Bugün sizlere bir yakınımın başına gelen, sahte alkol yüzünden kabusa dönen günlerimizi anlatmak istiyorum.
Yazımın başlığında da belirttiğim gibi özellikle ‘Kadın arkadaşlarım’ vurgusu yaptım çünkü, bizim yaşadığımız süreç sadece sahte alkol faciası değil, sürecin yargıya da intikal ettiği adli bir vaka durumu.
Olay geçtiğimiz ocak ayında meydana geldi.
Çok yakından tanıdığım bir kadın, erkek arkadaşıyla birlikte bir aracın içinde alkol alıyor. Çift bir süre zaman geçirdikten sonra söz konusu erkek, kadını aracıyla evine bırakıyor. Aradan saatler geçtikten sonra genç kadında şiddetli karın ağrısı, baş dönmesi, kusma gibi şikayetler başlıyor. Bir süre sonra ağrılar şiddetleniyor ve kadın gözlerinin görmediğini söyleyerek evin içinde fenalaşıyor...
Bilinci kaybolmuş halde aile kızlarını hemen hastaneye götürüyor ve durumun metil alkol zehirlenmesi olduğu yapılan testlerle netlik kazanıyor.
Doktorlar umudun olmadığını, her şeye hazırlıklı olmak gerektiğini ve hatta hasta yakınlarının hastaneye gelerek son kez görmeleri gerektiğini söylüyor.
Hasta yaşam mücadelesi verirken, polis geniş çaplı araştırmalarını sürdürüyor. Hastanın baba evine defalarca polis geliyor. Anne, baba, kardeş defalarca sorgudan geçiriliyor.
Kadının, erkek arkadaşı gözaltına alınıyor. Fakat, şüpheli konumundaki bu kişi araç içinde kesinlikle alkol kullanılmadığını, kadının kendisinin yanına alkollü geldiğini iddia ediyor.
İncelenen kamera kayıtlarında, aracın bir tekel bayii önünde durduğu, alışveriş yapıldığı ve “kuru yemiş, enerji içeceği, sigara alındığı” tespit ediliyor. Evet alışveriş listesinde alkol görünmüyor.
Deliller yetersiz olunca da, söz konusu erkek adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyor!
Olayın tek şahidi kadının durumu ise günlerce ciddiyetini koruyor ve en nihayetinde tıpta yaşanan mucizelerden biri gerçekleşiyor, metil alkol zehirlenmesi yaşayan kadın hayati tehlikesini atlatarak yaşama tutunmayı başarıyor.
Gözleri görmüyor. Kendine gelip konuşabilecek gücü toparladığında polisler ifadesini alıyor.
Ve kadın, erkek arkadaşının kendisine aracın içinde alkol verdiğini söyleyerek, söz konusu erkekten şikayetçi oluyor. Ve yargıya intikal eden bir süreç böylece başlıyor...
Devam eden sürecin sonunda, kasıtlı ölüme sebebiyet verme suçu var mı yok mu, elbette ortaya çıkacak.
Ama bizzat yaşadığımız bu süreç bana son yıllarda camdan, balkondan düşerek (!) ölen kadınların hikayelerini hatırlattı.
Ülkemizde sahte alkol yüzünden ölen vatandaşlarımızın sayısında ciddi bir artış yaşanıyor.
Sahte alkol konusuna geçtiğimiz günlerde Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serkan Durmuş ile de dikkat çektik.
Başkan Durmuş, merdiven altı işletmelere her gün onlarca sahte alkol operasyonları düzenlense de, denetimlerin ne yazık ki hala çok yetersiz olduğunu söyledi.
Üstelik alkolün sahte olup olmadığı, tadından da, görünüşünden de anlaşılmıyor.
Alkole gelen fahiş zamlar ve yüksek vergiler vatandaşı alkolden uzaklaştırmadığı gibi evde kendi kendilerine üretime zorluyor.
Ve bu durumdan nemalanan kötü niyetli kişiler de, 3-5 kuruş fazla kazanmak uğruna insan hayatını göz göre göre riske atıyor.
Sadece kazanç uğruna da değil, bizim başımıza gelen olayda olduğu gibi, “Asla alkol kullanmadık” diye ifade veren şahsın, alkol verdiği ortaya çıkıyor.
Metil çok zehirli bir alkol çeşidi. Türkiye’de onlarca kişi metil alkol yüzünden hayatını kaybetti.
Eğer bahsettiğim kadın hayata tutunamasaydı ya da ifade veremeyecek ölçüde felç kalsaydı, kim vurduya gidecekti.
Mucize eseri hayata tutundu ve başına gelen bu olayı şükür ki anlatabildi.
Ve o yüzden siz kadın arkadaşlarım! Sahte alkol vakalarına lütfen ama lütfen dikkat edin!
Kimseye güvenmeyin, açık gelen alkolleri kullanmayın, kapalı alkol talep edin ve mutlaka şişenin üretim bilgilerini inceleyerek, barkodunu telefonunuzdan sorgulamayı ihmal etmeyin!
Yorumlar
Kalan Karakter: