kalkan, futbol şube sorumlumuz sevgili Coşkun Yavuz’a da tebrikler...
Bu arada;
Yılmaz Vural ile Bülent Uygun hocalar misafir olarak maçımızı seyretmeye gelmişler...
Kimsenin aklına farklı bir şey gelmesin lütfen...
Bu şehir ve takımı hocasından memnun...
Ahlaklı oyuncular grubuyla birlikte, gösterişsiz, mütevazı, ciddi, ve bilge tarzıyla Pablo Martin Batalla hocamız, an itibarıyla rakipsizdir...
Yorumlar
Kalan Karakter: