Adını Türkiye’nin eğitim tarihi içinde önemli bir yeri olan Köy Enstitülerinden alan “Lösemili Çocuklar Bilim ve Doğa Köy Enstitüsü” geçtiğimiz günlerde Bursa’nın Osmangazi İlçesi'nde açıldı.
LÖSEV tarafından hayata geçirilen ve Türkiye’nin ilk modern Köy Enstitüsü özelliği taşıyan bu tesis, lösemiyle mücadele eden çocuklarımız için umut dolu bir yuva oldu.
“2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası” dolayısıyla lösemi hastalığına yönelik Nöbetçi Gazete aracılığıyla farkındalık çağrısında bulunan LÖSEV Bursa İl Koordinatörü Aslı Metin Sakarya, hem Türkiye, hem de Bursa için büyük bir değere sahip olan bu tesisle ilgili önemli noktalara da değindi.
Bilim ve Doğa Köy Enstitüsü’nün, rahmetli iş insanı Ali Mühittin Dinçsoy’un vefat etmeden önce LÖSEV’ e bağışladığı arazi üzerine inşa edildiğini söyleyen Koordinatör Sakarya, tesisin içinde, çocukların faydalanacağı konaklama alanlarının, dersliklerinin, yemek ve konferans salonlarının bulunduğunun bilgisini verdi.
Tesisin toplamda 8 bin 200 metrekarelik olduğunu ve 6 bin 200 metrekaresinin tamamen yeşil alandan oluştuğunu belirten Aslı Metin Sakarya, bu alanlarda çocukların tamamen doğal bir şekilde tarım yapma imkanına ulaşabilme olanaklarının yanı sıra, kümes hayvanlarını da rahatlıkla besleyebileceklerini vurguladı.
Lösemiyle mücadele eden çocuklarımız burada hem bedenlerini, hem de zihinlerini özgürce kullanırken; evren, bilim ve sanatla da dolu bir eğitimin içinde olacaklar.
Özetle ifade etmek gerekirse, Türkiye’nin dört bir yanından gelecek misafirlere kapılarının açık olacağı bu tesiste çocuklar, Atatürk’ün ilke ve devrimleriyle yarınlara hazırlanacaklar.
2 Kasım’da hayata geçirilen Bilim ve Doğa Köy Enstitüsü açılışına gelen LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer’in köy enstitüleri hakkında yaptığı açıklamadan da birkaç satırı alıntılamak istiyorum.
“Her gün kocaman bir felaketle karşı karşıyayız. Bir gün bakıyorsunuz yeni doğan bebekler üzerinde bir cinayetler işleniyor, bir bakıyorsunuz bir kızımız hunharca öldürülüyor. Büyük bir bomba patlıyor şehitler veriyoruz, ama biliyoruz ki bunlar, birilerinin yazdığı senaryodaki aktörler.
Köy Enstitüleri müthiş bir eserdi, müthiş bir kalkınma hamlesiydi. Köy enstitülerinde yetiştirilen öğretmenler Türkiye’nin geneline yayılacaklar ve bütün halkı aydınlatacaklardı. Ne yazık ki kısa bir süre sonra köy enstitülerini kapattılar. Köy enstitüleri kapanmasaydı biz bugün dünya lideri bir ülke olurduk.”
Türkiye’nin ilk modern köy enstitüsü olma özelliği taşıyan ve Cumhuriyet’in eğitimde fırsat eşitliği ilkelerinden ilham alınarak hayata geçirilen bu tesise Bursa’nın öncülük ediyor olmasına yönelik duyduğum gururu ayrıca belirtmek istiyorum.
Toplumsal aydınlanmada bir kılavuz niteliği taşıyan köy enstitüsü örneklerinin özellikle doğunun en ücra köylerinden başlayarak adım adım çoğalmalarını umut ediyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: