Tarihe benzersiz bir askeri deha olarak geçen Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliği ve önderliği sayesinde, dünya tarihinde eşi görülmemiş bir kahramanlık destanı yazdık.
Çanakkale Cephesi’nde söylemiş olduğu “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” sözüyle, yalnızca gözü karalığını ve stratejik zekasını ispatlamakla kalmamış, dört bir yanı düşman işgaliyle talan edilen bir ulusu “Mevzu bahis vatansa, gerisi teferruattır” anlayışından doğan azim ve mücadele gücüyle kurtarmıştır.
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz” sözüyle toprak bütünlüğünün önemini vurgulayan Atatürk, Gençliğe Hitabe’de yapmış olduğu uyarılarıyla, ülkemizin bugün içinde bulunduğu vaziyeti o yıllardan görerek, milletin böylesi durumlarda yegane ihtiyacının “damarındaki asil kan” yani cesaret olduğunu hatırlatmıştır.
Kurtuluş Savaşı’nda vatan ve namus uğruna canlarını veren şehitlerin, bebesini sırtlayarak savaşan kadın kahramanların, yetim kalan çocukların gözyaşlarıyla kurulan bu Cumhuriyet’e, bugün borcumuzu ödeyebiliyor muyuz peki?
Cumhuriyet’i yükseltmek ve ileriye taşımak şüphesiz her birimizin insani ve vicdani görevi…
Tarihçi Fahri Uysal Nöbetçi Gazete ekranlarında Cumhuriyet’in kazanımlarını anlatırken, bir öğretmen olarak çok kritik noktalara da değindi.
Gençlerin hiç kimsenin hakkına tenezzül etmeyen dürüst bireyler olarak yetiştirilmesi gerektiğine dikkat çeken tarihçi Uysal, en kıymetli niteliğin ise bilgi olduğunu ve bilgilenirken de liyakatli olmaya özen göstermeleri gerektiğini vurguladı.
Cumhuriyet’e olan borcumuzu ahlaklı bir fert olarak ödememiz gerektiğini söyleyen tarihçi Uysal’ın açıklamalarının bir kısmını izninizle şöyle alıntılamak istiyorum.
“Gençler, bir devlet yönetiminin içerisindeki bir kademedeki makama gelebilmek için hiç kimseye saygı duymasın. Hiç kimseye yalakalık yapmasın. Sadece kendilerini geliştirsinler. Yalnızca bilgi ve liyakatleriyle bir konuma gelebilsinler. Bu eğitimle birlikte atalarımızın girdiği hiçbir mücadeleyi küçümsemesinler. Dünyadaki en kıymetli, en güzel coğrafyada bulunuyoruz. Etrafımız ateş çemberinin içerisindeyken, biz kendi topraklarımıza, bağımsızlığımıza, egemenliğimize sahip çıkmak zorundayız. Bu da tarih bilinciyle ve eğitimle olan bir şey. Mühendisse en iyisini yapsın. Doktorsa ahlaklı iş yapsın. Üç beş kuruş için küçücük bebekleri öldürmesinler! Sanayide çalışan bir usta ya da ara eleman işini en iyi şekilde yapsın. Küçücük bir vida bile bizim için çok kıymetli. Eskiler, atı taşıyan naldır, ama nalı orada tutan mıhtır. Mıhı yapan adam iyi olursa, nalı iyi olacaktır. Nal iyi olursa, at iyi olacaktır. At iyi olursa er iyi olacaktır der. Er iyi olursa savaş kazanılır ve bağımsızlığımız olur. “
Cumhuriyet’i yükseltmek için herkesin yaptığı işi, en iyi şekilde yapması gerektiğini dile getiren Fahri Uysal, ailelerin gençleri yetiştirirken bu bilinçle yetiştirmeleri gerektiğini söyledi.
Dün marşlarla, coşkuyla kutlanan Cumhuriyet’imizin değerini sadece 29 Ekim’de değil, 365 günün her sabahında kendimize hatırlatalım.
Ülkemizin içinde bulunduğu şartlardan dolayı umutsuzluğa kapılıp, Milli Mücadele döneminde yurdun dört bir tarafının güçlü düşman donanmaları ile sarıldığında, askeri mühimmatın oldukça zayıf olduğu bir orduyla savaş kazanan Atatürk’ün “Ben hayatımın hiçbir anında, karamsarlık nedir tanımadım” sözünü de hiç unutmayalım…
Yorumlar
Kalan Karakter: