Araştırmalar, her beş kişiden birinin ve özellikle de kadınların dijital şiddete maruz kaldığını gösteriyor.
İnternetin yaygınlaşması ve sosyal medya kullanıcılarının artmasıyla birlikte, gündelik hayatın içinde yer alan şiddet, ne yazık ki artık dijital ortamlarda da varlığını sürdürüyor.
Üstelik çok daha sinsi ve hızlı bir şekilde güvenliğimizi tehdit edebilecek boyutlara ulaşabiliyor.
Her platformda, her yaştan bireyin başına gelebilecek dijital şiddetle mücadele edebilmek için öncelikle bu şiddet türünü çok iyi tanımlayabilmek gerekiyor.
DİJİTAL ŞİDDETE MARUZ KALDIĞIMIZI NASIL ANLARIZ?
Koza Kadın Derneği’nden Nursel Demir şöyle açıklıyor:
“Dijital şiddet teknolojik araçlar ve sosyal medya üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu şiddet türü ile failler; psikolojik, cinsel ve ekonomik olarak zarar vermeyi hedefliyor. Sürekli hakaret, aşağılama veya küçümsemeler tehditler, şantajlar…
Tüm bu konular dijital şiddet olarak tanımlanıyor. Kişisel bilgilerin izinsiz paylaşılması, istenmeyen mesajlar, aramalar veya takipler, kişinin çevresini karalamak veya itibarını zedelemek, istenmeyen cinsel içerikli mesajlar, fotoğraflar veya videolar, cinsel taciz veya taciz amaçlı takip, çıplak fotoğraf veya videoların izinsiz paylaşılması, banka hesaplarına izinsiz erişim, finansal bilgilerin çalınması, maddi kayıplara yol açan manipülasyonların hepsi dijital şiddet olarak kabul ediliyor.”
Kişi, yukarıda bahsedilen şiddet türlerinden birine veya birkaçına maruz kaldıysa ve sürekli endişe, korku ve toplumsal hayattan uzaklaşmak istiyorsa dijital şiddet mağduru olabileceğini ifade eden Nursel Demir, bu noktadan sonra hemen yardım alınması gerektiğini öneriyor.
YASAL YOLLARA BAŞVURUN, HUKUKİ SÜRECİ BAŞLATIN
Dijital şiddete maruz kalındığında öncelikle failin kimliğini tespit etmek için bilgi ve olayların belgelenmesi gerektiğini söyleyen Avukat Özgür Yıldız ise, ekran görüntüsü almanın Yargıtay’ın bazı kararlarında yeterli görmediğini de hatırlatıyor.
Taciz edici davranışı sergileyen kişinin, tacizi gerçekleştirdiği uygulamaya rapor gönderilebileceğini ifade eden Özgür Yıldız, yine bu kişinin söz konusu uygulamada teşhir edilebileceğinin de bilgisini veriyor.
Dijital şiddette maruz kalındığında, zaman kaybetmeden şiddet olayının mutlaka güvenilir kişilerle paylaşılması gerektiğini de bildiren Avukat Yıldız, hemen ardından en yakın kolluk birimine gidip suç duyurusunda bulunulması gerektiğini öneriyor.
Şayet çok daha acil bir durum varsa 6284 sayılı AİLENİN KORUNMASI ve KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN kapsamında uzaklaştırma kararı da aldırabileceğinin bilgisini veren Özgür Yıldız,
ceza kanunumuzda yapılan her dijital şiddetin yasal düzenlemesi olduğunu belirterek söz konusu yasalarla ilgili şu açıklamayı yapıyor:
“Biri size sürekli mesaj atıyor, konum/ fotoğraf atmanızı istiyorsa bu durum TCK. MD. 123 "Kişinin Huzur ve sükununu bozma suçunu" oluşturuyor. Yine kişilerin arasında gerçekleşen yazışmaları ifşa etmek TCK MD 132 "Haberleşmenin Gizliliğini İhlal" suçunu oluşturmaktadır. Yine kişinin mahrem görüntülerini almak ve sosyal medyada paylaşmakla tehdit etmek hem TCK. MD 134 "özel hayatın gizliliğini ihlal" hemde TCK. MD 106 "Tehdit" suçunu oluşturmaktadır. Kişinin e- posta ve kişisel hesaplarına girmek, bilgilerine bakmak ve paylaşım yapmak TCK. MD. 135 "kişisel verilerin kaydedilmesi" suçunu oluşturmaktadır.”
Kadınların bu gibi durumlarda asla sessiz kalmaması gerektiğini hatırlatan Avukat Özgür Yıldız, yasal hakların mutlaka kullanılması gerektiğini belirtiyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: